Müslüman her hâline hamd etmelidir

A -
A +
Hamd, bütün nimetleri Allahü teâlânın yarattığına ve gönderdiğine inanmak ve söylemek demektir. Şükür, O’nun verdiği nimetleri İslamiyete uygun olarak kullanmak demektir.
 
 
Hamd, yani (elhamdülillah) demek, namaz kılarken vacip, her duadan önce ve yiyip içtikten sonra sünnettir. Her hatırladıkça söylemek mübahtır. Pis yerlerde söylemek mekrûh, haram yedikten, içtikten sonra söylemek, haramdır ve hatta küfre sebep olur. Bunun için her zaman, "Elhamdülillah alâ külli hâl, sivel-küfri ved-dalâl" demelidir. Böylece Müslüman, küfürden ve dalâletten başka her haline hamd etmiş olur. Kavuştuğu her nimete şükretmesi de, ayrıca kulların Allahü teâlâya karşı vazifesidir.
Hamd, bütün nimetleri Allahü teâlânın yarattığına ve gönderdiğine inanmak ve söylemek demektir. Şükür, O’nun verdiği nimetleri İslamiyete uygun olarak kullanmak demektir. Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir suretle hamd ederse, bu hamd ve övgülerin hepsi, Allahü teâlânın hakkıdır. Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran, gönderen hep Odur. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız O’dur. O hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kötülük yapmayı irade, arzu edemez. Kulun iradesinden sonra, O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse, hiçbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istediği her şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve kötülük yapmayı, çeşitli sebeplerle hatırlatmaktadır.
Büyük âlim ve velî İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: “Sevilenin her şeyi, sevenin gözünde her zaman sevgilidir. İncitirse de, iyilik ederse de sevilir. Sevmek nimeti ile şereflenenlerin, sevmenin tadını alanların çoğu, sevdiğinin iyiliklerine kavuşunca sevgileri artar. Yahut incitmesinde de, iyiliğinde de, sevgileri değişmez. Sevdiğinin hiçbir hareketi ona çirkin gelmez. Sıkıntılı ve neşeli zamanlarında hep hamd eder. Hamd etmek, şükretmekten daha kıymetlidir. Çünkü şükretmekte nimetleri göz önündedir. Hamd ederken nimetleri de, elemleri de sevilmektedir. Çünkü Allahü teâlânın verdiği elemler, nimetler gibi güzeldir. Hamd devamlıdır. Nimet zamanında da, sıkıntılı hâllerde de hamd edilir. Şükür ise nimet zamanlarında olur, nimet kalmayınca, ihsan bitince şükür de kalmaz.” [Mektûbât c.2, m.33]
İyilik eden bir insanın hakkına riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen Allahü teâlâya şükretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lazım olmasın? Elbette, en çok Ona şükretmek, ibadet etmek lazımdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Cennetin bedeli Lâ ilâhe illallâh, nimetin bedeli Elhamdülillah’tır.) [Deylemi]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.