Başkanın müsilajı ve cevapsız kalan sorularım

A -
A +
Geçen cumartesi günü yayınlanan yazımın başlığı şöyleydi:
“Müsilaj’ın üç faili var; fabrikalar da Bakanlık ve İBB de üzerine düşeni yapmalı.”
Bu yazıda hesap vermesi gereken kişi ve kurumları objektif biçimde ele aldım ve onları sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettim.
Ama bu arada kulağıma gelen çok çarpıcı ve korkunç bir iddiayı da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sordum:
“BİR İDDİA VAR ki eğer gerçekse hakikaten akıl alır gibi değil.
Ekrem İmamoğlu’nun, özelleştirilen arıtma tesislerinin paralarını altı aydır ödemediği bilgisi geldi bana.
Bu doğru mudur Sayın İmamoğlu?
Neden ödemiyorsunuz? Müsilaj ortada. Yaptığınızın Marmara’ya ve insanlığa ne büyük bedeller ödettiğinin farkında mısınız?
Hadi arıtma tesisi yapmıyorsunuz, olanı kapatıyorsunuz bari çalışanı engellemeyin. Çok merak ediyorum, amacınız ne?”
Gördüğünüz üzere ortada bir SORU var ve ben de CEVAP bekliyorum:
“Özelleştirilen arıtma tesislerinin paralarını ödüyor musunuz ödemiyor musunuz?”
Bu kadar net.
Ses, Başkan Danışmanı Murat Ongun’dan hakaretle birlikte geldi:
“Gazeteci olsa ve mesleği gereği bilgi istese, arıtma tesislerinin 1 saat bile duramayacağını öğrenirdi. Ya amigosu olduğunuz partide siyaset yapın ya da gazetecilik yapın.”
Bunları söyleyen zat, CHP yayın organlarında hakikaten amigoluk yapanları gazeteci olarak el üstünde tutan, Ekrem İmamoğlu’nun yanında siyasi olarak konumlanan ve gazetecilik sıfatı bulunmayan bir kişi.
Ne yapıyor burada?
1-“Özelleştirilen arıtma tesislerinin paralarını altı aydır ödüyor musunuz ödemiyor musunuz?” sorusuna cevap vermiyor.
2-Bana amigo diyerek hakaret ediyor.
3-Bana gazetecilik öğretmeye kalkışıyor.
Sonuç:
Aslında doğru dürüst cevap verse sorun yok. Çünkü ben hüküm belirtmiyorum ve bir İDDİA’yı gündeme taşıyorum. Doğru mu değil mi? Doğruysa “İstanbul’a ve Marmara Denizi’ne büyük bir kötülük yaptığının farkında mısın?” diye uyarıyorum.
Tek kelimeyle inanılmazlar.
Soruyu cevaplamayıp lafı dolandırmak, top çevirmek en iyi bildikleri şey.
Peki, eğer bu arıtma tesisleri, bizden atık su parası kesen İBB’nin ödemesi gereken alacaklarını tahsil edemiyorlarsa ve bunun sonucunda kimyasaldan ve benzeri maliyet girdilerinden tasarruf etmeye başlarlarsa ortaya çıkacak vahametin sorumlusu kim olur?
Silahtarağa arıtma tesisini “yapraklar beni alkışlıyor” diye kapatan Başkan İmamoğlu yoksa onları da kapatır mı? Üstelik Marmara’da müsilajın asıl sebebi evsel atıklarla yoğunlaşan azot ve fosfor olduğu bilindiği hâlde. Geldiği günden bu yana biyolojik arıtma tesisi yaptırmayı bırakın, var olanı kapatanlardan ne beklersiniz ki?
            ***
Ongun bu tweet’ten başka ne yazmış diye bir baktım, aşağıdaki paylaşımını gördüm:
“Kanal İstanbul konusu siyasi değil bilimseldir. Bunun en önemli kanıtı da 4 yıl Çevre-Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığı yapan AK Parti Mv. Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün yazısıdır: 'Kanal İstanbul Marmara’yı öldürür'...”
2014-2018 Arası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığını yürüten ve 23. Dönem Hatay Milletvekili de olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün İndependent Türkiye’deki Kanal İstanbul yazısını okudum. Mustafa Öztürk “Kanal İstanbul Marmara Denizi su kalitesini etkiler mi?” başlıklı yazısında şunu diyor:
Kanal İstanbul yapılacaksa Marmara Denizi su kalitesinin iyileştirilmesi için bütüncül ve entegre iyileştirme stratejisi geliştirilmeli ve uygulamaya konmalı. Aksi durumda, yıllar sonra kademe kademe alt tabakanın daha fazla oksijensiz kalacağı, hidrojen sülfür üretiminin artacağı ve çürük yumurta kokunun hâkim olacağı bir Marmara Denizi oluşabilir.” 
Kısaca Ongun’un dediği gibi “Kanal İstanbul öldürür” demiyor, tedbirleri sıralıyor. Bir görüş sadece. Bakanlığın oluşturduğu bilimsel komisyon bu konuda tamamen ayrı fikirde.
Lakin, Mustafa Öztürk biraz sabrederlerse istedikleri gibi yazabilir. Nitekim Gezi kalkışması ve vandalizmi sırasında yapılan “duran adam” eylemini kastederek “Demokrasi, özgürlük, barış, yaşanabilir çevre ve kaliteli yaşam amacıyla duran adamları tebrik ediyorum” diye yazabilen bir kişi kendisi. Neredeyse 20 yıl çalışma arkadaşlığı yaptığı Tayyip Erdoğan’ın çevrecilik için attığı muazzam adımları en iyi bilen birinin uyduruk bir çevrecilik bahanesiyle hükûmet devirmeye kalkan “Vandalların yanında duran adam” olması akıl alır gibi değil.
Merak etmekteyim, kendisinin müsteşarlığı dönemi de dâhil çeşitli çevre projeleri işlerini alan MNE Danışmanlık şirketinin ortağı olan kızının bu konuda fikri nedir?
Bu da ayrı bir bahis tabii...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.