Sıfatlarını bilmeden, kimse Allahü teâlâyı tanıyamaz!

A -
A +
    Âkıl ve bâliğ olan kadın ve erkek her Müslümanın, Allahü teâlânın “Zâtî” ve “Subûtî” sıfatlarını doğru bilmesi ve inanması lâzımdır.   Edep ve nezaket medeniyeti -6- Kulun Rabbine karşı edebi, Onu hakkıyla tanımakla başlar. Allahü teâlâyı tanımak; Onun tek, eşsiz ve kimseden doğmuş olmadığını, benzeri, ortağı, bir ikincisi bulunmadığını, yardımcısı, destekleyicisi olmadığını şeksiz ve şüphesiz bilmektir. Allahü teâlâ cisim değildir. Duyu organlarıyla anlaşılan cevher değildir. Allahü teâlânın zâtının hakîkati akıl ile anlaşılamaz. Çünkü akıl sonradan yaratılmıştır. Onun zâtı ise ezelîdir. Hep vardır. Sonradan olan, ezelî olanı kavrayamaz. Bu sebeptendir ki Resûlullah Efendimiz; (Allahü teâlânın nîmetlerini düşününüz! Zâtı hakkında düşünmeyiniz!) buyuruyor. Böyle düşünmekle, nimetlerini göz  önüne getirmekle, kul ona şükrünü yapmış olur. Aynı zamanda Allahü teâlânın zâtı hakkında düşünmemekle, akıl ve iman korunmuş olur. Çünkü Allahü teâlânın zâtını bilmek, Ondan başkası için imkânsızdır. Böylece nasıl olduğu bilinmeyen, hiçbir şeye benzemeyen zâtını düşünmek de imkânsız olur. Allahü teâlâyı hiçbir şeye benzemez, akıl ile hiç anlaşılamaz olarak aramalı, böyle bulmalı ve böyle bilmelidir. Bütün varlıkların her organının, her hücresinin yaratıcısı, yoktan var edicisi, yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyde Allahü teâlânın yüksek zâtının hakîkatini kimse bilmez ve bundan da bahsetmek, Ona ortak koşmak olur. Bu ise şirktir, en büyük günahtır. Akla hayâle gelenlerin hepsinden uzaktır, hiçbiri O değildir. Ancak Kur’ân-ı kerîmde, bizzat kendisinin açıkladığı sıfatlarını, isimlerini ezberleyip; ulûhiyetini, büyüklüğünü bunlarla tasdik ve ikrar etmelidir. Âkıl ve bâliğ olan kadın ve erkek her Müslümanın, Allahü teâlânın “Zâtî” ve “Subûtî” sıfatlarını doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz, büyük günahtır. Allahü teâlâyı tanımak, Onun dîni ile bildirdiği on dört sıfat ile bilmektir. “Zâtî” sıfatları; Vücûd/var olmak, Kıdem/evveli olmamak, Bekâ/sonu olmamak, Vahdâniyet/tek olmak, eşi-benzeri bulunmamak, Muhâlefetün lil-havâdis/yarattıklarından hiçbirine benzememek, Kıyâm bi-nefsihî/varlığı kendi ile kâimdir, hiçbir yere muhtaç değildir. “Subûtî” sıfatları da; Hayat/diri olmak, İlim/bilmek, Semi’/işitmek, Basar/görmek, Kelâm/konuşmak, İrâde/dilemek,  Kudret/her şeye gücü yetmek ve Tekvîn/her şeyi yaratmaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.