'Umut veren doktor'un hayalini yaşatıyor

A -
A +

Bize sunulan en güzel armağanlar yavrularımız. En büyük emanetlerimiz, En değerli hazinelerimiz... Bazıları içinse bütün bir ömür peşinden koşulan bir özlem... En büyük hasret, en derin yara... Bitmeyen bir bekleyiş, bitmeyen bir çaba çocuk sahibi olmak. Ailelerin bu hasretini sonlandırmak için çabalayan Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi'nin ardındaki yürek burkan öyküyü paylaşacağız bugün. Binlerce çocuğun dünyaya gelmesine vesile olan, ama kendi çocuklarına doyamadan bir trafik kazasında hayatını kaybeden Işık-Murat Taşdemir çiftinin yürüdüğü yolda bayrağı onlardan devralan Dr. Seval Taşdemir'in hikayesini. Genç bir doktor Seval Taşdemir. Kendi hayatıyla, mesleğiyle ilgili planları bir trafik kazasıyla değişen genç bir kadın. 'Gece 1'de klinikten gelen telefonla uyandım. 'kaza olmuş, önemli bir şey yok' dediler. Murat'ın telefonunu aradım, cevap vermedi, Işık'ın telefonunu arayınca oradaki jandarmalardan biri çıktı 'Kaza oldu, hanım öldü, bey ise ağır yaralı' dedi. Çok kan kaybetmiş Murat, ambulans geç gelmiş, bir hastaneden diğerine derken vefat etmiş.' > Kardeşinin yolunda 'Umut veren doktor' diye tanınan ve kurucusu olduğu merkezdeki çalışmalarıyla dikkat çeken Murat Taşdemir ve eşi hayatını kaybedince hayallerini kaldığı yerden sürdürmek için sorumluluğu kardeşi Seval Taşdemir üstlenmiş.. '2000 yılının Ekim'inde bu kliniği çok büyük hevesle açtılar. Murat yurt dışından döndüğünden beri İnfertilite (kısırlık) hastalarının hastaneye girmek istemediklerini, ayrı bir klinikte tedavi olmaları gerektiğini söylerdi. Hep bir klinik açma hayali vardı. Başladıkları ay uğurlu geldi, çok yüksek bir gebelik oranı oldu. İzmir'de tatilde olan çocuklarını almak için yola çıkıyorlar o gün. 1.5 ay sonra göreceklerdi çocukları. İki kere uçağı iptal etmişler, feribotu kaçırmışlar. Sadece Işık gitsin diye konuşmuşlar ama son anda yola koyulmuşlar. Daha önce hiçbir kazası yoktu Murat'ın. Bu klinik, iki çocuk. Ben Zeynep Kamil'de görevliydim, doçentliğe hazırlanıyordum. İstifa ettim ve buranın başına geçtim. Çok zor günlerdi. Maddi manevi birçok sıkıntı vardı, hepsi çözüldü bir şekilde... Çocuklar tabii kabul etmiyorlardı. Biri üç, diğeri 9 yaşındaydı. İstiyordum ki unutsunlar anne-babasını hatırlamayan çocuklar gibi hayatlarına devam etsinler. Ama psikologlar 'hayır bu konuyu açacaksınız, yaraları kanayacak ve iyileşecek, ayakta duracak' diyorlar. Ben dayanamıyorum bu konunun açılmasına, onlar nasıl yapacak? Şimdi bile tam iyileşmiş çocuklar değiller.' > Yeğeni ona 'anne' diyor Çocuklar büyüyüp işi devralana kadar sorumluluk Seval Taşdemir'de. Anne-babasını kaybettiğinde henüz üç yaşında olan Tuna, halasını annesinin yerine koymuş. Onunla yaşıyor ve ona 'anne' diyor. 'Kızın kabullenmesi çok zor, anne baba olmayınca acısını bir yerden çıkarıyor. Bir yıl benim yanımda, bir yıl anneannenin yanında kalıyor ama mutlu olamıyor. Tuna daha iyi. Çok sevimli bir çocuk. Babasına çok benziyor, hareketleri, davranışı. 