Niyetsiz ibadet kabul olmaz

A -
A +
Niyet, ibadet yapmayı kalbe getirmek, hatırlamak değildir. Allahü teâlâ için yapmayı irâde etmek, istemek demektir. Niyet, ibadete başlarken yapılır...
 
 
İbadet ve duaların kabul şartları -3-
İbadetlerin sahih ve makbul  olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya niyet etmek lâzımdır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: 
(Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resûlüne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resûlüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.)
Niyet, kalp ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş olmaz. Kalp ile birlikte olmak şartı ile söyleyerek niyet etmek câiz olur denildi. Kalp ile niyet, söz ile niyete benzemezse, kalpteki niyete bakılır. Yalnız yemin etmek böyle değildir. Yemin etmekte, söz esastır. İbadetlerde niyetin söz ile yapılacağını bildiren hiçbir hadîs-i şerîf ve haber mevcut değildir. Dört mezhebin imamları da bildirmemiştir. Niyet, ibadet yapmayı kalbe getirmek, hatırlamak değildir. Allahü teâlâ için yapmayı irâde etmek, istemek demektir. Niyet, ibadete başlarken yapılır. Daha önce, mesela bir gün önce yapılırsa, niyet olmaz. Buna emel, arzu, vaat denir. Meselâ, Hanefî mezhebinde oruca niyet etmek zamanı, bir gün evvel, güneşin batmasından başlayarak, ertesi gün, (Dahve-i kübrâ) vaktine kadardır. Başkalarının günaha girmemeleri için, bir kimsenin mubahları terk etmesi iyi olur. Fakat sünnetleri, hatta müstehapları terk etmesi câiz olmaz. Namaza başlarken, iftitah tekbiri söylenirken niyet edilir. Daha önce de, mesela, cemaat ile namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa, caiz olur. Şafii’de niyet, iftitah tekbiri alınırken yapılır, daha önce olmaz. Namaza niyet etmek demek, o namazın ismini, vaktini, kıbleyi, imama uymayı irade etmek, kalbinden geçirip, kılmayı tercih etmek demektir. Yalnız ilim, yani ne yapacağını bilmek niyet olmaz. Niyet ederken, hangi farz ve hangi vacip olduğunu bilmek lazımdır. Mesela (Bugünkü öğleyi kılmaya) diye, farzın ismini bilmek veya vaktin farzı demek lazımdır. Dil bir şeye niyet ederken, kalp bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz. Allahü teâlâ bizim şeklimize, kalıbımıza değil, kalplerimize bakar, niyetlerimize değer verir. Kalpten geçen düşünceler, iyi niyete dayandığı zaman Allah katında değer kazanır. Bu esnada kalbin uyanık ve şuurlu olması gerekir. Yoldaki bir taşı, insanlara zarar vermesin düşüncesiyle ve sevap kazanmak ümidiyle kaldırıp atmak bir ibadet sayılır. Birinin malını meşru olmayan yollardan elde etmeye karar vermişken, Allah korkusuyla bu düşünceden vazgeçmek de aynı şekilde sevap kazanmaya vesile olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.