İslam düşmanlarını sevmemelidir!..

A -
A +
İslâmiyete karşı duranları ve Müslümanlara düşman olanları sevmemek, bunları düşman bilmek farzdır. Cizye vermeyi kabul edenleri de, sevmemek farzdır.
 
İmanın sahih ve makbul olmasının şartları -3-
İmanın doğru ve kabul olması için, İslam düşmanlarını asla sevmemelidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (İmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir). Cenâb-ı Hak, İsâ aleyhisselâma da buyurdu ki: (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.) Bunun için her mümin, Allahü teâlâya düşman olanları sevmemeli, İslamiyete yapışanları sevmelidir. Bunu sözlerinde ve mümkün ise, hareketlerinde belli etmelidir. Âsi ve fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, fıskı/günahı çok olanlardan, çok kaçınmalıdır. Zâlimlerden, Müslümanlara eziyet edenlerden daha ziyade kaçınmalıdır. Fakat, yalnız kendisine zulmedenleri affetmek ve zulümlerine sabretmek lâzımdır ve çok iyidir.
İslam büyüklerinden bazıları, fâsıklara ve zalimlere çok sert davranırdı. Bazıları da, hepsine şefkat ve merhamet gösterip, nasihat ederdi. Yani her şeyin kaza ve kader ile olduğunu düşünerek, fâsıklara ve zalimlere acırlardı. Bu hâl, büyük ve kıymetli ise de, cahiller, ahmaklar, burada aldanır. İmanları zayıf ve İslâmiyete uymakta gevşek olanlar, kendilerini Allahü teâlânın kaza ve kaderine razı sanır. Hâlbuki, bu rıza ve bağlılığın alâmeti vardır:
Bir kimseyi döverler, malını alırlar, hakaret ederler de, hiç kızmaz, bunları affeder, acırsa, kazaya rızası olduğu anlaşılır. Fakat, kendine yapılanlara kızıp da, Allahü teâlâya karşı gelenlere acıyarak, kaderleri böyle imiş derse, dinde gevşeklik, münafıklık ve ahmaklık etmiş olur. İşte, kaza ve kaderi bilmeyenlerin, fâsıklara ve kâfirlere acımaları ve bunlara muhabbet etmeleri, imanlarının sağlam olmadığına alâmettir. İslâmiyete karşı duranları ve Müslümanlara düşman olanları sevmemek, bunları düşman bilmek farzdır. Cizye vermeyi kabul edenleri de, sevmemek farzdır. Mücâdele sûresinin son âyetinde meâlen, (Allahü teâlâya ve kıyâmet gününe iman edenler, Allahü teâlânın ve resûlünün düşmanlarını sevmezler. O kâfirler ve münâfıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da, bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete koyacağım) buyuruldu.
Kâfirlere itimat ederek, bunları Müslümanların başına tayin etmek, Müslümanlığı aşağılamak olup büyük günahtır. Bidat sâhiplerini, yani Müslüman görünüp, Müslümanların imanlarını bozmak isteyenleri sevmemek, selâmlarını bile almamak, bunların zararlarını Müslümanlara duyurmak lâzımdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.