15 Temmuz sonrası ve düşük yoğunluklu darbe

A -
A +
Darbe başarılı olsaydı asker sivil 15.000 üst seviye insan katledilecekti, ardından zayıf kalmış ülkeye PKK-DEAŞ vs. saldırtılacaktı diyenler var. Hatta o gece sınırda, işgal için hazır bekleyen düşman birlikleri olduğu bile çok yazıldı.
PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri, hatta düzenli ordu birlikleri bize hiçbir şey yapamaz. Allah korusun TSK tamamen lağvedilmiş olsa, yahut eli kolu bağlanmış olsa bile bu millet sadece kazma kürekle, evdeki tüfekle bunları yok edecek güce sahip.
Gördük işte, hazırlıksız silahsız yakalandıkları hâlde darbeci birlikleri perişan ettiler.
“En fazla ölürüz” diyen insanı hangi güç yenebilir ki?
Yani, bu millet içten ve dıştan silahlı saldırıya boğun eğmez.
Yeter ki düşman belli olsun.
Bu açıdan bakarsak meselâ Gezi isyanı, yahut “adaleti yok edenlere destek yürüyüşü” 15 Temmuz’dan daha tehlikeli bir hâl alabilirdi. Çünkü ağır tahrik vardı, evinde oturan öfkeden dişleri birbirine geçmiş milyonlar ne yapacağını bilmiyordu. Sokakta polise taş-molotof atan çapulcu da vardı, sadece yürüyen kalabalıklar da. Çapulcuların yeri adresi belli değildi.
Eğer belli olsaydı bu millet yine emir beklemeksizin sokağa çıkıp işlerini bitirirdi. Nitekim 15 Temmuz gecesi de henüz Cumhurbaşkanımızdan “sokağa çıkın” çağrısı gelmeden insanlar kendini dışarı attı.
15 Temmuz gecesi başarılamayan asıl büyük iç kargaşa, devamında gelen ağır tahriklerle yapılmaya çalışılıyor. Bilhassa sosyal medya teröristleri hâlâ “kafası kesilen masum askerler” yalanını yaymaya devam ediyorlar. “Hiçbir şeyden haberi olmayan ana kuzularının suçu neydi?” gibi aptalca sorularla kafa karıştırıyorlar.
Ve tabii en önemlisi kontrollü darbe diyerek 250 şehidimizin ailesiyle ve meydanlara inen milyonlarla dalga geçiyorlar.
Zaten CHP bütün aykırı fikirlerin, tahrik dolu hareketlerin babalığını yapıyor. FETÖ mağduru olan Atatürkçü subaylar için 450 metre yürümeyen CHP, FETÖ’cü suçlamasıyla hapse giren biri için 450 kilometre yürüyor.
Ömründe FETÖ’nün kapısının önünden geçmemiş kişilerin kopya IP çakışması vesaire gibi, yanlışlığı kolay tespit edilebilecek suçlamalarla hapse atılması; buna karşılık FETÖ’ye açıktan bir selam çakmadığı kalmış tiplerin ortalıklarda dolaşması insanımızın beynine kan sıçratıyor.
Darbenin 1 numaralı şüphelisi Adil Öksüz’ü o gece serbest bırakan hâkim tam 10 ay sonra yakalanıyor, düşünün önce ev hapsi veriliyor, daha sonra cezaevine konuluyor.
 
FETÖ’nün gerçek elebaşı olan 2.000 kişi yurt dışında firarda zaten. Bir tanesinden bile “ayağı taşa takılmış” diye bir haber gelmiyor. İnsan istiyor ki, hiç olmazsa sembolik birkaçının kellesi uçmuş olsun. Biraz içimiz ferahlasın.
Zaten kavurmacısı, baklavacısı ayrı bir infiale sebep oldu, tamiri zor yaralar açtı. Nerdeyse “büyük tepki olmasa şu an dışarda olacaklardı” havası oluştu.
Twitter ve Facebook’u sadece yalan haber yaymak için kullanan teröristler zaten yıllardır iç savaş çıkarmak için çabalıyor. En tehlikelisi de organize olmuş, tek elden yönetildiği bilinen sayfalar. Yüz binlerce takipçileri var, her yalanları anında yayılıyor.
Sokaktaki sıradan bir CHP’liye sorun, hep onların ağzından konuşacaktır. Artık muhalefetten ziyade düşmanlığa varan çok ağır bir propaganda ile karşı karşıyayız. Yalanlarla beyni sulanmış, elle tutulur hiçbir bilgisi olmayan bu kitle ilk çare olarak hemen küfür ve hakarete başvuruyor. Bu da milliyetçi muhafazakâr insanları çok öfkelendiriyor. Bu öyle bir tahrik ki, apartmanın önünde selam verip hâl hatır sorduğunuz insan, biraz sonra Facebook’ta boğazınıza yapışmış küfrediyor.
Sabırlar taşıyor, insanlar kendini zor tutuyor. Nasıl sol kesim sürekli “başarılı Gezi isyanı” hayalini taşıyorsa, sağ kesim de “hadi bir daha sokağa çıkın da görün” diyor.
İşte asıl tehlike bu. Düşmanın belli olmadığı savaş, yani iç kargaşa.
Darbe başarılı olamadı ama sonrasındaki ağırdan almalar, özentisiz suçlamalar, elebaşlarının tamamına yakınının firarda olması, yakalananların aşırı pervasız ve “bu cesareti nereden alıyorlar” dedirten yüzsüzlükleri ve daha saymakla bitmez çelişkiler, üstüne bir de iç düşmanların tahrikleri ikinci bir yavaşlatılmış 15 Temmuz’u yaşatıyor.
Bunun adı düşük yoğunluklu darbe. Darbe üstüne darbe.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.