Kim zengin kim fakir?

A -
A +
Bekârlık, yalnız yaşamak geçmişin fukaralık alametiyken şimdinin modernliği... Orta Çağ’a kadar şişmanlık zenginlik, bolluk bereket, tokluk göstergesiymiş... Sıskalık da tam tersi tabii. Göbekli tüccar da yakın zamana kadar simgeydi. Şimdi ise tam tersi! İşte bu ve bunun gibi eskinin fukaralık şimdinin zenginlik alametleri;
Kütük; Eskiden özellikle köy evlerinde bahçede odun kırmak, evdeyse üzerinde et doğranan üzerine çömeriz diye konan kütükler ev dekorasyonunda kütükten kalın fiyatlara...
Kına gecesi; Havalı modern kızlarımızca reddedilirken, köylülük sayılırken, “Kınayı geee tir aney!" sözlerini sosyetede duymak mümkün değilken, artık en zenginler için olmazsa olmaza dönüştü. Story üstüne story atmalık...
Ev yemeği; Restorana gidip, ev yemeğinden farklı herhangi bir yemeği yemek zenginlik alametiydi, havalıydı. Artık ev yemeği yapan yerde yemek hatta ofise evden ‘sağlıklı ev yemeği’ getirmek klas hareket hâline geldi.
Yırtık pantolon; Yenisini almayı geçtim, yama yaptıracak gücü dahi olmayanların utana sıkıla giydiği yırtık pantolonlar, şimdi cool'luk göstergesi oldu. Terlikle sokağa çıkmak, pijamayla eşofmanla dolaşmak artık fukaranın değil sosyetenin modası... Beğenmediğiniz köylerdeki lastik ayakkabılar plaj ayakkabısı olarak ikoncanların kombinelerini tamamlıyor...
Samanlı kirli yumurta ve organik olduğu söylenen eciş bücüş bilumum meyve sebzeler revaçta. Köy kahvaltısı eskiden fakir işiydi. Şimdi bu kahvaltıyı etmek için dağ tepe tırmanıyorlar yaa...
Memuriyet; Eskiden memura kız verilmezdi, memur orta direkti, garibandı zor geçinirdi. Şimdi memur olmak için kırk takla atılıyor iyi mi?..
Ot kök; Bir ailenin sofrasında ot yemekleri varsa o ailenin fakir olduğu, et alamadığı düşünülürdü. Oysa şimdi ot yemek sağlıklı hayatın anahtarı olarak gösteriliyor. Festivallerine otobüsler dolusu tur kaldırılıyor.
Bostan; Şehrin yoksul semtlerinde yaşayanlar, bahçelerinin bir kısmını bostan olarak ayırır eker dikerlerdi. Böylece hem sebze ihtiyaçlarını doğal ve ücretsiz bir şekilde gidermiş olurlardı hem de toprakla uğraşmaya devam ederlerdi. Şehirleşmeyle beton bloklarına hapsolup, bir karış toprağa hasret kalınca üstüne bir de sebze meyve hormondan yenmez hâle gelince, gelir durumu iyi olanlar soluğu hobi bahçeleri denen ‘modern bostanlarda’ aldılar. Ki bu bahçelere ödedikleri yıllık kiralarla çoğu köyde arsa alırlar.
Örme kazak; Masraf olmasın ama çocuğum da üşümesin diye sıcacık kazaklar ören anne ve nineler kalmadı artık pek. Örgü kazakları daha çok kabarık etiketlerle mağaza vitrinlerinde görür olduk...
Büyük kardeşten küçük kardeşe kalan ve küçüğe en az iki beden büyük kıyafetler. Gocunmayın çünkü oversized (büyük beden) ceketler, t-shirt'ler vs. acayip moda; "ben oversize giyinmeyi seviyorum" diyerekten çevrenize yutturun.
Poşu; Güneydoğu ve Doğu Anadolu erkeklerinin geleneksel giysilerinin parçası olan poşu, son birkaç yılda kadın-erkek pek çok şehirli için de bir kombin tamamlayıcıya dönüştü.
Kısa pantolon; Ebeveynlerin 'büyüyünce de giyersin' şiarıyla aldığı, büyüyünce de giydiğimiz ancak daha da büyüdüğümüz hâlde maddi imkânsızlıklardan dolayı giymeye devam ettiğimiz için zamanla paçaları kısa duran pantolonlar, son zamanın zengin modasının göz bebeği hâline geldi...
Tam buğday ekmeği; Elenmemiş undan, yani tam buğdaydan yapılan ekmek fakir işiydi. Zenginler elenmiş bembeyaz undan yapılan francala yerdi. Şimdi ise tam tersi. Ya sabahları kahvaltı yapılan yulaf? Eskiden bunu fakirler bile kendileri yemez atlarına yedirirlerdi... Hey gidi heyy...

Ninem diyor ki; Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.