Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)

A -
A +

Persler (Farslar) Ari ırkına mensup (Arian) bir Hint-Avrupa kavmidir, uzun süre Elamlıların ve Medlerin hâkimiyetinde yaşadıktan sonra Keyhüsrev liderliğinde ayaklanır, devletlerini kurarlar MÖ 600.

Hint tesirinde kalır, Mecusiliğe inanırlar; Nevruz ve Mihrican’da şenlik yaparlar.
Şatafatlı elbiseler giyer, köşklerde, konaklarda otururlar. Yunanlılar sütunlu ve kubbeli mimariyi onlardan alırlar. Ticarete ehemmiyet verir, Efes Persepolis arasındaki Kral Yolu’nu canlı tutarlar.
Yakınlarıyla hatta kardeşleri ile evlenirler. Kadınlar hür değildirler, çocuklar 6 yaşına kadar annelerinin yanında kalırlar.  Küçük ülkeleri zapt eder, başına bir satrap koyarlar. Satrap, vergi toplar ve gerektiğinde asker sağlar. Bu yapı sayesinde zenginleşir ve hızla yayılırlar. Düşünün ta Yunanistan’dan Hindistan’a...

DÂRÂ’YA DAR GELEN DÜNYA
 Dârâ (Darius) devrinde Pencap’a ulaşır, Batı Anadolu’da Lidya’yı yenip Sard’ı teslim alırlar. Fenike (Suriye), Ermenistan derken, Babil surlarını aşar, hazinelere el koyarlar. Artık paralı asker de kullanabilirler, altınları çoktur nasıl olsa.
Uçlardan haber almak için mükemmel bir posta teşkilatı kurarlar, süvariler 2.700 km yolu bir hafta içinde katederler.
Kambis devrinde ise Mısır’a girer, Kartaca’ya varırlar.
Eğer, bir de Balkanları basıp, Atina’yla Isparta’yı ezerlerse tamam. Al sana cihan hâkimiyeti, kim kaldı ki başka?
Ege çocukları baskıya gelmez, önce Milet (Söke) patlar, ardından diğerleri ayaklanır. Karya, Kıbrıs, Likya… Persler, isyanları acımasız bastırır. Sana söylüyorum Milet, sen anla Atina. Nitekim Pers ordusu, gemilerle Yunanistan kıyılarına çıkar. Ancak Marathon ovasında mağlubiyeti tadarlar (MÖ 490). Koskoca Pers İmparatorluğu bir muharebe ile yıkılacak değildir ama onlara çok koyar.

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)

YER İLE YEKSAN
Aradan 10 yıl geçer. 1. Kşayarşa dünyanın dört bir yanından 1 milyon 700 bin asker toplar. Gelir Çanakkale’ye dayanır. Bu kadar insanı, hayvanı, savaş arabalarını teknelerle taşımak zaman alacaktır, 700 gemiyi birbirine bağlatır, üzerine kalas attırır, toprak yaydırır; âdeta yol açar.
Kşayarşa Naralı sanatkârlara yaptırdığı mermer köşkünden intikali izlemektedir, kendi gücü karşısında titreyesi tutar.  Bire karşı on, belki daha fazla. Nitekim Termofil Geçidi’nde Yunanlıları yener, Atina’yı yakıp yıkarlar.

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)
Ancak donanma Salamis’de imha olunca lojistik aksar, savaş uzar.
Atina’nın öncülüğündeki Attika-Delos Paktı direnişi örgütlese de neticeye varamaz. Bir lider lazımdır onlara. Makedonya Kralı II. Philip olabilir mesela. Fakat o da suikasta uğrar, oğlu İskender (20) geçer başa. İskender sıkı savaşçıdır, ilk zaferini 16’sında kazanmıştır daha.
Evet, intikam soğuk yenen bir yemektir ama Asya’nın zenginliği içlerini ılıtır. Avrupa açlıktan kıvanmaktadır o yıllarda, yine ne varsa Doğu’da.

