Türk halıları ve diğerleri...

A -
A +

Kapalıçarşı esnafından halıcı Suat Aytan bir Sivas Zara halısı gösteriyor “Elinizi sürün hele” diyor, okşuyoruz yumuşacık, bir kuzunun sıcaklığı var dokusunda. “İşte ipi kirmanla eğrilen yün böyle olur” diyor, “çünkü kirman lifleri zedelemez hırpalamaz. Çelik çarklar harım eli gibi olamaz!”
Devam ediyor: İpek ise sağlığın adıdır, toz çekmez, kir tutmaz, mikrop barındırmaz. Sağlamdır da. Bir ipek lifi, aynı kalınlıktaki çelikten 5 kat daha mukavim çıkmış teste alınınca. Bıçakla kesemez, hançerle delemezsin, kurşun bile geçirmez icabında.
Marmara havalisinde yetiştirilen kozalardan takriben 1.200-1.300 metre ip çıkar. Hâlbuki Hindistan ve Çin’de 5 km ip çekiyorlar, artık ne yediriyorlarsa zavallılara? Hayvan bitiyor tabii, kalite de düşüyor.
Bizim ipimiz değerli ama buna rağmen ilk ve son iki yüz metrelerini kullanmıyoruz, kırıklar kopuklar olabilir zira. Onları yolluyoruz gömleğe kravata. Yani malzememiz tertemiz, on numara. Kızlarımız da işi biliyor, hakkını veriyor. Düşünün batılı halı hastaları Hereke dendi mi bülbül kesiliyor, bizden iyi anlatıyorlar. Hâlbuki sorsan haritada Türkiye’yi bile gösteremezler sana. Hereke işin zirvesi, Rolls Royce gibi marka.

Türk halıları ve diğerleri...

TÜRK DÜĞÜMÜ
Suat Baba “Zaten halıcılık bizimle başlar” diyor ve devam ediyor: Ecdat önce kilimle giriyor alana. O zamanlar büyük ihtiyaç, çadır yapacak, heybe, çuval yapacak. Sonra nakış başlıyor, ilmek atalım, kirkit vuralım derken halı şekilleniyor.
1950 yılında bir Rus antropolog Pazarık Kurganında donmuş vaziyette bir halı buluyor. Karbon testi yapıyorlar 2.500 yıllık çıkıyor. Aynı bizim gibi çift düğüm tekniği ile dokunmuş. Çift düğümün öbür adı Türk düğümüdür zaten. Bu usul daha fazla vakit alır, ancak sabırlı olanlar altından kalkar. Ucundan çekiverince ele gelen ilmek ile penseyle asılıp çıkaramayacağın ilmek bir olur mu? İşte fark orada.
Anadolu’da 18. YY’a kadar göçebe halıları var, baştan ayağa her şeyi yün. Ama bunlarla motif çalışmak kolay olmuyor. Abdülmecid Han devlet-i âliyyenin en iyi sanatkârlarını Hereke’de topluyor. Saraylar için halı ve mefruşat malzemesi dokutuyor onlara. Sonra ipek işine el atıyorlar ve o kendi hâlindeki balıkçı köyü, merkez oluyor halıcılara.
Dost ülkelerin emîrleri, melikleri, sultanları için hediyeler yapılıyor. Rus, Japon, İngiliz, Fransız sarayları Hereke halıları ile şenleniyor.
Düşünün Alman İmparatoru 2. Wilhelm, bizzat Hereke’yi gezip dolaşıyor, bilgi alıyor.
İran halıları bizim kalitemizde değil, ancak Acemler ticarete daha yatkınlar. Zamanında Avrupa’ya, Amerika’ya gitmiş, köşeleri tutmuşlar.
Diyelim müzede nadide bir parça gördün. Kesin Türk halısıdır. Çünkü İran halısı 7-8 asır dayanamaz.

Türk halıları ve diğerleri...

MEKTUP GİBİ...
Bizim halılarımızda hayat ağaçları, kandiller, yıldızlar, eli belindeler vardır, gül ise Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) teşbihtir. Çiçek bahardır gençliktir, nar bettir berekettir.
Bir halının saçakları bağlı ise dokuyan kız bekâr demektir, yok henüz kızımızı vermedik, dünürcü gelebilir.
Eskiden hanımlar halı tezgâhlarında buluşur konuşurlardı. TV yayılınca el halısı sert bir darbe yedi, hele cep telefonları çıkınca iş bitti. Köylerde kasabalarda kirkit sesi duyulmaz oldu o saatten sonra.
Şimdi Kapalıçarşı’da bile Çin, Afganistan ve Pakistan halıları satılıyor.

SEÇERKEN DİKKAT!
Halıcılıkta malzeme çok önemli, has yün mü, değil mi? İpekse nerenin ipeği?
Kök boya mı, sentetik mi? Gerçi krom boyalara da kalitesiz diyemeyiz ama kök boyanın yerini tutamaz asla. Otu yaprağı kaynatıyorsunuz bir renk çıkıyor ama kazanın altı başka üstü başka. Zaten aynı renkleri bir daha elde etmeniz mümkün değil. Sadece size özel, bir ikincisi yok piyasada.
Birim alana düşen ilmek sayısı da önemli, aynı piksel gibi. Mesela şu ipek halının santimetrekaresinde 20x20 ilmek var. Yani serçe tırnağınız kadar bir alan içinde 400 ilmek. Ben santiminde 40x40=1.600 düğüm olan ipek halılar gördüm, 52x52 olduğunu da duydum hatta. Milyonla ilmekten bahsediyoruz dile kolay.
Dokuyucu kızın eli de mühim, severek dokunan halı kendini belli eder, uzaktan göz kırpar âdeta.

ÇİN’DEKİ HEREKE (!)
Taklitçiliği ile tanınan Çin, Henan’da bir sanayi bölgesinin adını “Hereke” koymuş “Hereke in Made” diye etiket takıyorlar telmaşa halılara. Ellerinde zibil gibi mal var, 30 dolardan tutun 80 bin dolara. Yani, ne kadar paranız varsa. Sorsanız “bu halı Hereke’de mi dokundu?”
Eğilip bükülmeden “evet” diyecekler, hani yemin etseler karınları ağrımaz.  
Hâlbuki el halısı bile değil, ipek yerine de bambu lifi kullanıyorlar. Tamam parlak ve canlı görünüyor ama torunlara bırakacak bir hatıra arıyorsan külli hata.
Alanımıza dalıp pay almaları bir yana, yaptıkları çakma ürünlerle itibarımızı da zedeliyorlar ayrıca. Satışları daha ziyade AliExpress, Ebay, Amazon, Facebook üzerinden gerçekleştiriyorlar ki Zhengzhou Limanı’nda kargolar kuyrukta. Hasılı Hereke pazarının yüzde 90’nını ele geçirdiler şu anda.
Bilhassa “Top-Turkey” serisi ile ciroyu katladılar. Ellerinde birkaç göstermelik el tezgâhı var, onunla da reklam çekiyorlar.
Düşünün bir metrekare ipek halı ancak bir yılda dokunur. Saç kılı inceliğinde iplerle çalışan kızcağıza asgari ücret verseniz, 25 bin lira işçilik tutar. Sen burada seçme malzemelerle milim milim ilerlerken adam bağlıyor makineye, takır takır motiflerimizi basıyor. Bu da bir nevi kalpazanlık değil mi ama?
Eğer bir sonraki sanayi sitelerine; Eğin, Bünyan, Uşak, Gördes, Milas, Yağcıbedir, Yahyalı, Yuntdağı adını koyarlarsa hiç şaşma.

Türk halıları ve diğerleri...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.