Hatırlatmakta fayda var, kulağımız aşina

A -
A +

Kıbrıs büyük bir adadır, sevimlidir, verimlidir, stratejiktir. Bu yüzden büyük devletler bigâne kalamaz ona. Eski Mısır, Asur, Pers, Roma fasıllarını geçelim, bizi ilgilendiren tarafından bakalım olaya.
Bir defasında Resûl-i ekrem (Sallallahü aleyhi vesellem) Süt Teyzesi Ümmi Hiram Hatun’un evinde kayluleye yatar, uykudan tebessümle uyanırlar. Ümmü Hirâm (Radıyallahu anha) sorar “niçin güldünüz ya Resûlallah?”
Efendimiz rüyasında Akdeniz’e açılan mücahidler gördüğünü söyler ve müjdeler verir onlara.
- Dua buyurunuz da ben de olayım aralarında.
Ümmü Hirâm, Ubâde bin Sâmit hazretlerinin hanımıdır, kocasıyla birlikte Uhud ve Huneyn Savaşlarına katılmış, su taşımış, yara sarmıştır. Nitekim ilk deniz seferine de iştirak eder ve şehit düşer Lârnaka’da. Türkler ona Hala Sultan (Arapça teyze hâle) der, okurlar ruhuna...
Derken Kıbrıs elden çıkar ve bir ara Tapınak şövalyelerine mekan olur hatta. Sonra Venedikliler yerleşir, Müslüman hacılara saldırır, etrafı haraca bağlar.
2. Selim Han büyük bir orduyla üzerlerine yürür.
Sadece Venediklilerle değil, Papalık, İspanya, Savoya Dükalığı ve Cenova ile de savaşırız. Zor olur ama hilali burçlara asarız sonunda (6 Ağustos 1571) Rumlar da inandıkları gibi yaşar o günden sonra.
Kıbrıs 1878 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalır. Rus savaşlarında çok para harcarız, hazine zaafa uğrar. İngiltere’den borç isteriz. Onlar da Kıbrıs’ta ticaret gemilerinin girip çıkacağı bir liman için dişe dokunur kira teklifinde bulunurlar.
Yalancılar!.. Kirayı ödemezler biir ve askeri gemileri de barındırmaya başlarlar ayrıca. Rumlar ihanete hazırdır, adaya sahip çıkamayız onca gaile arasında. İngiltere önce işgal, sonra ilhak eder, postu serer Ada’ya... Evet bu kadar malumat yeter, şimdi gelelim haber saatlerinde adı sıkça geçen isimlere, yeni nesil onları tanımıyor zira.

Hatırlatmakta fayda var, kulağımız aşina

PAPAZ MAKARIOS

Mihail Hristodulu Muskos, küçük yaşta Cikko Manastırı’nda eğitime başlar. Atina ve Boston İlahiyat Fakültelerinden mezun olup Kıbrıs’a döner. Önce Lârnaka Metropoliti seçilir sonra da Kıbrıs Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olur “Makarios III” adıyla. Hem dinî hem siyasi liderdir, bu da güç katar ona. Biliyorsunuz “12 Ada” İtalyanların işgali altındadır. Uşi Antlaşması ile Türkiye’ye devredilmesi lazımdır. Ancak İnönü, Adaları devralmak için isteksiz davranır. Ortalıkta “biz denizci değiliz” fısıltısı dolanır. Savaş galipleri de tutar burnumuzun dibindeki adaları Yunanistan’a bırakırlar (1947). Tersiz emeksiz gelen bu büyük servet Rumların iştahını kabartır, Kıbrıs için de el oğuşturmaya başlarlar.
Ve Albay Grivas EOKA adlı bir silahlı tehdiş örgütü kurar, 1 Nisan 1955 itibarı ile kan dökmeye başlar.
Hedefleri öncelikle İngilizleri Kıbrıs’tan atmaktır, bilahare Türkleri terörle yıldıracak adadan uzaklaştıracaktırlar. Soydaşlarımız silahtan mahrumdur, Türk Mukavemet Teşkilatı, Rumları korkutmaz.
Türkiye yanı başındaki soydaşları nasıl silahlandırmaz anlaşılası değil. CHP dış Türklere dış kapının mandalı mantığıyla bakar. Adı Turancıya çıkanların gözleri kurutulur tabutluklar da. Eğer 250 voltluk ampul gün boyu yanarsa yanağınızın yanında...
Rumlar ise direkt Yunan ordusu tarafından desteklenir, ateş güçleri yüksektir, araziye hâkimdirler, ellerini kollarını sallayarak Türk bölgelerine akarlar. Makarios, Yunan Başbakanı Aleksandros Papagos’a her dediğini yaptırtır. Perde arkasından EOKA’yı yönetir, vebali vardır birçok kanlı katliamda.
Devlet gücü ile 103 Türk köyünü yakar, yağma ve talanla zengin olurlar.
Takriben 25 bin Türk köylerini terk etmek mecburiyetinde kalır, güvenli bölgelere gelir, ahırlara, garajlara, çadırlara sığınırlar. Sersefildirler, bir lokma ekmeğe muhtaç olurlar.

