İbadetlere bidat karıştırmak kalpleri karartır!..

A -
A +
Selef-i sâlihîn zamanında, ibâdetlerde bulunmayan şeyleri, sonradan ibâdetlere karıştırmak (Bidat) işlemek olur.
 
 
Dinde tahrif hareketleri -23-
İslâmiyet, ibadetlerde bidati yasak etmiştir. Dinimiz, zamanın değişmesi ile âdetlerin değişebileceğini, ibadetlerin ise asla değiştirilemeyeceğini bildirmektedir. Âdette bidat ile dinde bidatin arasındaki farkı bilemeyen din câhilleri hoparlörün faydalı olduğunu, sesi uzaklara götürdüğünü söylüyorlar. Hâlbuki Peygamberimiz, (İbâdetleri benden ve eshâbımdan gördüğünüz gibi yapınız! İbâdetlerde değişiklik yapanlara (bidat ehli) denir. Bidat sâhipleri, muhakkak Cehenneme gidecektir. Bunların hiçbir ibâdetleri kabul olmaz) buyurdu.
İbâdetlere faydalı şeyler ilâve ediyoruz demek doğru değildir. Böyle sözler, din düşmanlarının yalanlarıdır. Bir değişikliğin faydalı olup olmayacağını yalnız İslâm âlimleri anlar. Bu derin âlimlere (Müctehid) denir. Müctehidler kendiliklerinden bir değişiklik yapmazlar. Bir ilâvenin, değişikliğin bidat olup olmayacağını anlarlar. Ezânı (Mizmâr), çalgı âleti ile okumağa söz birliği ile bidat denildi.
İnsanları Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturan yol, insanın kalbidir. Kalp, yaratılışında temiz bir ayna gibidir. İbâdetler, kalbin temizliğini, cilâsını arttırır. Bidatlar, günâhlar kalbi karartır. Muhabbet yolu ile gelen feyizleri, nûrları alamaz olur. Sâlihler bu hâli anlar, üzülür. Günâh işlemek istemezler. İbâdetlerin çok olmasını isterler. Her gün beş kere namaz kılınması yerine, daha çok kılmak isterler. Günâh işlemek nefse tatlı, faydalı gelir. Bütün bidatler, günâhlar, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir. Hoparlör ile ezân okumak böyledir. Çünkü minare ve câmilerde aşırı yüksek sesle okunan ezân ve Kur’ân, insanın ruhunu tırmalayan ses kirliliğine dönüşmektedir. 
Abdüllah-ı Dehlevînin talebelerinden Rauf Ahmed Efendi, (Dürr-ül me’ârif) ön sözünde diyor ki: 
(Kur’ân-ı kerîmi ve diğer dini vazifeleri Mizmâr, çalgı âleti ile okumak harâmdır). Ezânı hoparlör ile okumak böyledir.
Şâfi’î (El-mukaddimet-ül-hadremiyye) ve (Envâr) kitâblarında diyor ki: (Câminin hâricinde olanın câmideki imâma uymasının Şâfiî mezhebinde sahîh olması için, imâmı görmesi ve sesini işitmesi ve son saftan takrîben üçyüz zrâ’ (126 metre) uzak olmaması lâzımdır). Televizyonda görülen ve sesi işitilen uzaktaki imama uyarak kılınan namaz, Hanefî mezhebinde de, Şâfiî mezhebinde de sahîh değildir.
Selef-i sâlihîn zamanında, ibâdetlerde bulunmayan şeyleri, sonradan ibâdetlere karıştırmak (Bidat) işlemek olur. Hoparlörden, radyodan işitilen ses, ezânın kendisi değildir, benzeridir. Aynada, kâğıtta görülen de, insana tam benziyor ise de, kendisi değil, benzeridir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.