Uğurcan’a nazar mı değdi?

Ne maçtı ama dişe diş kora kor, ne de olsa futbol erkek oyunu. Fakat öyle bir mücadele ki; Sörloth attı, Uğurcan tuttu, tuttu, tuttu, bir an tutuluverdi. Nazar mı değdi çocuğa dedik. Eee, beşinci dakikada golü bulup, geriye yaslanırsan olacağı bu!

Sonra 4-2-3-1 dizilişiyle Beşiktaş, merkezden oyunu kanatlara doğru açtı ama ne açılma! Önde Burak, Boateng, Lens ve N’Koudou ile öyle bir baskı kurdu ki, dayanılır gibi değildi. Aslında Beşiktaş hep böyle oynamalı. Sonra Vida’nın takipçiliği derken Kartal uçuşa geçti.

İstatistiklerde; topa sahip olma, isabetli pas yüzdesi, pozisyon zenginliği ve gol sayısı açısından Beşiktaş açık ara öndeydi. 

Oyuncularını böyle bir maça bu kadar iyi hazırlayan Sergen’i takdir ettim. Ancak Başakşehir maçından sonra sorduğum “Sergen Yalçın büyük takım hocası mı?” sorunu tekrar ediyorum. 

Trabzon golü bulduktan sonra geriye yaslanmasa Beşiktaş böylesine tempolu bir oyunda bu kadar diri kalabilir miydi. Soruyorum gençlere ne zaman forma verecek Sergen Hoca? 

Neyse...Trabzonspor Sörloth’un şiir gibi futboluyla istediği puanı aldı ve Şenol Güneş’ten sonra dünya çapında bir kaleci vitrine sürdü, burası çok önemli. Yaptığı 7 net kurtarışla, yediği gollere rağmen dün geceye adını yazdıran adamdır Uğurcan. 

Özetlersek Beşiktaş’a, asıl ulaşmak istediği hedef olan “şampiyonluk” için dünkü görsel şova dönüşen futbolu yetmiyor bu belli oldu, daha da geliştirmesi gerekir. Bu iş de Sergen Hoca’ya düşüyor. Pardon, Sergen Yalçın’ın başarılı olmasını herkesten çok istediğimi belirteyim.