'Canınızı ver' deseniz veririm. Turkuaz daha yeğen gibi kalıyor, ama Tuna farklı. Ben doğursaydım bu kadar sevemezdim diyorum. Bazen koltukta uyuyakalıyorum 'hadi anne yatalım' diye başımda bekliyor. Yerine yatırınca bir bahane bulup yanıma geliyor kedi gibi kıvrılıp yatıyor. Bir de ben hiçbir eziyetini çekmedim. En zor dönemi 3 yaşa kadardı, ben hazır buldum Tuna'yı. Annesini, babasını arıyor, resimlerini istiyor benden. Onlar da her şeyi kameraya kaydetmiş, saatlerce çekim yapmışlar. Aslında hiç hatırlamıyor, izliyor ve 'onları resimlerden, görüntülerden hatırlıyorum sadece' diyor > Evlenmem Tuna için pek çok şeyden vazgeçmiş Seval hanım ama hiç şikayetçi değil. 'Doçentliğe hazırlanıyordum, onu bıraktım. Spor yapıyordum düzenli onu bıraktım. Pazar günü için önceden rezervasyon yapıyor Tuna 'birlikteyiz değil mi?' diye. Benim de hoşuma gidiyor onunla olmak, bana yük de gelmiyor. Hayatımın çok büyük bir kısmını burası, çocuklar ve diğer işler alıyor. Bu arada evliliğe ayıracağım zaman yarım yamalak olacak diye evlenmeyi düşünmüyorum.' > Anneliği ertelemeyin * Çocuk sahibi olmak isteyenler bunu ertelemesinler. Evimizi, arabamızı alalım, her şey dört dörtlük olsun yoluna gitmesin çiftler. Her kadının 35 yaşından sonra yumurta rezervleri azalıyor, istediği zaman çocuk sahibi olamıyor. Öte yandan sanayileşme, stres derken erkek kısırlığında artış görünüyor. Ve kadınlar her yıl kontrollerini mutlaka yaptırsınlar. > Tüp bebek Türkiye'de ucuz * Dünya geneline bakıldığında tüp bebek Türkiye'de ucuz. Amerika'da 10 bin dolar, Türkiye'de 2 bin 500 dolar. Aynı malzemeleri kullanıyoruz, malzemeler yurt dışından geliyor, aradaki fark iş gücünden kaynaklanıyor. Sigortalar devlet hastanelerinde geçerli. Bağ-Kur ve Emekli Sandığı olanlar rapor aldıklarında bize gelebiliyorlar. Yasa çıktı ama hastalar çok rahat faydalanamıyorlar. Özel hastanelerden tam teşekküllü olanlarla anlaşma yapılmış. 2 bin 500 dolar tüp bebek için. Kullanılacak ilaçlar kadının yaşına ve durumuna göre değişebiliyor. 1,5 ila 4-5 milyar tutan ilaçlar olabiliyor. Avrupa'dan çok hasta var * Amerika'da 'en son teknoloji' diye anlatılan yöntemleri kullanıyoruz. Bu yıl bir seminerde 'son gelişme' diye anlatılan lazer tekniğini Murat 1998'de getirmişti Türkiye'ye. Avrupa'da bu yeni teknolojiler uygulanmıyor, çünkü onlar çocuğa bu kadar önem vermiyorlar. Daha önce Avrupa'da tüp bebek denemesi yapan hastalarım başarısız sonuç alınınca doktorlarının 'boşverin, gidin bir köpek alın' dediğini anlatıyorlar. Yurt dışından, özellikle de Avrupa'dan çok hastamız var. > BİNLERCE ÇOCUĞUMUZ VAR Ölümlerinin 4. yılında Opr. Dr. Murat Taşdemir ve eşi Dr. Işık Taşdemir Profilo Alışveriş merkezinde anıldı. Kurucusu oldukları merkez sayesinde yavrularını kucaklarına alan anne-babalar ve çocukları törende bir aradaydılar. 'Zaman her şeyi küllendiriyor, ama aklıma gelince içim yanıyor. Yıldönümleri çok yoğun duyguların yaşandığı anlar. Anma törenlerinde bunun herkese nasip olmayan bir şey olduğunu düşünüyorum. Bir sebep olmuş bu klinik kurulmuş ve burası sayesinde yaptıkları ve Murat anılıyor. Çok önemli işler yapanlar vardır ama onlara bu nasip olmuyor. Yurt dışında aldığı eğitimle 'çocuğunuz olmaz' denen pek çok kişinin çocuğu oldu buradaki tedaviyle. Bütün bu insanlar o anma törenlerine geliyor, gelmeyenler de onu anıyor eminim. Bu merkez kurulalı 10 yıl oldu ve binlerce çocuğumuz var.'

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.