İman nuru kimde varsa o güzeldir...

A -
A +
"Allahü teâlâ imanı, kıymetli ve güzel olarak yaratmıştır. Dolayısıyla, kimde iman varsa, o kimse, imanının kuvvetliliği nispetinde güzel ve kıymetlidir..."
 
İmanın sahih ve makbul olmasının şartları -16-
Allahü teâlânın bir kuluna verdiği en büyük nimet imandır yani Müslüman olmaktır. İman, dünyada huzur ve saadet, ahirette Cennet ve Cemalullah demektir. Kimde bu nimet varsa, o seçilmiş kul demektir; çünkü imanı bizzat Allahü teâlâ verir. 
Din büyükleri buyurdu ki:
"Allahü teâlâ imanı, kıymetli ve güzel olarak yaratmıştır. Dolayısıyla, kimde iman varsa, o kimse, imanının kuvvetliliği nispetinde güzel ve kıymetlidir. İmanı olmayan, kim olursa olsun kıymetsizdir, çirkindir. O halde, insanın güzelliği, göz ve kaş güzelliği değil, iman güzelliğidir, kalp güzelliğidir. İmanı kuvvetli olan, daha güzeldir. Mesela âlimler, evliya zatlar ve takva sahiplerinin imanı daha güzeldir. Eshab-ı kiram çok güzel olduğu gibi, Peygamberler daha çok güzeldir. Peygamber efendimiz ise en güzeldir, çünkü her hücresi imandır, iman nuruyla nur olmuştur. O iman nurunun zerresi kimde varsa o güzeldir...
İmanın nuru arttıkça güzellik de artar. Asırlar geçmesine rağmen, evliya zatların hayatlarını okumaya, dinlemeye doyamıyoruz. İmanlının, imanlıyı sevmesi, kaşı gözü için değil, imana olan sevgisindendir..."
           ***
Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul'u fethettiği zaman, hocası Akşemseddin hazretlerine, cuma namazını Ayasofya'da kılmak istediğini ve kendisinin imam olmasını söyler. Ayasofya'yı cami yapmak için seferber olunur. Cuma gününe cami yetiştirilir, cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan Mehmed Han'ın abdesti bozulur. Tabii sultanın yanında da rastgele insanlar olmaz. Sağında ve solunda da en büyük hocalar, şeyh efendiler saf tutarlar. Kamet getirilir, imam Allahü ekber der. Fatih Sultan Mehmed Han, ne yapacağını şaşırır. Abdestsiz namaz kılınmaz. Abdest almaya çıksa izdiham olacak... Namaz kılar gibi eğilip kalksa, cumadan mahrum kalacak. "Ya Rabbi, ben ne yapayım şimdi" derken, yanındaki bir şeyh efendi firasetiyle vaziyeti anlar. Cübbesini açar, "Buradan abdest al" der. Sultan bakar ki, çeşme var, su var. Acele olarak abdestini alır ve rükûa varmadan önce imama yetişir. Namaz biter, selam verilir, dualar yapılır...
Ertesi gün Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerini ziyarete gider. Ayrılırken, "Hocam dua buyurun" der. O da, "Allah iman selameti versin Sultanım" der.
Daha uzun bir dua bekleyen Padişah, şaşırıp kalır. Hocası sorar:
-Ne oldu, beğenmedin mi?
-Bu kadar mı efendim?
-Yetmez mi? En kıymetli dua budur. Dün sana cübbesini açıp abdest aldıran şeyh, bir saat önce öldü; ama imansız gitti; çünkü bu kerametinden dolayı ona kibir geldi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.