Tövbe etmeyen, kendine zulmetmiş olur!..

A -
A +
"İnsanlar, ya zâlim veya tövbe edici olur denildi. Tövbe etmeyen zâlimdir. Tövbe etmeyen insanlar, kendilerini zulme ve fitneye attılar."
 
 
Evliyanın büyüklerinden Ahmed-i Nâmıkî Câmî hazretleri, (Miftâh-ün-necât) kitabında buyuruyor ki:
Tövbe, Müslüman olsun olmasın, her akıllı kimsenin ihtiyacı olan bir şeydir. Bir iş yapan ve onun kötü olduğunu gören herkesin pişman olup tövbe etmesi vâcib olur. Tövbe etmezse, kendine zulmetmiş olur.
Tövbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tövbe etmek gerekir.
Allahü teâlâ, Hucürât sûresi 11. âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: 
(Ey îmân edenler! Bir kavim, diğer bir kavimle alay etmesin. Olur ki, alay edilenler Allah indinde alay edenlerden daha hayırlıdır. Kadınlar da, diğer kadınlarla alay etmesinler! Olur ki, alay edilen, eğlenceye alınan kadınlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar. Birbirinizi ayıplamayınız ve birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Bir kimse îmân ettikten sonra, fâsıklık ne çirkin bir addır. Kim ki, bu yasak edilen şeylerden tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerdir.) 
İnsanlar, ya zâlim veya tövbe edici olur denildi. Tövbe etmeyen zâlimdir. Tövbe etmeyen insanlar, kendilerini zulme ve fitneye attılar. Cenâb-ı Hak ile anlaşmaya sâdık kalmadılar ve ahde vefa etmediler. Bu sebeple, insanların çoğu zâlim oldular. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:
(Muhakkak ki Allahü teâlâ müminlerden nefislerini cihâda, mallarını sadaka ve infâka sarf edenlere, karşılığında Cenneti vermekle, [bunları onlardan] satın aldı ki, onlar Allah yolunda cihâd ederler, öldürürler, öldürülürler. Onlara vadolunan Cennet haktır ki, Tevrat, İncîl ve Kur’ân’da sâbittir. Kim ki, Allahü teâlâdan sevap talep ederek cihâdda ahdine vefa ederse, niyetinde ihlâs üzere olup, riya ve şöhretten kaçınırsa, Allahü teâlânın va’d-i kerîmiyle olan mübâye’aya [alışverişe] mesrûr olur. Sevinin ki, bu alışveriş sizin için büyük bir saâdettir.)  [Tevbe sûresi, 111]
(Şirk, nifak ve ma’siyetlerden [günahlardan] tövbe edenler, Allahü teâlâya itaat edip, ihlâs ile ibâdet edenler, genişlikte de, darlıkta da Allahü teâlânın nimetlerine hamd edenler, oruç tutanlar, [ve Allah yolunda cihad edenler, ilim öğrenenler], rükû’ ve secde edenler [beş vakit namazı şartlarına uygun olarak kılanlar], iyiliği  [Allahü teâlâya îmân, tâat ve Resûlullah’ın “aleyhisselâm” sünnetine tâbi olmayı] emredenler, kötülükten [küfür ve mâsiyetlerden] nehyedenler, Allahü teâlânın ahkâmının, emirlerinin hududunu koruyan ve riâyet edenler var ya! İşte bu güzel sıfatlarla vasıflanmış olan mü’minleri Cennet ile müjdele!) [Tevbe sûresi, 112]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.