Kemal Kılıçdaroğlu’na eski bir meslektaşından dost tavsiyesi

A -
A +

"Türban çuldur, bir metrekarelik bez barçasıdır" dedin.

“Başörtüsü serbest bırakılırsa bu ileride ilkokullara kadar gider” dedin.

"Bir süre sonra belki de türban takan kardeşimiz türbanını açacaktır. İlla ömür boyu takacaksın diye bir kural mı var?” dedin.

“Üniversitede başörtüsü bölücülüktür” dedin.

“Kamuda başörtüsü olmamalı” dedin.

"Başörtüsü ile okula gidilmesi hukuka ve laikliğe aykırıdır" dedin.

“Başörtülü milletvekili olamaz” dedin.

Başörtüsü zulmünün mimarı 28 Şubat generallerinin yargılanmasına karşı çıkıp “Bu generallerimiz onurlu insanlardır” da dedin.

Dedin oğlu dedin...

Geçen pazartesi akşamı ani bir sosyal medya yayını ile “Gelin birlikte başörtüsünü güvenceye alan bir yasa çıkaralım” çağrısı yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorum tabii.

Kılıçdaroğlu yukarıda sıraladığım sözlerini ederken Anayasa ve kanunlarda açıkça başörtüsü yasağı diye bir hüküm, madde yoktu ve hâlen yok. Ama okullarda, üniversitelerde ve kamuda başörtüsü yasaktı. Anayasa’nın laiklik ve İnkılap kanunları çerçevesindeki hükümleri faşist zihniyetli CHP’li bürokratlar tarafından böyle yorumlanıyordu.

Kız öğrenciler ikna odalarına sokulup başları açtırıldı. Kız öğrenciler aylarca gösteri yaptılar ve coplandılar güvenlik güçlerince. Okuyamadılar, Anayasa’nın en temel hakkı olan eğitim hakkından yoksun bırakıldılar. AK Parti iktidara geldiğinde bu insan hakkı ihlalini çözmek için uzun süre adım atamadı. Nedenini unutanlar için söyleyelim.

Darbe ile tehdit ettiler.

Cumhuriyet mitingleri adı altında sokaklara ve meydanlara döküldüler.

Onun verdiği gazla TSK’nın başındaki isim Orgeneral Yaşar Büyükanıt 27 Nisan Muhtırasını yayınladı laiklik temalı. Boncuk bulduğu cümlesi şöyleydi:

Sözde değil özde laiklik.

Durmadılar, AK Parti’ye uyduruk gazete kupürleriyle kapatma davası açtılar. Kıl payı, bir oyla kapatılmaktan kurtuldu ama ceza alarak.

Kemal Kılıçdaroğlu ise çıktığı televizyon programlarında yukarıdaki konuşmaları yaptı. Üstelik 2008 yılında çıkan yasayla başörtü yasağı kaldırılırken, kendisinin de aralarında bulunduğu CHP'li milletvekilleri Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) iptal başvurusunda bulundu.

İstediği de oldu. Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti...

Kısaca başörtüsü yasağının ideolojik arka planı son derece netti. Her şey KEMALİST ASKERΠVESAYET dediğimiz ve CHP’nin de tam ortasında oturduğu o askerî vesayet sisteminin dayattığı ZORBALIKLA oldu. Yani kendilerini bu ideolojinin “neferi” sayan hâkimler, savcılar, YÖK üyeleri, bürokratlar ve askerler bu uygulamayı millete dayattılar. Olmadık eziyetler ettiler halkımıza. Oğullarının, kızlarının diploma törenlerinde yanlarında olmak isteyen anneler tören alanlarına sokulmadı. Bırakın onu Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan GATA Askerî Hastanesi’ne sokulmadı.

Hiç utanmadılar ve bu kepazelikleri yüzleri kızarmadan uyguladılar. Kemal Kılıçdaroğlu da o kepazelikleri yapanlarla birlikteydi ve aynı metne imza atmaktan çekinmiyordu.  

Ama ne oldu sonunda! AK Parti iktidarı ve başındaki lider; Tayyip Erdoğan, 2013’ten itibaren yargı dâhil tüm kamu kurumlarında, 2017’de de TSK’da bu yasağı kaldırdı...

Kılıçdaroğlu’nun bu komik yasa teklifini yaptığı gece TV100’deki Taksim Meydanı programındaydım. Konuşma yayınlandıktan hemen sonra Moderatörümüz Gürkan Hacır söz hakkını bana verdi. Ben yukarıdaki yazdıklarımı daha kompakt cümlelerle ifade ettikten sonra şöyle dedim:

Sandım ki Kılıçdaroğlu Bu akşam saat 21.00’de burada buluşalım. Önereceğim, hepimiz için bir samimiyet turnusolu olacak. Saray için de CHP için de…” dediğinde AK Parti iktidarına bir Anayasa değişikliği önerecek.

Yine top dışarıda. Hatırlarsanız CHP’ye kasetle genel başkan olmasından sonra başlayan ortak Anayasa Komisyonunda tüm partiler 69 maddede mutabık kalmışlar ama CHP lideri bu çalışmayı nihayete erdirmiş, sahadan kaçmıştı. Oysa öyle güzel giden bir çalışmaydı ki tamamlansaydı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 12 Eylül’ün tüm kalıntılarından temizlenmiş olacak, başörtüsü gibi bir sorunu da kalmayacaktı.

Evet, Kemal Bey'in, geçmişte söyledikleri ve yaptıklarıyla ilgili hiç öz eleştiri yapmadığı, nedamet getirmediği hâlde sanki hiçbir şey olmamış gibi sıkılmadan “Başörtüsünü güvenceye alacak yasa teklifi vereceğiz” demesi komikten öte kendisi açısından artık acıklıydı. Anladık, adaylık için gözünü kararttı ama böyle yalı çağanozu gibi oraya buraya çarparak ilerlediğinde artık CHP içinden de tepki almaya başlıyor.

Dediğim gibi Anayasa teklifi yapmış olsaydı biz bile tamam derdik. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dünkü grup konuşmasında aynen şunları söyledi:

“Madem bu konuyu kendisi gündeme getirdi. Öyleyse biz daha öte bir teklifle mukabele edelim. Eğer dürüstse, bu zat gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri olan bu meselenin arkasındaysa gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım.”

Bu arada Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi kendisinin sosyal medya yayınında söylediği ile götürülen yasa teklifinin birbiriyle alakası yok.

Kısaca seçim yatırımı için manevra.

Cumhurbaşkanı’na hemen cevap vermiş: “Senin yasakçı zihniyetine rağmen özgürlükler getirmeye çalışıyoruz, kullandığın bu zehirli dili bırak.”

Kahkaha attım.

Artık sizi tanıyorlar Kemal Bey. Bari Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın!

Bu da size benden bir tavsiye. Aynı okuldan mezun olduğumuz için bir dost tavsiyesi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.