Bir Eyüp var Eyüp’te Eyüp’ten de içeri...

A -
A +

Eyüpsultan hafta sonları kıpır kıpır. Sağ olsun, belediyeler otobüs otobüs ziyaretçi getiriyor. Turlar, arkadaş grupları, kendi gayretleri ile gelenler ve tabii ki semtin çocukları ve İstanbullular. Umumiyetle semte sabaha karşı düşülüyor, mahmur mahmur iniyorsunuz. Otobüs kaloriferlerinin üfürdüğü gaflet, mermer şadırvanda akıp gidiyor. Su şıkırtısı, kanat şakırtısı, selvi uğultusu ve hu çeken kumrular... Kametler getiriliyor, tekbirler alınıyor, Malatyalısı ile Malezyalısı omuz omuza saf tutuyor. Sonra kısa bir vaaz oluyor ve uzunca bir dua. Gözünüzü abdest suyu açtı zaten şimdi sıra gönül ayarlarında. Bir sahabenin huzurundasınız, üstelik yüzü suyu hürmetine kainatın yaratıldığı serverin şirin devesi yüzlerce Medineliyi geçip onun evinin önünde çöküyor. İçinizde kıpırtılar, işlemeyeceğim artık o günahı, namazlarımı tam vaktinde ve aksatmadan… İşte feyz diyorlar buna. İnşaallah Rabbim izin verecek, elimden tutacak mahşer meydanında da… Haydi çocuklar toplanın gidiyoruz. Otobüsler yol boyunda.

TADI DAMAĞINIZDA
Ekip başı Eyüp Sultan Hazretleri hakkında kısa bir malumat verirse ne âlâ. O arada bir çorba içtin içtin olmadı simit sahlep götürürsünüz soğuk bir bankta. Otobüsler aynı hızla dolar ve yürürler gezinin öbür ayaklarına. Bakarsınız, güneş bir mızrak yükselmemiş daha. Bu ne acele ya? Halbuki Eyüpsultan öyle üç çeyrekte gezilecek bir semt değil, bütün günü ayırsanız belki, anca. Keşke konaklama imkanı olsa da ertesi günü de kalabilseniz burada. Ancak bilenle dolaşmayanlar sonra çok “tüh be” çekiyor. Meğer Ebussuud Efendi’nin, Sokullu Mehmet Paşa’nın önünden geçmişsiniz de haberiniz olmamış… Şimdi nasıl üzülmez insan? Eyüpsultan Belediye Başkanı Remzi Aydın bunu dert edinmiş, 40 tane gence rehberlik eğitimi aldırtmış, kokart sahibi yapmış. Şimdi dört ayrı güzergâhta misafir gezdiriyorlar ki her tur yaklaşık iki saat sürüyor. Bilenle gezmek çok başka. Zigetvar serüvenini Silahtarı Cafer Paşa medresesinde, Haçova Zaferini Hoca Saadeddin’in ayak ucunda, Rodos seferini Bulak Mustafa Paşa’nın kabri başında, Kıbrıs’ın fethini Pertev Paşanın eşiğinde dinlemek istemez mi insan? Bire bir şahitlerinin huzurunda. Burada her kubbenin, her çeşmenin hikayesi var. Her köşede bir şair, bir sanatkâr ve binlerle hatıra. Hele şu mevsim, laleler lal ediyor adeta.
Güzergâhlardan biri de az kimsenin çıktığı ve çok şey kaybettiği İdris Köşkü mıntıkasına uzanıyor. Fotoğraf meraklıları sakın kaçırmasın, en güzel İstanbul resimleri oradan çekiliyor. Düşünün, 50mm bir objektifin içine 50 tane mekân sığıyor. Çamlıca’dan başlayın, Kız kulesi, Sarayburnu, Eminönü, Karaköy, Azakkapı, Unkapanı, Kasımpaşa, Hasköy, Halıcıoğlu, Cibali, Fener, Balat, Ayvansaray, Bayezid Kulesi, Galata, Yeni Cami, Sultanahmet, Ayasofya… Tek kare, çok kubbe. Deklanşöre bastım bir tane, eve geldim bin tane… Zamanın da Piyer Loti de buraya takılırmış. Onu okuyan Fransızlar katiyen aksatmıyor. Çaylarını ünlü kıraathanede yudumlayıp keyfini çıkarıyorlar. Bu semtin yıldızlarından biri İdris-i Bitlisi hazretleri. Kabri apartmanlar arasında kalsa da İdris Köşkü (sıbyan mektebi) sapasağlam ayakta. Karyağdı Baba yokuşunda 16. asrı yaşarsınız adeta. Sağınızda solunuzda devlet adamları, vezirler, şeyhül islamlar, kaptanlar, komutanlar. Kaşgari dergâhı asude bir köşe, hem derviş meşrepleri, hem sessizliğin sesini dinleyenleri kucaklıyor. İstanbul’un en orijinal ahşap mescidlerinden biri. Avlusunda şirin şadırvan ve Nakşi büyükleri.

