Konuşmak gümüş ise susmak altındır...

A -
A +
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Dilini fazla konuşmaktan tutan ve malının fazlasını infâk eden kimseye müjdeler olsun."
 
Dilimizin âfetleri -28-
Müslümandilinin âfetlerinden kendini  koruması için az konuşmalı ve susmasını bilmelidir. Konuşmanın zıddı olan susmak, en güzel huylardandır. Âfiyet ve selâmetin onda dokuzu susmaktadır. Çünkü insanın başına gelen belâlar çok konuşması sebebiyledir. Süleyman “aleyhisselam”, (Eğer konuşmak gümüş ise susmak altındır) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz de “sallallahü aleyhi vesellem” (Çok konuşanın hatası çok olur, hatası çok olanın günâhı da çok olur, günâhı çok olan kimseye de ateş daha lâyık olur) buyurmuşlardır.
Müslüman, konuşurken faydasız sözleri terk etmelidir. Fazla konuşmak, tekrarında fayda olmayan şeyleri tekrar etmek ve lüzumundan fazla konuşmaktır. Faydası olmayan şeyleri konuşarak vakit zayi edilmemelidir. İnsan ömründen hesaba çekilecektir. Resûlullah “sallallahü aleyhi vesellem” (Kişinin faydasız şeyleri terk etmesi, onun Müslümanlığının güzelliğindendir.) Yine başka bir hadîs-i şerîfinde (Dilini fazla konuşmaktan tutan ve malının fazlasını infâk eden kimseye müjdeler olsun) buyurdular.
Konuşmanın ortası; az sözle maksadını gizlemeyen, çok sözle muhâtabını usandırmayandır. Hızır aleyhisselam, Mûsâ aleyhisselama bu hususta der ki: 
“Ey Mûsa, dinleyen söyleyenden daima fazla usanır ve yorulur. Konuştuğunda muhâtabına bıkkınlık verecek kadar sözü uzatma. Hem şurasını da iyi bil ki; kalbin bir kap gibidir. Onun içine koyacağın şeyleri düşün de koy!”
Müslüman, ilim sahibi olsa da her şeyi biliyorum dememelidir. Bilmedikleri sorulunca bunları bilmiyorum diyebilmelidir. Bir insan için bütün ilimleri bilmek imkânsızdır. İş böyle olunca bazı şeyleri bilmemek bir eksiklik değildir.
Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi vesellem” bir hadîs-i şerîfinde (Kendine bir meseleden sorulup da bilmediği hâlde fetvâ veren kimse hem sapık, hem de saptırandır) buyurmuşlardır.
Hazret-i Ali “kerremellahü vecheh” diyor k:
“Size bir şey sorulup da bilemediğiniz zaman ‘Bilmiyorum, Allah bilir’ cevabını vermeniz kalb ve vicdana ne kadar hoş gelir. Zâten âlim, bilmediklerinin bildiklerinden çok olduğunu bilendir.”
Abdullah ibn-i Abbâs “radıyallahü anhümâ” diyor ki:
“Bilmiyorum demeyi terk eden âlim, belâsını bulmuş demektir.”
Bazı âlimler de şöyle demişlerdir:
“Bilmiyorum diyen, noksanını bilip çalışa çalışa âlim olur. Fakat bilmediği hâlde biliyorum dâvâsında bulunan, felâket çukuruna düşer.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.