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)

HAFİFE ALIRSAN
Perslerin başına da III. Dârâ (Darius) geçmiştir. Kurmaylar “İskender’in piyadeleri bize ters geliyor, vuruşmak yerine çekilelim, hayvanları kıralım, tarlaları yakalım, Makedonları yoralım” derler. Darius, hasmını küçük görür ve ağır bir bedel öder Biga Çayı kıyılarında. Canını zor kurtarıp kaçar (MÖ 334).
İskender bu zaferle ayağını Anadolu’ya atar. Miletos, Sardes gibi şehirleri kolay alır, Perslerden çok çekmişlerdir zira. Sadece Herodot’un memleketinde oyalanır, Halikarnassos’ta (Bodrum’da).
Perge, Frigya derken Gordion düğümünü de çözer Torosları aşar. Misis üzerinden doğru İskenderun’a. Ve Deliçay civarında tekrar Dârâ’nın karşısına çıkar.
Dârâ tehlikeyi fark edebilmiş değildir, yarım milyon askeri vardır ve onlara çok güvenir. Gelgelelim akıl almaz hatalar yapar, yer götürmez kalabalığı dar vadilere sokar. Eh İskender gibi cenk ustası da fırsatı kaçırmaz, savaşı istediği kıvama sokar. Dârâ yine meydanı bırakıp kaçar. Esir alınanlar arasında annesi, karısı ve çocukları da vardır hatta.
İskender, kadınları korkutmaz ama o Dârâ var ya... Paralayacaktır yakalarsa.
Şahı korku sarmıştır, anlaşma yolunu dener bu defa. “Gel dost kalalım” der, “Fırat’ın batısını bırakayım, hatta kızımı vereyim sana.”
-Kızını zaten alacağım ama şartsız teslim oluyorsan o başka.

ÇEMBER DARALIYOR
İskender direkt Dârâ’nın üstüne gitmez, önce Suriye’den Mısır’a yürür, Akdeniz kıyılarını emniyete alır. Persler artık buradan bir taarruz başlatamazlar Yunanistan’a.
Şah hâlâ güçlüdür, Babil’de hazırlanan 250 bin piyade, 3 bin 500 savaş arabası ve 15 eğitimli fil bir işaretine bakar.
Makedon ordusu ise 40 bin piyade ve 7 bin 500 süvariden ibarettir, kıyası     gayrikabildir rakama vurulursa.
İskender “Bir kuzunun komuta ettiği aslanlara güler geçerim” der, “Ama bir aslanın emrindeki kuzulardan ödüm patlar.” Liderlik böyle bir şeydir, askerine hâkim olacak, en önde savaşacak ve muharebenin gidişatını okuyacak.
Nitekim Erbil’de (Gaugamela ovasında) karşılaşırlar (MÖ 331). Persler savaşın daha ikinci saatinde 70 bin kayıp verirler, dağılma emareleri başlar. Ve Dârâ yine firarda. Ta Medlerin arasında, Ektabana’da (Hamedan).
Makedonlar direnişle karşılaşmadan Babil’i alır, gördükleri zenginlik karşısında lalüebkem (dili tutulmuş) olurlar. Eski Elam başkenti Suş’un satrabı, İskender’i süslü develer
ve fillerle karşılar. 40 bin talanton (bir talanton 26,2 kg) altın ve gümüş sunar. Yüz ton mor libas verir ayrıca.

PARA PARA PARA
Ve karlı dağları aşarak Ahameniş’in manevi merkezi Taht-ı Cemşid’e (Persepolis) varırlar. Sadece Dârâ’nın yatak odasından çıkan altınlar Makedonya’yı alır, satar. İskender yağma serbest der adamlarına. Şehir öyle bir soyulur ki, artık iş makinesi ile kazsanız tek sikke bulamazsınız orada.
Ele geçirilen hazineler 120 bin talanton (x26,2= 3.144.000 kg ) tutar ki İskender bu kadar vergiyi 300 yılda toplayamaz.
Dârâ ise panik içindedir, her geçen gün adamları azalır. Dün eteklerine kapananlar, ters ters bakmaya başlar. Nitekim satrabın biri “Yeter senden çektiğimiz” der, hançerini saplar. (MÖ 330) Düştüğü yerde can çekişe çekişe ölür, hâlbuki zamanında Yunanlılar bile “Zeus’un oğlu” derlerdi ona.
Şahname ile İran’ın destanını yazan Firdevsi’ye göre İskender de Pers olmalıdır. Bir Fars’ı, Fars yenebilir anca.
Arapçada “P” olmadığı için Fars derler. Pers ile Fars aynı şeydir aslında.

