Gözünüz ve cebiniz doyduysa artık vatandaşa da sıra gelebilir mi?

A -
A +
Türkiye gazetesi, kelimenin gerçek anlamıyla gazetecilik yapıyor. Hem de sahadaki muhabirleriyle. Çünkü muhabir bir gazetenin temel direğidir. Misal Suriye konusundaki gelişmeleri, haftalardır gündemi belirleyen Yılmaz Bilgen’in haberlerinden okuyabilirsiniz.  
 
Başlıktaki soruya ilham olan haber ise bir diğer muhabir arkadaşımız Ömer Temür’e ait. Haber gazetede “Türkiye böyle kazanç görmedi” üst başlığıyla ve KÂRLILIK REKORLARI manşetiyle yer aldı.
 
Anlı şanlı firmaların, bankaların, petrol şirketlerinin bu “ekonomik kriz” ve pandemi nedeniyle kârlılıklarını nası6, 7, 8 ve hatta 10 kat artırdıklarını anlatan bir haber bu. Gözlerine inanamıyor insan. Yılın ilk altı ayında İş Bankası 7 kat, Yapı Kredi ve Akbank 6 kat, Garanti Bankası 5 kat kâr elde etmiş. Reysaş Gayrimenkul yüzde 1191, Ford Otosan yüzde 271, Anadolu Isuzu yüzde 158, Petkim yüzde 93, taşımalı doğalgaz pazarının lideri Natürel Gaz yüzde 422 kâr elde etti. Erdemir geçen yılın ikinci çeyreğinde 3,2 milyar lira olan kârını bu yılın ilk çeyreğinde 6,6 milyar liraya, Koç Holding, geçen yılın ilk çeyreğinde 5,3 milyar lira olan kârını bu yılın ilk çeyreğinde 22,2 milyar liraya (Yüzde 383 artış), Sabancı Holding geçen yılın ikinci çeyreğinde 1,7 milyar lira olan kârını bu yıl 16,3 milyar liraya yükseltti.
Bir de “Enerji kaynağımız” olan önemli kurumumuz TÜPRAŞ’ın kârlılığına bakalım şimdi de.
TÜPRAŞ 2021 yılının ilk 6 ayında 939 milyon 368 bin lira kârda.
 
2022 yılının ilk 6 ayında ise 11 milyar, 601 milyon 182 bin lira kâr elde etmişler.
Helâl olsun!!!
Öyle yüzde 200-300 ya da 600 gibi değil kârlılık; yüzde 1135…
Nasıl, beğendiniz mi?
Ama asıl ACI OLAN NE biliyor musunuz?
 
Biz günlerdir Tarım Kredi Kooperatifleri Marketlerinde yüzde kaç indirim yapılmış, 8 mi yoksa Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi 30-35 mi diye tartışıp birbirimizi yerken, birlikte hareket edip Anayasa’nın 167. Maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle haklarında Rekabet Kurumu tarafından cezai işlem başlatılan gübre fabrikalarının arasında Tarım Kredi Kooperatiflerinin bir iştiraki olan GÜBRETAŞ’ın da yer alması.
Önceki günkü yazımda piyasayı asıl regüle etmesi gereken GÜBRETAŞ’ın geçen yıl 9 aylık net kârlarının 308 milyon lirayı bulduğunu belirtmiştim.
Yine Türkiye gazetesi muhabiri Cevdet Fırat Aydoğmuş’un haberinden öğreniyorum ki Kooperatif Marketler, ortalama günlük 20 milyon lira olan cirolarını indirimin başladığı ilk gün 120 milyon liraya çıkarmışlar.
Muazzam bir artış.
 
Çünkü vatandaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yüzde 30-35 oranında indirim geleceği açıklamasına güvenerek bu marketlere hücum etti ve çok da fiyat karşılaştırması yapmadan marketleri deyim yerindeyse âdeta yağmaladı. Oysa gerçek tam olarak bu değildi. İndirim ortalama yüzde 8 civarında kalmıştı. Bakliyat, pirinç, yaş sebze ve meyve gibi temel tüketim maddelerinde indirim yüzde 10-20’yi bulmuştu ama 30 ürün ele alındığında düşüktü ve hatta bazı ürünlerin fiyatı marketlerden yüksek kalmıştı.
 
Dün bir zincir marketten aldığımız Çanakkale’de üretilen 600 gramlık bir peynirin fiyatının 105 lira olduğunu görünce dehşete kapıldık. Eşim mühendis ama tam bir gazetecilik yaparak firmanın Çanakkale’deki satış ofisini aradı. Toptan alım yapmak istediğini söyledi ve fiyatını sordu. Oradan da 105 liraymış. Hâliyle çok sinirlendi ve “Benim bu peyniri aldığım market sizden 105 liraya alıp rafında aynı fiyata, yani zararına mı satıyor o zaman? Üstelik bunun nakliyesi, komisyonu, işçiliği var. Aklımızla mı alay ediyorsunuz?” dedi kızgınlıkla.
Cevap, karşıdan duyulan sessizlikti...
 
Hani zincir marketlere Anayasa’nın 167. Maddesi uyarınca verilen 2,7 milyar liralık kartelleşme cezasının ardından Rekabet Kurumu 6 gübre fabrikasına kartelleşme suçlamasıyla cezalar tebliğ etti ya acaba bu türden üretici firmalara da mı mercek tutulması gerekir diye düşünmeden edemiyor insan.
Sonra aldığımız peynir paketinin üzerindeki üretim tarihine baktım. Mart 2022. Yani altı ay öncesine ait.
Yaşasın soğuk hava depoları!..
Yaşasın her zamda değiştirilen etiketler.
Sonra kârlar 6 kat, 8 kat, 10 kat arttı, öyle mi?
 
Yürütme, denetim, adalet ve hukuk “sırtlarını okşamadığı” için bu kadar rahatlar şüphesiz. Ha bir de ülkede ezilenin hakkını savunduğunu iddia eden Altılı Masa’nın lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi avukatları var tabii. Zaten bırakın okşamayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzünü indirse, Simone Bey anında Kemal Bey'in yanında soluğu alıyor malum.
İdeolojisini ve gönüllü İngiliz hizmetkârı gibi davranmasını asla affetmem ama Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiirinin dizeleri yaşadığımız tabloyu tam olarak tasvir ediyor:
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Çünkü Türkiye’miz onlar için “Yutulmayı bekleyen bir sofracık” yalnızca.
 
Arada ÖNEMLİ BİR FARK var sadece.
Fikret dönemin iktidarını hedef almıştı.
Ama bugün bu dizelerdeki özneler, yani o efendiler muhalefetin ve ülkemizi yok etmeyi hedeflemiş küresel çetenin payandası. Aralarından iktidara payanda olmuşlar yok mu? Var tabii ama resmî istatistiklere bakın, onların sermaye yüzdelerinin diğerlerinin yanında ne kadar komik kaldığını göreceksiniz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.