Yine “biz demiştik” deriz

A -
A +
Yusuf İslam’ın Müslüman olduğunda “Çok araştırdım, İslâmiyette müziğe caiz diyen bir âlim bulamadım” dediğini, hatta sazını da kırdığını duymuştuk.
İstanbul’un ilk ve tek bayan müftü yardımcısı Kadriye Erdemli ise, müziğin İslâm’ın her alanında var olduğunu söylemiş. Daha da ileri giderek “Ezan zaten kendi başına müzikli bir tebliğdir” demiş. İlk duyduğumda şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı, unutmuşum.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil Hoca’nın “Bu fitnenin sahibi kim?-Kutlu Doğum Haftası” yazısında okuyunca hatırladım, yine hayretler içinde kaldım.
 
Bunu en cahil Müslüman bile söyleyemez, nerde kaldı ki bir müftü yardımcısı söylesin. Ki bu cahillikten öte bir şey. İslâm âlimlerinin müzik konusundaki kavilleri, delilleriyle birlikte en geniş şekilde “Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye” kitabında bulunabilir. İlk baskısı 1956 yılında.
 
Türkiye gazetesinde 20 yıldan fazla dînî konularda “İslâm âlimlerinin kitaplarından nakil yaparak” bilgi veren Mehmet Ali Demirbaş Hoca, taa 80’lerin başında (belki de 70’lerin sonunda) itikadı bozuk, mezhepsiz sahte din adamlarını ifşa ettiği “Başlangıcından bugüne MEZHEPSİZLER” kitabında Fetullah Gülen’e sayfalarca yer vermiş.
Bırakın 35-40 sene öncesini daha 35-40 ay öncesine kadar bu adama “Muhterem Fetullah Gülen Hocaefendi” diyordu milyonlarca Müslüman.
 
Yine Türkiye gazetesinde uzun yıllar yazan rahmetli Mehmet Oruç Bey, “Dinlerarası Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform” kitabını 2003’te yayınladı. Yani dinlerarası diyaloğun yoğun olarak pazarlandığı yıllarda.
 
Türkiye gazetesinin 48 yıldır kesintisiz devam eden “Bizim Sayfa”sında, sandalyede namazın olmayacağı kim bilir kaç defa anlatıldı. Gel gör ki bu çirkin bid’atin tehlikesini Diyanet İşleri Başkanlığı bile daha yeni kavradı. Camilere yazı bile gönderildi, uygun olmadığı duvarlara asıldı. Lâkin yine de “sandalye âşıkları” bir türlü vazgeçmiyor, çünkü bid’at kapısı bir kere açıldı mı kapatması çok zor.
 
Daha neler var neler… Duyunca şaşırmıştım, bir zamanlar “Yeşil Sosyalizm” diye Kaddafi’nin bile peşine takılan Müslümanlar olmuş Türkiye’de. Humeyni’yi büyük din âlimi sananlar, Orta Doğu’da yerden ot gibi biten mezhep görünümlü ajanlardan kurulmuş terör örgütlerine gönül verenler oldu.
Hamidullah denen Parisli profesörün gerçekten İslâm âlimi olduğunu zannedenler, Seyyid Kutub’u müctehid kabul edenler, “Kelime-i Tevhîd’in ikinci kısmına inanmak zorunda değilsiniz” diyen Reşit Haylamaz’ın kitabını gençlere dağıtanlar oldu.
 
Hepsinin de bozuk itikadlı olduğunu, Müslümanlar için çok büyük tehlike olduğunu hep biz söyledik. Hep haklı çıktık ama iş işten geçtikten sonra.
Binlerce kandırılmış Müslüman’ın itikadı bozulduktan, hatta imanını kaybetmiş olarak mezara girdikten sonra haklı çıkmanın faydası yok.
 
Daha çok misal sayabiliriz. Ehl-i Sünnet âlimlerinin yüzyıllardır değiş(tiril)meden, insan görüşü karıştırılmadan, yani sadece naklederek bildirdikleri bilgileri yayan Türkiye gazetesi ve benzeri birkaç sayılı kurum ve kişiden başka bunları söyleyen olmadı.
 
Hatta şunu da unutmayalım; Osman Ünlü Hoca’nın TGRT FM’de 20 yıldan fazla anlattığı ve bazılarının hâlâ anlamamakta ısrar ettiği birçok konu da ileride anlaşılacaktır, fakat yüz binlerce Müslüman için iş işten geçmiş olacaktır maalesef.
“Biz demiştik” diyeceğiz ama ne fayda!..
 
Bütün bunları neden yazdım; başta yine Osman Ünlü Hoca ve Türkiye gazetesi, ‘Kutlu Doğum’un yanlış zamanı ve dine tamamen aykırı etkinlikleri hususunda çok uyardı. En son bugünlerde 3 kez manşet yaptı. TGRT HABER kanalında da 4 kıymetli hoca yanlışlıkları bir bir sıraladı. Lâkin şahsî kanaatim, programa Ankara’dan katılan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı konunun vahametini ve önemini pek de anlamış gibi görünmüyordu. Söylediklerinden ben ikna olmadım doğrusu, hatta birçoğunu da anlamadım.
 
Sayın Numan Kurtulmuş “zamanı düzeltilecek” sözü verdi TGRT HABER’de katıldığı yayında. Korkarım ki zamanı düzeltilse bile, dinimizin izin vermediği çalgılı çengili, erkek-kadın karışık programlar devam edecektir.
İnşallah yanılırız da “Biz demiştik” demeyiz bir daha.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.