YOKUŞLARDA SUSAMAK
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de burayı şereflendiriyor zamanında, sımsıcak sohbetler yapıyor. Hüseyin Hilmi Işık ve Necip Fazıl gibi değerleri kazandırıyor yurdumuza. Az aşağıda Prof. Esad Coşan, Cihan Pehlivanı Kara Ahmed. İlim erbabı, şehitler, ressamlar, hekimler, yazarlar. Bir Harput efendisi Ahmet Kabaklı hocamız da orada medfun mesela. Bence teleferikle çıkın, yaya inin, otoğraf makineniz yanınızda olsun mutlaka. Martıların bacalarla, kargaların musluklarla, kedilerin mezarlarla ünsiyeti dikkatinizi çekecektir, üzülürsünüz sonra. Bu turun da hakkı kesin 2 saat, o da “hadi hadi hadi” diye gaz veren biri varsa başınızda. Yok şurada kahvemizi içelim, yok şurada güneşlenelim, aralara dalalım, kaybolalım diyenler günü yiyebilirler pekala.

Hazirede kimler yok ki
Hazire geçit resmi gibi. Adlarıyla tarih ve edebiyat kitaplarında sıkça karşılaştığımız ünlüler, bir zralık toprak için yalvarmışlar adeta. Adile sultan, Şair Fitnat, Beşir Efendi, Ayaz Paşa, Mahfiruz Hatice Sultan, Çiftegelinler, Ali Kuşçu, Gazi Ethem Paşa, Dukakinzadeler, Aişe Bahri Kadın, Sinan Paşa, Lala Mustafa Paşa ve Semiz Ali Paşalar Eyyub Sultan hazretlerinin eteğine sokulmuşlar. Orada yer bulamayanlar türbelerle ilişmiş. Mirimiran Mehmed ağa, Saliha sultan, İsmihan Sultan. Baba Yusuf, Siyavuşpaşa… Mihrişah Valide Sultan külliyesi sebili ve mektebi ile muhteşem bir külliye. Bence her mimar adayının dolanması lazım burada. Eyüpsultan’daki tek padişah kabri Sultan Reşad’a ait. Nur içinde yatsın, güzel de bir mektep yaptırmış yanına.

HALİÇ VAPURU GİBİ…
Vapurla döneyim derseniz İskele emrinizde. Halici iskele iskele gezersiniz bu arada. Zikzaklayarak Eminönü, oradan Üsküdar’a. Osmanlı cülus merasimlerini burada yapardı mâlum, tahta çıkacak veliaht kılıç kuşanırdı Eyüp Sultan hazretlerinin manevi huzurunda. Böyle tek cümleyle geçilecek kadar kısa değil tabii, ne detaylar, ne detaylar… Hani sadece saltanat kayıklarından bahis açılsa… Güzergâhlardan biri de Ayvansaray’a doğru uzanıyor, önemli çünkü sahabe kabirleri bulunuyor burada. Hazret-i Ethem ve Efendimizin Uveymir ne güzel süvaridir diye meth buyurduğu Ebuderdağ (Radıyallahu anhum)… Dilerseniz Kızıl Mescid’ten girin. Afife Hatun Tekkesinde soluklanıp Sokullu çeşmesinde serinleyin. Çünkü Zal Mahmud Paşa külliyesinden çıkamayacaksınız kolayca.

AŞK HİKAYESİ
Zal Mahmud paşa Boşnak asıllı bir vezir, 2. Selim Hanın kızı Şah Sultan ile evli. Karı koca arasında nasıl bir muhabbet varsa ikisi de aynı gün gözlerini yumuyorlar hayata. Bu cami bir Mimar Sinan yapısı, çok büyük değil ama yeri muhteşem adeta taraça taraça. Sanat tarihçiler bayılıyor ona. Eskiden mehterhane vardı şimdi sahhaflar bulunuyor avlusunda. Kuş evleri, kütüphaneler, dar-ül kurralar… Ve elbette Feshane, o muhteşem yapısıyla. Mihrişah Sultan, Pir Ahmed Edirnevi, Mehmed Vusuli Efendi. Cezeri Kasım Paşa camisi ve minare alemine hokka yaptırtan bir Defterdar.

ALTI DAHA ZENGİN
Sonra yanık bir hak aşığı Baba Haydar. Çıkın Nişancı’ya doğru, Şeyh Murat Hazretlerini ziyaret edin ve Sivasizadeleri. Sokaklarda sıra sıra Nakşi, Kadiri, Halveti tekkeleri… Demek eskiden her köşede bir zikr sesi... Ümmi Sinan, Bahariye, Rami… Renklerle oynayan Levni, kelimeleri oynatan Baki, Yenişehirli Avni… Dürrizadeler, Meyyitzadeler ve İbn-i Kemalpaşa. Hani Yavuz’un “atının ayağından sıçrayan çamur şereftir, bu kaftan saklana” dediği! Hepsini sayfaya sığdırmak ne mümkün, siz yine gelin en iyisi.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.