Eshâbı kötülemek, nasıl mezhep olur?

A -
A +
Yetmişiki fırkanın en aşağısı, en bozuğu, Eshâb-ı kirâma düşmanlık yapanlardır. Yetmişüçüncü kurtuluş fırkası olan Ehl-i sünnetten en çok uzaklaşan, en fazla sapıtan, bunlardır.
 
Ehl-i sünnet yolu nedir? -8-
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Eshâbımın hakkını gözetmekte, Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra, onlara dil uzatmayınız!) 
Bu emrin ehemmiyetini göstermek için iki kere tekrâr buyuruyor. Bir hadîs-i şerîfte de, (Eshâbımın hepsi gökteki yıldızlar gibidir. Hangi birisine uyarsanız, hidâyete, saâdete kavuşursunuz!) buyuruldu. Eshâb-ı kirâmın her birini büyük bilmek, hepsine saygı göstermek lâzım geldiğini gösteren, başka çok hadîs-i şerîfler de vardır. Bunun için, hepsini kıymetli, üstün tutmamız lâzımdır. Onların ufak tefek hatalarının da, iyi niyetlerle yapıldığını düşünmeliyiz. Ehl-i sünnet mezhebi böyledir.
Bazıları, burada taşkınlık gösteriyor. Hazret-i Ali ile harp edenlere kâfir diyorlar ve söylenemeyecek çirkin kelimeleri ve iğrenç, bayağı sözleri ağızlarına alıyorlar. Dillerini kirletiyorlar. Böyle davranışları ile, eğer hazret-i Ali'nin haklı olduğunu ve onunla harp edenlerin yanıldıklarını anlatmak istiyorlarsa, bunu bildirmek için, Ehl-i sünnet gibi söylemeleri yetişir. Adâlete, insâfa yakışan yol da öylece anlatmaktır. Bu din büyüklerini kötülemek ve onlara sövmek, din ve mezhep olmaz. Bunlar, bu kötü yolu kendilerine din ve mezhep ediniyor. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbına düşmanlık etmeyi, sövmeyi, din ve imân sanıyorlar. Bu nasıl dindir ve nasıl mezheptir ki, imânlarının temeli, Resûlullahın Eshâbına “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” sövmek olmaktadır.
Bir hadîs-i şerîfte, (Müslümanlar yetmişüç fırkaya ayrılacaklardır. Bunlardan yetmişikisi, bozuk inanışlarından dolayı, Cehenneme gidecektir. Yalnız birisi kurtulacaktır) buyuruldu. Bu yetmişiki bid’at fırkasından her biri, çeşitli bid’atler meydâna çıkararak, Ehl-i sünnetten ayrıldılar. Bu yetmişiki fırkanın en aşağısı, en bozuğu, Eshâb-ı kirâma düşmanlık yapanlar oldu. Yetmişüçüncü kurtuluş fırkası olan Ehl-i sünnetten en çok uzaklaşan, en fazla sapıtan, bunlar oldu. Din büyüklerine sövmeyi, bunlara lânet etmeyi, imânlarının, mezheplerinin temeli sanan kimselerin haklı olmakla, doğrulukla ne bağlılığı olabilir. Bunlar, zamanla on iki fırkaya ayrıldı. Hepsi birbirini beğenmiyor ise de, hepsi de Eshâb-ı kirâma kâfir demekten çekinmemektedir. Hulefâ-i râşidîne/dört büyük halifeye sövmek ibâdet olur, diyorlar. Bununla berâber, kendilerine Râfızî dedirtmekten kaçınıyorlar. Râfızîler bizden başkalarıdır, diyorlar. Çünkü Râfızîlerin kıyâmette azâp göreceklerini bildiren hadîs-i şerîfler olduğunu kendileri de bilmektedir. Râfızî isminden kaçındıkları gibi, keşke bu kelimenin manâsından da sakınsalardı ve Resûlullahın Eshâb-ı kirâmına düşmanlık etmeselerdi çok iyi olurdu.
 
18.01.2017
 
Hasan Yavaş
 
Eshâbın hepsine
saygı göstermelidir
 
Eshâb-ı kirâmın her birini büyük bilmek, hepsine saygı göstermek lâzım geldiğini gösteren, çok hadîs-i şerîf vardır. Bunun için, hepsini kıymetli, üstün tutmamız lâzımdır. 
 
Ehl-i sünnet yolu nedir? -9-
Ehl-i sünnet âlimlerinin büyükleri buyuruyor ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin Eshâb-ı kirâmı, hazret-i Osman'ın kâtilinin bulunup cezalandırılması konusunda ihtilafa düşüp  birbirleri ile muhârebe ederken üç fırkaya ayrılmışlardı. Bu üç fırkada bulunan Eshâb-ı kirâmın hiçbirine haklı idi, yanıldı gibi söylememiz doğru değildir. Hepsi için de, yalnız iyi olduklarını söylememiz lâzımdır. Hadîs-i şerîfte de böyle buyuruldu. (Eshâbım anıldığı zaman, dilinizi koruyunuz) hadîs-i şerîfi gösteriyor ki, Eshâbım anıldığı zaman, birbirleri ile olan muhârebeleri söylenildiği zaman kendinizi koruyunuz. Bir kısmını beğenip, ötekilerini kötülemekten sakınınız! Bu emre uymak lâzımdır. Bununla beraber, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğunun anladığına göre, hazret-i Ali ile birlikte olanlar, haklı idi. Karşı tarafta bulunanlar hatâya düşmüştü. Fakat bu hatâları, ictihâd hatâsı olduğu için bir şey denemez. O büyüklere dil uzatmamıza sebep olamaz. Hatâ edenler de, haklı olanlar gibi, kötülenemez ve aşağılanamaz. O muhârebeler yapılırken, hazret-i Ali'nin “radıyallahü anh” (Kardeşlerimiz bize uymadı. Onlar kâfir değildirler. Fâsık da olmadılar. Çünkü, anladıklarına göre ictihâd eylediler. Kâfir ve fâsık olmazlar) buyurduğu haber verilmektedir.
Görülüyor ki, Ehl-i sünnet de ve Şîiler de, hazret-i Ali ile harp edenlerin hatâ ettiklerini, hazret-i Ali'nin haklı olduğunu söylemektedir. Lâkin, Ehl-i sünnet âlimleri, bu hatânın, görüş, anlayış hatâsı olduğunu, bundan başka bir şey söylenemeyeceğini bildiriyor. O büyüklere dil uzatmaktan, onları kötülemekten kaçınmak lâzımdır diyorlar ve insanların en hayırlısının sohbetinin şerefini, hakkını gözetmeliyiz buyuruyorlar. Çünkü Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Eshâbımın hakkını gözetmekte, Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra, onlara dil uzatmayınız!) Bu emrin ehemmiyetini göstermek için iki kere tekrâr buyuruyor. Bir hadîs-i şerîfte de, (Eshâbımın hepsi gökteki yıldızlar gibidir. Hangi birisine uyarsanız, hidâyete, saâdete kavuşursunuz!) buyuruldu.
Eshâb-ı kirâmın her birini büyük bilmek, hepsine saygı göstermek lâzım geldiğini gösteren, başka çok hadîs-i şerîfler de vardır. Bunun için, hepsini kıymetli, üstün tutmamız lâzımdır. Onların ufak tefek hatalarının da, iyi niyetlerle yapıldığını düşünmeliyiz. Ehl-i sünnet mezhebi böyledir.
Bu din büyüklerini kötülemek ve onlara sövmek, din ve mezhep olabilir mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.