OLACAK İŞ Mİ YANİ?
Dilerseniz takvimlerimizi ayarlayalım, gidelim bin yıl sonraya. O günlerde yeryüzünde iki büyük imparatorluk vardır. Biri malum Roma. Öbürü yine İran menşeli Sâsânî.
Roma, keyfine ve refahına bakar, menfaati için kimseye acımaz. Sâsâniler de aynı yolun yolcusudur. Güçsüzleri vergiye bağlar, günlerini gün ederler Medayin saraylarında.
Bizans Doğuya doğru genişler, Sasani Batıya. Ve gün gelir tokuşurlar Anadolu’da.

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)
Roma eski ihtişamından mahrumdur, Sâsâni ise hırslı, hırçın ve atılgan. Yeni bir Pers imparatorluğu hayaliyle yaşar, Filistin, Suriye, Mısır ve Libya’ya uzanırlar.
Resulullah Efendimizin davet mektubu geldiğinde Heraklius saygı ile karşılar, Hüsrev Perviz ise edepsizlik yapar, yırtar atar.
Sasani İmparatorluğu gücünün zirvesindeyken yıkılır, bir anda (663). Hayır, rakibi Bizanslılar tarafından değil, ciddiye bile almadığı Arablar tarafından. Müslümanların zaferi çok nettir, İmparator Yezdicerd’in kızlarını Medine’ye götürürler hatta. Onlar görenekli gelenekli saraylılardır, İslamiyeti kabul eder, Sahabenin zarif oğulları ile yuvalarını kurarlar.  Fars ırkçıları şaşkındır, oturur ağıt yakarlar “Kojâ ân bozorgân-e Sâsânîyân?”

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)

BU NEYİN KİNİ?
Safeviler’in yıkılışı da manidar, Anadolu’da, Özbekistan’da, Hindistan’da, Kafkaslarda çok can yakarlar. Eğer Osmanlılar, Buhara Hanlığı, Babürşahlar, Ruslar ya da İngilizler tarafından yıkılsa şaşılmaz. Halbuki Fars baskısından bunalan kırık dökük Afgan muharipleri Isfahan’a girer, Şah Hüseyin’i indirirler tahttan.
Pers imparatorluğunu yeniden kurma işine, şimdi İran bakıyor. Irak, Lübnan ve Suriye’de at oynatıyor, Yemen ve Bahreyn’de zemin tutuyor. Çizilen “Büyük İran” haritalarına bakarsanız Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, Arabistan ve Türkiye de hedefleri arasında.
Bu uğurda kural kaide tanımıyor, fukara Hazaraları “üzerinde uyuşturucu yakalandı” diye tutuklayıp, Suriye’de cepheye sürüyor. Türkiye, İran için dünyayı karşısına aldı, onlar Afrin’de Amerikancı PKK’ya destek oldular.
Bu nasıl kin anlayamadık. Daha Halep’in kanı kurumadı, İdlib’de, bebek öldürüp beddua alıyorlar. Siyonistler Gazze’de ne yaptılarsa bin fazlası Hama, Daraya, Duma ve Doğu Guta’da. Kuşatma, bombalama, cinayet, tecavüz, yağma. İsrail de Müslüman öldürüyor, onlar da...
Dindaşlarını katleden bir dini lider! Hasan Ruhani’nin hesap gününe inandığını düşünüyorum. Başını yastığa koyup da uyuyabiliyor mu acaba?

NE DEĞİŞTİ?
Şah Rıza Pehlevi de Pers İmparatorluğu peşinde koşuyordu. Onu “ırkçılıkla” suçlayıp yıkanlar, Farsçılığa soyundular. Değişen bir şey olmadı Tahran tarafında.

Ruhani DarIus’un izinde - Müstakbel Pers imparatoru (!)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.