Resûlullah'ın mübarek hanımı: Âişe-i Sıddîka vâlidemiz

A -
A +
Resûlullah efendimizin ikinci hanımı olmakla şereflenen Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anha” Mekke eşrafından, Kureyş’in büyüklerinden Hazret-i Ebû Bekir’in kızıdır.
 
Edep ve nezaket medeniyeti -30-
Peygamberimizin mübarek hanımları, bütün Müslümanların anneleridir. Her birini sevmek ve kendilerine saygı göstermek hepimize lâzımdır. Onların şan ve şereflerine yakışmayan hiçbir söz söylememelidir. Kendilerinin Müslüman olduğunu iddia eden bazı bozuk fırkalar, bilhassa  Âişe-i Sıddîka vâlidemiz hakkında çok edepsiz ve saygısızca sözler sarf edenler, Ona iftira etmektedirler. Peygamberimizi sevmenin alâmeti, Onun bütün hanımlarını, evlatlarını, torunlarını ve dava arkadaşları olan Eshâbının hepsini çok sevmektir. Bu sevgi, Ehl-i sünnet itikadında olmanın en temel esaslarındadır. Bunlardan birine düşmanlık yapmak, İslâmda dalâlet ve sapıklık sayılmıştır. Cenâb-ı Hak, Onların hepsini çok sevmemizi cümlemize nasip eylesin!
Resûlullah efendimizin ikinci hanımı olmakla şereflenen Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anha” Mekke eşrafından, Kureyş’in büyüklerinden Hazret-i Ebû Bekir’in kızıdır. Çok akıllı, zeki, âlime, edîbe, afîfe ve sâliha idi. Hâfızası pek kuvvetli olduğu için, Eshâb-ı kiram, birçok şeyleri ondan sorup öğrenirdi. Âyet-i kerîme ile övülmüştür. Âişe vâlidemiz hakkında, sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular:
(Âişe’nin bütün kadınlara üstünlüğü, tiridin [et yemeğinin] diğer yemeklere üstünlüğü gibidir.) [Buhârî, Müslim]
(En çok Âişe’yi ve erkeklerden de, onun babasını seviyorum.) [Buhârî]
(Kadınlardan vezirim Âişe’dir.) [Deylemî]
(Allahü teâlâ, beni kendi nûrundan yarattı. Benim nûrumdan da Ebû Bekir’i, onunkinden de, Ömer ile Âişe’yi yarattı. Ömer’in nûrundan, mümin erkekleri, Âişe’nin nûrundan da, mümin kadınları yarattı) buyurup sonra Nur sûresinin, (Allah’ın nûr vermediği kimse, münevver olamaz) mealindeki 40. âyetini okudu. [Lübâb-ül-elbâb]
Hadis âlimlerinden Abdülhak Dehlevî hazretleri, kitabında buyuruyor ki: “Âişe-i Sıddîka vâlidemizin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur. Eshâb-ı kiramın fıkıh âlimlerindendi. Çok fasîh ve beliğ konuşurdu. Eshâb-ı kirama fetva verirdi. Fıkıh bilgilerinin dörtte birini Hazret-i Âişe haber vermiştir. Hadis-i şerifte, (Dininizin dörtte birini Hümeyra’dan öğreniniz!) buyuruldu. [Resûlullah, Hazret-i Âişe’yi çok sevdiği için, ona (Hümeyra) derdi.] (Medâric-ün-nübüvve)
Resûlullah'a zevce/hanım olma bahtiyarlığına ulaşan Ezvâc-ı tâhiratın her biri, dünyaya gelip göçen herhangi bir insan değillerdir. Her şeyden önce onlar, müminler olarak hepimizin anneleridir. Bu makamı onlara bizzat Allahü teâlâ vermiştir. Hiçbir Müslüman, Onlara hürmet ve saygıda asla kusur etmemelidir. Her birinin isimlerini hayırla yâd etmelidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.