Olimpos Dağı’nın Çocukları…

A -
A +
Bu kavga, Olimpos Dağı’nın çocukları ile şanlı ve şerefli Hira Dağı’nın evlatları arasındadır.
Ama Olimpos tek yürek, Hira mahzun…
Düşman saf saf üzerimize gelirken, karşılarına tek başına mı çıkacağız?
Elbette hayır…
İşte bu sebeple birlik olmak gerek!
             ***
Türk insanı; Balkanlardan Çin Seddi'ne, Kafkaslardan Yemen'e, Afrika'dan Avrupa’nın derinliklerine kadar bir ve beraber… Her vesileyle buna şahit oluyoruz. Detaya girmeyeceğim değerli dostlar, hepimizin malumu… Son olarak Hollanda’nın, Dışişleri Bakanımız sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Betül Sayan Kaya’ya faşizan ve insanlık dışı tutumuna tanık olduk. Bizler Avrupa’yı biliyoruz. Hollanda’yı çok iyi biliyoruz. Ancak biz Hollanda'yı yalnızca Lahey’den veya Srebrenica’daki insanlık dışı tutumundan değil, aynı zamanda Uzak Doğu Asya’nın mazlum halkı Endonezyalılara yaptıkları mezalimden de biliyoruz. Öte yandan Avrupa da bizleri çok iyi biliyor. Hem çok iyi… Ancak biz öyle bir milletiz ki gurbeti vatan eyler, vatanı da gurbet ederiz Avrupa’ya!.. Ama hukuk ve insan hakları çerçevesinde… Türklüğe ve Müslümanlığa yaraşır şekilde…
Her hainlikte güçlenen, her engelde menzili artan bir Türkiye'den bahsediyoruz artık. Surda bir kere gedik açıldı. "Kahpe rüzgâr" nereden eserse essin… Hiç fark etmez. Öyle ki uzun zamandır farkında olmadan ve bilinçsiz bir şekilde Türkiye'ye hizmet eden bir Avrupa izliyoruz. Ve Avrupa, her defasında Türkiye’yi kenetliyor, birlik ve beraberlik içerisinde kardeşlik tohumlarını yeşertiyor.
Avrupa -bilhassa başını Almanya ve Hollanda’nın çektiği güruh- 16 Nisan’daki referandumda “Evet” cephesini kuvvetlendirip kenetlerken, kararsızları da “Evet” cephesine çekiyor. Öyle küçümsenecek bir reklam kampanyası değil bu. Milyon euroluk PR’dan bahsediyoruz. Hem de Avrupa kendi eliyle sunuyor bu hizmeti.
Farkında mısınız bilmem ama Olimpos Dağı’nın çocukları, Hira Dağı’nın evlatlarına hizmet ediyor artık. Altın tepside kendi elleriyle sunuyorlar bu hizmeti. Fakat… Olimpos Dağı’nın çocukları bizleri hiçbir zaman kabul etmeyecektir; son Hollanda örneğinde gördüğümüz gibi… Evet, herkesin bir hesabının olduğunu görüyoruz. Ama işte onlar Allahü tealanın hesabını görmekten âcizler. Zira; onların kalpleri ölü, kulakları sağır ve dahi gözleri kör… Allahü teala onlara da hidayet eylesin, ölü kalplerini diriltsin… Dilimizden ancak bu gelir.
İçimizdeki Hollandalılara gelince… Bence hiç gelmeyelim. Ama yine de bir çift söz edelim hadi... Sözde demokrasinin beşiği Avrupa'daki vatandaşlarımıza itle köpekle, sopayla saldıran polislere bir çift söz ettiniz mi?  Etmediniz… Gezi’de, orada burada maşalık yapıp ortalığı yakan yıkan, demokrasi, özgürlük, insan hakları diyen siz değil miydiniz? Yine sınıfta kaldınız. Otur, sıfır!..
             ***
Gelelim yine Avrupa’ya… Avrupa’nın bize ne gözle baktığına… Burada bir kaynaktan faydalanmak istiyorum. Meselenin özünü daha iyi kavrayacağız.
Raşid Erer’in ilki 1947 yılında, ikinci baskısı 1993’te ve son baskısı da 2002 yılında yapılan “Türklere Karşı Haçlı Seferleri” adlı tarih/anı/inceleme kitabından herkesin hatırlayacağı madde madde bir anekdot aktarmak istiyorum.
             ***
Bir kısım öğrencisiyle Boğaziçi’nde geziye çıkan İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Alman asıllı Prof. Fritz Neumark, öğrencilerinden birinin “Avrupalılar bizi neden sevmez hocam?” sualine şu cevabı verir: “Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir.
Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerine gelince; 
1- Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama ola ki laik olmak şöyle dursun, Hristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder.
2- Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeğin farkındadırlar; ‘Tarihten Türk çıkarılırsa ortada tarih kalmaz.’ Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir.
3- Avrupa’nın pazarı idiniz. Şimdi Avrupa’yı Pazar yapmaya başladınız.
4- En az 400 yıl Avrupa’da sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz.
5- Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar ise Orta Avrupa ve Balkanları Haçlı Ordularına mezar ettiler.
6- Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hâkimiyet sağladılar. Önce giyiminizden hayat tarzınıza kadar; ahlaki değerlerinizi yıpratmaya başladılar, sonra da kendi içinizde sizi bölmeye başladılar.
7- Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslamiyet uğruna her şeyini feda etmeseydi, İslamiyet bugün belki sadece Hicaz’da varlığını devam ettirebilirdi. Kaldı ki Vehhabiliği kuranlar da İngiliz Dominyon Bakanlığının adamlarıdır. Batı, her yerde İslamiyet’i sapık inançlara kanalize etti. Ama Osmanlı, 'Asr-ı Saadet'i devam ettirdi.
8- İfade ettiğim sebeplerden kilise size kin kusmaktadır.
9- Ben Türkiye’ye geldiğimde iki üniversiteniz vardı. Şimdi (o zaman) 19 üniversite var. Osmanlı zamanında ise her yerde bir medrese vardı. Tarihinize bakın! Her medresede ilim tedrisatı vardı. İlk denizaltıyı Osmanlı’nın yaptığını çoğunuz bilmiyorsunuz belki de ama Avrupa bunu biliyor.
10- Sizler, gerçek hüviyetinize, kimliğinize döndüğünüz zaman Avrupa’nın refahı ve medeniyeti yıkılır. Ama bu şartlar da çok zor…”
[Ord. Prof. Fritz Neumark (1900-1991), Adolf Hitler’den kaçarak 1933’te Türkiye’ye gelmiş, İstanbul Üniversitesi İktisat ve Hukuk fakültelerinde dersler vermiştir. 20 Temmuz 1936'da kurulan ve 1937 yılı yaz sömestirinde faaliyete geçen İktisat Fakültesi'nde Umumi İktisat ve Maliye Teorisi Kürsüsü başkanlığı görevinde de bulunmuş, 1952’de ülkesine döndükten sonra ise Frankfurt Üniversitesi’nde rektörlük yapmıştır.]
             ***
Uzun lafın kısası; Olimpos Dağı'nın çocukları, şanlı ve şerefli Hira Dağı'nın evlatlarını asla kabullenemeyecektir...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.