İktidar karşıtlığınız ülke düşmanlığına dönüşmesin

A -
A +
Siyasette hiç kimse herkesi veya belirli kimseleri sevmek veya yaptıklarını tasvip etmek zorunda değildir. Kimseye kendi ülkesinin yöneticilerini sevmek için baskı yapılamaz. Zaten bu yüzden demokrasiler hâlâ en gözde yönetim biçimi olarak gösteriliyor.
Bu satıların yazarı bir yönetim uzmanı veya sosyal bilimci değil elbette. Basit sorgulama ile son günlerde ayyuka çıkan durumu çözmeye çalışıyorum; o kadar.
Hiçbir siyasi kişilik ülke yönetimi alanında kendisini temsil etmez. Onları ister sevin ister sevmeyin belirli bir kitlenin sesidirler. Ve temsil ettikleri toplumla vücut bulurlar.
Bir ülkedeki siyasi partilerden beklenen davranış, toplumun çok büyük kesiminin o partiler üzerinden seslerini duyurabilme kabiliyetine erişmesini sağlamaktır. Toplumda asıl sorun, hiçbir siyasi partiyi kendisine yakın hissetmeyen geniş bir kitle oluştuğunda başlar.
Kısaca her siyasi lider görüşlerini ve fikirlerini dile getirdiği toplumun bir kesimini temsil eder ve o temsil ettiği kesim adına siyaset yapar. Herhangi bir siyasiye karşı davranış ve/veya iletişimde öncelikle karşımızda bir bireysel siyasi değil, toplumun bir kesimini temsil eden kişi vardır. Ve o toplum adına saygınlık ve hitap gerekir.
Demokrasilerde çoğunluğu elde eden kesim ve liderler de ülkeyi sadece kendi seçmenleri adına değil, tüm diğer kesimler adına da yönetirler. Artık sadece kendi seçmenini değil bu ülkenin tümünü temsil ederler.
Bu çerçevede şimdi gözünüzün önüne sosyal medyada kullanılan hitapları getirin. Burada isimlerini yazmaktan bile utanacağımız hesaplar adına Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'na ve yöneticilerine iğrenç hakaret türünden hitaplar yapılıyor. Siz kendinizi ne kadar ülke yöneticilerinden ayrı tutarsanız tutun; o kişiler Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil ediyorlar ve bu hitaplar bu devlete yöneliktir. Yani bu ülkedeki tüm halkı ve ayrıca oy verenlere hakareti içermektedir. Bu hitapların hiçbiri kişiye ve siyasiye değildir; bu ülkeye ve Türk halkına yapılmaktadır...
Bir diğer konu ise sosyal medyanın durumudur. Açıkçası bugün bu konudaki haberimize bir göz atmanızı isterim. Merkezleri elbette bizde olmayan bu şirketlerin para kazanmak için benim ülkemde reklam anlaşması yapmalarına karşılık neden sorumluluk adına istediğimiz tek şey olan büro açmıyorlar? Çünkü sosyal medya şirketleri veya bilişim şirketleri Türkiye'de büro açsalar bu ülkenin yönetici ve siyasilerine tüm hakaret içeren hesaplardan hesap vermek zorunda kalacaklardı.
Bu nedenle Türkiye'de büro açmıyorlar.
Şimdi sormamız gereken bir başka soru da şu: Acaba bizi neden üçüncü dünya ülkesi görerek sadece sömürüyorlar ama sorumluluk üstlenip büro açmıyorlar? Sorun şu ki; para söz konusu olduğunda bizi iyi bir pazar görüyorlar ama sorumluluk söz konusu olduğunda neden kaçıyor ve önlem aldığımızda bize "üçüncü sınıf ülkesiniz" diyorlar.
Bakınız bu ülkede kriptolu telefonlar üzerinden ülke güvenliğinin bir numaraları kişileri, en büyük enerji projelerini yürüten Enerji Bakanlığı baştan aşağı dinlenmiş ve bu dinlemeler sorumluluk üstlenmeyen sosyal medya sitelerince çoğu da Amerika üzerinden yayınlanıyor. Siz hiç mi ülkenin değerini ve çıkarlarını savunmayacaksınız? Bu şirketlerin bizi üçüncü dünya ülkesi konumuna sokarak büro açmamalarına hiç mi ses çıkarmayacaksınız? Bunu neden yazıyorum?
17-25 Aralık operasyonlarına da birçok zengin kulübü bildiri yayınladı. Bildirilerin hiçbirinde operasyonun ülkeye zararı, perde arkası usulsüzlükler ve hedeflenen iş dünyası itibarına değinilmedi. Aynı tarzı sosyal medya önleminde de görüyoruz. Bildirilerin hiçbirinde ülke menfaati gözetilerek bu şirketlere değinilmiyor. Varsa yoksa bu devlete ve millete hakaret savunuluyor.
Tamam, siyasileri sevmeyebilirsiniz. Ama bu sizi bu ülkeye ihanete, bu ülkenin çıkarlarına aykırı davranışa ve bizi üçüncü sınıf görmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeye taşımamalı.
Siz hiç İNGİLTERE Haziran 2013'te G-8 toplantısı öncesi twitter'ı yasakladığında böyle ayaklanıp "İngiltere üçüncü sınıf ülke" dediniz mi?
Veya Avrupa'da fakirler ayaklanıp birçok şehir alev alev yanarken GSM şirketlerinin bile hatları kestiğini biliyor musunuz? Girin Google'a arayın bakalım, haberleri bile bulamazsınız.
Ülke sevgisi böyle bir şey olsa gerek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.