Kudüs'ü işgalden kurtardığımızda... -2-

A -
A +
Filistin’den Yahudilere toprak satın alma talebiyle yanına Hahambaşı Mûsâ Levi'yi de alan Thedor Hertzel, Sultan Abdülhamid Han’ın huzuruna son çıkışında şu tekliflerde bulundu: “Yahudiler Osmanlı Devleti’nin bütün borçlarını ödeyecek, Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın siyasetini Avrupa’da destekleyecekler, Osmanlı Devleti’nde inşa edilecek savaş üslerinin parasını ödeyecekler, Sultan İkinci Abdülhamid Han’a şahsı için büyük servet vereceklerdi. Ayrıca Filistin’de kurulacak büyük üniversitede Türk talebeleri de okuyacaktı.” Bu teklifler karşısında hiddetlenen Abdülhamid Han; “Dünyânın bütün devletleri ayağıma gelse ve bütün hazînelerini kucağıma dökseler, size siyonistlik adına bir karış yer vermem. Ecdadımızın ve milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan para ile satılamaz. Derhâl burayı terk edin” cevâbını verdi. Hertzel’in çabaları boşa çıkınca, Siyonistler, Abdülhamid Han’dan kurtulma yollarını aradılar; nihayet tahttan indirmeye karar verdiler. Siyonistler, Ermeni ve Bulgar komitacılarıyla ve içerideki İttihâd ve Terakkî cemiyeti ile iş birliği yaparak İkinci Abdülhamid’i tahttan indirmek teşebbüsüne giriştiler. 21 Temmuz Cuma günü, cuma namazından çıkışta Ermeniler tarafından girişilen bombalı suikast de netîcesiz kaldı. 31 Mart vak’asını müteâkib Abdülhamid Han’ın tahttan indirilip Selânik’e gönderilirken hal’ kararını tebliğ edenlerden birisi Yahudi Emanuel Karaso idi. İttihâd ve Terakki İktidarı, dış ülkelerdeki Yahudilerin Osmanlı ülkesinde arazî alamayacaklarına dâir kanunnâme ile Yahudilerin Filistin’de mülk edinemeyeceklerine dâir Bâb-ı âlî kararnamesini kaldırarak toprak satın alabileceklerine dâir kânun çıkarttılar. Yahudiler tapularıyla birlikte geniş topraklar satın aldılar. Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın şahsi arazisi kasten ve yok pahasına Yahudilere satıldı. Mayıs 1916’da İngiliz ve Fransızlar aralarında imzaladıkları “Sykes Picot” gizli antlaşmasına göre, Filistin’de önce beynelmilel bir idare, bilâhare Yahudi devleti kurma kararı aldılar. 2 Kasım 1917’de, İngiliz bakanlarından Lord Belfour bir beyânname neşretti. Bu beyânname ile; “Kral hazretlerinin hükûmeti, Filistin’de Yahudilere millî bir vatan tesisine muhakkak nazarıyla bakıyor. Bu gayenin tahakkuku için büyük bir potansiyel harcayacaktır” denerek Yahudi devleti kurulması vadedildi. 11 Aralık 1917’de Kudüs’e giren İngiliz kuvvetleri kumandanı Allenby, beraberinde Yahudi (siyon) kuvvetlerini de Kudüs’e soktu.  29 Ekim 1918’de ateşkes antlaşması imzalandığında kendilerini müstakil bir devlet gibi gören Yahudiler, hemen siyon ordusu kurdular. Filistin’e yerleşerek sahildeki düzlüklerde ve Necef çölünde yeni yerleşim yerleri ve çiftlikler kurarak ülkeyi îmâr etmeye başladılar Filistin halkının o gün  başlayan ayaklanmasıyla akmaya başlayan kan bugün hâlen devam ediyor. İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırım ve zulme karşı güçlü bir karşı duruş ancak Türkiye'den çıkmaktadır. Gerçekten de Türkiye hariç dünya kamuoyu ve İslam ülkelerinden bir karşılık beklemek ham hayaldir.  Kudüs’ün tamamını Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa’nın tamamını işgal için saldırılarını artıran İsrail'in nihai gayesi PKK ile birlikte Türkiye'nin güney sınırına paralel bir koridor kurmak ve Fırat-Dicle arasındaki "Vadedilmiş Topraklar"a ulaşmak. Bunu anlayabilmek için, İsrail Parlamentosunun girişindeki “İsrail’in sınırları Nil’den Fırat’a kadardır” yazısını görmek yeter. Sınırımızda bir Kanton Yahudi devletçiği kurma hayalinin Amerika ve Yahudi’ye pahalı bir maliyeti olacak. Yaşayıp göreceğiz… ….. Bütün İslâm âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesi dileği ile Ramazan Bayramınızı tebrik ederim…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.