Beladan kurtulmak için zalime ikram edenler!..

A -
A +
Beladan kurtulmak için zalime ikram edenler onun zulmüne uğramadan ölmezler. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
İsrail’in ramazan ayı ile birlikte Filistin'e başlattığı işgal ve saldırıları "tarihin en büyük tahriki" olarak nitelendiren Mescid-i Aksa İmamı Şeyh İkrime Sabri, burada kurulan barikatın tüm ümmeti temsil ettiğini belirterek "İsrail bu barikatı aşarsa kesinlikle durmayacak. Birçok ülkenin haritası değişecek ve İslam dünyası daha büyük tehlikelerle yüzleşecek. Bu yüzden Müslümanların uyanık olmasını ve 'İntifada'yı küresel ölçeğe taşımalıyız” diyerek tarihî bir ikazda bulundu.
Ama anlayana!..
Filistin halkının üzerine ölüm yağdıran İsrail’e karşı kılını kıpırdatmayan bazı İslâm ülkelerinin sükûtu onların (öncelikle yönetici kadrolarının) İslamla ne kadar ilişkisi olduğunu gösterir. Bu ülkelerin İslam ülkesi olarak muamele görmesi bir alışkanlıktan ibarettir, kimse bunlardan bir hamle beklemesin.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Gazze Direktörü Matthias Schmale bile "Bu deliliğin insani bedeli dayanılmaz şekilde artıyor, siviller hedef değildir. İnsaniyet namına herkese sesleniyorum: Öldürmeyi durdurun, sadece Gazze'de de değil!" diye seslenirken dökülen kanlara sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar karşısında sükût edenler, bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir.
Daha önce Bosna'da yaşanan "İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa'daki en büyük katliam" olarak nitelendirilen Srebrenitsa Katliamında, Asya’da Myanmar olarak bilinen Arakan’daki katliamlarda, Hristiyan çeteciler tarafından yakılıp yıkılarak neredeyse hiç Müslüman bırakılmayan Orta Afrika Cumhuriyeti başkenti Bangui’de yapılan Müslüman katliamlarında bu onursuzlar hangi duruşu segiledi ki şimdi de Filistin'deki kıyım karşısında bunlardan bir yardım beklensin?
Eğer bu ülkelerin dününü ve İslamla ilişkisini sorgularsak ve doğru yere oturtursak bundan sonra yaşanacaklarda ve beklentilerde hayat kırıklığı yaşamayız.
Filistin Merkezî İstatistik Kurumu, 2020 yılı itibarıyla dünyadaki Filistinli nüfusunun 13,7 milyona yükseldiğini duyurmuştu. Bu nüfusun; Suriye, Lübnan ve Ürdün başta olmak üzere çeşitli Arap ülkelerinde 6,2 milyonu ve yaklaşık 738 bin Filistinli de dünyanın farklı ülkelerinde yaşıyor.
Vatanında kalan Filistinli sayısı ise; İsrail devletinin ablukası altındaki Gazze Şeridi'nde 2,1 milyon, Batı Şeria ile Doğu Kudüs'te de 3,1 milyona olmak üzere toplam 5,2 milyon Filistinlidir.
İsrail saldırılarla; bu yerleşik nüfusuda göçe zorlayarak Filistin Devletinin kurulmasını imkânsız hâle getirmek istiyor. Birgün devlet kuracak olsan bile insan bulamayacaksın ki... Çünkü Filistin Devletini kuracak Filistinliler muhacir durumuna düşecek.
“Kahrolsun İsrail” diye bağırmanın sahada karşılığı yoktur. Gelecekte Suriye, Irak, Mısır ve Lübnan derken güney sınırımızda Toros Dağlarının eteklerinde ve Amik Ovasına geldiklerinde İsrail ve hamileri hakikatle yüzleşecek. Ve biz onları sahada "Fırat ve Dicle ötesinde..." bekliyor olacağız...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.