Sayın Cumhurbaşkanı’na açık mektup

A -
A +

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı bir programla sahiplerine verildi. Ödül alanların hepsi de birbirinden kıymetli isimler… Törenin ana fikri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerinde saklı: 
“Ülke ve millet olarak bizim için ne siyasî ne ekonomik krizler yıkıcı bir tehdittir. Bizim için asıl tehlike, coğrafyamızla ve milletimizle ilgili vizyonu kaybetmemizdir...”
Bundan epey süre önce okuduğum Emin Nihad Bey’in Müsâmeretnâme başlıklı eserinin ön sözünde yazılı olan şu ibâre, beni derinden etkilemişti: 
“Millet olabilme vasfını kazanmış her topluluğun bir târihi ve bir edebiyâtı vardır. Bu iki ilim, millet hayâtının mâzisini istikbale aksettiren aynasıdır.”
Gündelik siyaset toplumun tüm enerjisini sömürürken milleti bir arada tutan unsurların temeli ne yazık ki dinamitlenmeye devam edilmektedir. Cenk meydanında kaybedilen savaşlar dünyânın sonu değildir fakat bir milletin asimile olması; dönüşü olmayan bir yoldur, intihardır…
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törende, adına ödül verilenler arasında birisi var ki; millet hayâtının mâzisini istikbâle aksettirmek için ellerini kaldırıp asimilasyona “dur” diyenler arasında en ön safta yer almıştır. Kim midir o? Bugün doğum gününü kutladığımız Cemil Meriç…
Geçtiğimiz hafta edebiyât alanında ismi geçen bir büyüğümüz ile yaptığımız görüşmede; Cemil Meriç’in yaklaşık 15 yıl yaşadığı Fethi Paşa Korusu’ndaki evin müze hâline getirilmesi için ne gibi çalışmalar yapabileceğimizi kendisine sordum. Malûm; 19. yüzyılın ortasında Fethi Ahmed Paşa’dan kalan korudaki köşklerden ikisi de günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal tesis olarak hizmet vermektedir. Oysa 1946-1960 yılları arasında, bu köşklerden bir kuğuyu andıran beyaz renkli olanında, Türk düşünce dünyâsına mührünü vurmuş mütefekkirlerden Cemil Meriç yaşamıştır. Bu yüzden onun yaşadığı bu köşkün, tüm hâtıraları ile Türk milletinin istifâdesine sunulması gerektiğini muhatabım olan büyüğümüze aktardım. Kendisi bana Cemil Meriç’in kızı Ümit Meriç ile de görüştüklerini ve bu “hayâlin” onun da ukdesi olduğundan bahisle “Eğer Cumhurbaşkanı’na ulaşabilirseniz bir sonuç alabilirsiniz” diyerek cümlelerini bağladılar.
Bu yıl, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Vefâ Ödülü merhum Cemil Meriç adına kızı Ümit Meriç’e takdim edildi. Vefâtının üzerinden 28 sene geçmesine rağmen Cemil Meriç’in fikirleri ve eserleri hâlâ toplumu aydınlatmaya devam etmektedir. Merhum Ergun Göze, Cemil Meriç’in kendi tasnifine göre hayâtının Fethi Paşa Korusu’ndaki köşkte geçen yıllarını, “Âraf” dediği kuluçka devri olarak nitelendirdiğini söylemiştir. Peki ne anlama geliyor bu? Özellikle 1960 yılından sonra eserleri vasıtasıyla Türk milletinin mâzisi ile arasındaki çatlağın giderilmesi için çalışan Cemil Meriç, “fikir çilesini” işte bu köşkte çekmiştir. Fikir çilesi, ızdıraba dönüşmüş ve büyük mütefekkir bu uğurda gözlerini de yine bu köşkteyken kaybetmiştir.
Devletin zirvesinin Cemil Meriç adına “Vefâ Ödülü” vererek aydınına sahip çıktığını göstermesi, gerçekten çok önemlidir. Mâzi ile aramızda köprü olan Cemil Meriç’in Fethi Paşa Korusu’nda yaşadığı evin müze hâline getirilmesi ona verilebilecek en güzel doğum günü hediyesi olacaktır. Böylece Türk milleti “hür düşünce” kalesini fethe çıkmak için bu şanlı mütefekkirinin hâtıraları arasında kendisine yol bulabilecektir.
hasanerenulu@gmail.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.