Terim gitsin kim gelirse gelsin!

A -
A +

Milli Takım ve istikrar!    A Milli Takım, Fransa'dan eli boş döndü ya, tamtamlar çalmaya başladı. "Terim gitsin de kim gelirse gelsin!"
Hele, bazıları var ki; bu işe pek sevindi. İnanın, Terim karanlık sokakta bu kesimdekilerin ellerine geçse bir bardak suda boğarlar. Öyle kinliler ki, öfkelerini ilan etmek için bir tellal tutmadıkları kaldı. Ulu orta bağırıyorlar:
"Hocam bırakkkk!"
İyi Terim gitsin de kim gelsin? Hadi diyelim yeni biri geldi, her şeye sil baştan mı başlayacağız. Ayrıca gelecek yeni teknik adamın elinde Türkiye'yi 2018 Dünya Kupası'na götürme garantisi mi var?
Doğrusu anlamıyorum!
Nasıl bir toplum olduk, böyle?
Geçmişi, yaşanmış onca başarıyı yok sayıyoruz. Sanki her turnuvaya katılıyor, yarı final ve final oynuyormuşuz da bu defa başaramamışız gibi Milli Takım'dakileri yerden yere vuruyoruz.
"Milli Takım", bir milleti tek yürek, tek yumruk, tek bilek ve tek ses yapması gereken bir ortak değer değil mi?
Öyleyse, bu ikilik niye?
Şu hale bakın; "Fatih Terim'i sevenler" ve "Terim'den nefret edenler" diye ülke ikiye bölünmüş durumda.
Daha fenası, "Milli Takım'ın elenmesinden mutlu olanlar" var, bu ülkede. Hem de o kadar çok ki; çevrenizde bir küçük anket yapın göreceksiniz, dört kişiden en az ikisi "İyi ki elendik" diyor.
Bu ne büyük gaflet? Elenmemiş olsaydık Terim'in afrasından tafrasından yanına yaklaşılamazdı, diyorlar.
Başarısızlıkta tek suçlu Terim mi? Futbolcular mı?
TFF, medya, sponsorlar ve çevresel faktörler bu sonucun neresinde?
Hayır efendim, Fatih Terim gitsin!
Neden?
Efendim, Terim'i sevmiyorlarmış. Hoca'nın mimiklerine, yaşı ile orantılı olmayan giyimine, Hırvatistan maçı sonrası "seviye bu" söylemine, TRT'yi protestosuna, prim haberlerinin medyaya servis yapılmasına bozuluyorlarmış.
Bu yüzden Terim'in başında olduğu Milli Takım kazanmasın daha iyiymiş.
Pes doğrusu...
Var sayalım ki; bunların tamamında Hoca hatalı; bu "İyi ki, Milli Takım elendi" diye neredeyse zil takıp, oynamayı mı gerektirir?
Yoksa? Nerede hata yaptık diye başımızı iki elimizin arasına alıp, bir öz eleştiri yapmayı mı?
Yoksa gelecek adına geçmişteki hatalardan ciddi dersler çıkarmayı mı gerektirir.
Beyler, bir kerecik olsun eğri oturup, doğruyu anlatın:
Suçlu kim; sahışlar mı yoksa "sistem" diye yutturulan "sistemsizlik mi?"
Söyleyin, nerede "para"dan başka değer tanımayan ve koca Milli Takım'ı "Prim polemiğine" feda edenler? Hiçbirini görüyor musunuz ortalarda?
Söyleyin, Milli Takımı köşe bucak medyadan kaçırıp; sponsorların kucağına atarak reklam yıldızı yapan ve asıl hedeften uzaklaştıran paragözler nerede?
Söyleyin, Fransa'ya özel uçak kaldıran ama Milli Takımı kafile halinde döndürmeyi bile başaramayan basiretsiz yöneticiler nerede?
Heyhat!..
"Suçlu ayağa kalk!", diyeceğim ama biliyorum kimsenin kalkacağı yok.
Bunların hepsi sonuçta okumaya "Uyu uyu yat! Yat yat uyu!" diyerek başlayan nesil.
O yüzden; gerçeklerle yüzleşmek yerine; tek yürek, tek yumruk, tek bilek ve tek ses vermemiz gereken bir konuyu bile bireysel hesaplaşmaya dönüştürmektir bunların tek marifetleri.
Bırakın Arda Turan, Burak Yılmaz, Ozan Tufan ve ay-yıldızlı forma altında ter akıtanlara vurmayı da suçu biraz kendinizde arayın.
Ama hayır aramazlar çünkü bu tipler iyi günde alkış tutar kötü günde taş atmaktan başka bir şey bilmezler.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.