Hatırlatmakta fayda var, kulağımız aşina
Gerek Ecevit gerekse Erbakan ordumuza güç verir, kararlı dururlar. Batı alışık değildir bunlara.

REİSİCUMHUR OLUNCA

Ama Makarios haddini aşıp da İngilizlere sataşınca apar topar tutuklanır ve ‘Seyşeller’e yollanır.
Bu onun için fırsat olur, Avrupa’nın şımarığıdır, nasıl olsa kurtulacaktır. Detroit ve Jersey şehirlerinin fahri hemşehrisi zindanda çürüyecek değildir ya. Nitekim sürgün dönüşü Ada’da kahramanlar gibi karşılanır. Alkışları arkalayıp adaylığını koyar. Cumhurbaşkanı seçilir 13 Aralık 1959’da.
Bizim adayımız Dr. Fazıl Küçük klasik bir CHP’lidir, Türkiye’de serbest bırakılmasına rağmen Türkçe ezan dayatır halka. Ada elden gidiyor, adamın derdine baksana!
Makarios itimat telkin etmeyen bir politikacıdır, günü gününe uymaz, gelgitler yaşar ve değişik maskeler takar. Görüşmeleri tıkamakta mahirdir, adayı Yunanistan’a bağlayabilmek için her yolu dener, velev ki yalan da olsa...
1972 ve 73’te piskoposlar tarafından istifaya çağrılır. Rumlar nezdinde kredisi vardır hâlâ. Nitekim seçimi kazanmakta zorlanmaz Ve Temmuz 1974.
Yunanistan’ı ele geçiren “Albaylar Cuntası” Kıbrıs’taki militanlarına göz kırpar. Rum Millî Muhafız Birliği, Makarios’u devirir ve darbeci Nikos Sampson’u getirir başa. Makarios kurşunlardan son anda kurtulup Malta’ya kaçar. Oradan Londra’ya.

HA ŞÖYLE HİZAYA

Ve hemen o hafta BM Genel Kuruluna çıkar, Kıbrıs’taki darbeyi Yunan cuntasının yaptırdığını söyler, garantör ülkelere (Türkiye ve İngiltere) müdahale çağrısı yapar.
Yani olacak şey değildir, duy da inanma.
Bu bizim için de fırsat olur, yıllardır Türk ordusunu bekleyen yavru vatan için bir ümit ışığı belirir sonunda.
Rauf Denktaş dik duran bir isimdir, kırık dökük silahlarla tertibat alır kendi çapında. Türkiye’ye inanır güvenir ve geri adım atmaz.
Dünya beşten büyük olsa Makarios’un kelepçelenip mahkemeye çıkarılması lazımdır. Yaptığı soykırım kâr kalır yanına.
1974 harekâtında CHP-MSP koalisyonu vardır.
Ecevit güvercinler uçurur, mavi gömleği ve mujik kasketi ile çıkar meydanlara. Karaoğlan savaş kazanan lider rolünü iyi oynar. 1977 seçimlerinde 41,4 oy alır, parsayı toplar. Dürüst ama beceriksiz bir siyasetçidir, düşünün bilgisayara direnir, A klavyeli Erica’sının hatırına. Memlekete açacağı bir ufuk yoktur, tüp, şeker, yağ, yakıt, sigara kuyrukları uzar, kasada 70 sent kalmaz, gemiyi oturtur karaya.
Onu harekâta özendiren sonuna kadar destekleyen Erbakan’dır, hasattan tane çıkmaz o başka.

DR. FAZIL KÜÇÜK

Dr Fazıl, Tıp Fakültesine İstanbul Darülfünun’da başlar, Fransa ve daha sonra İsviçre Lozan’da tamamlar. 1937 senesinde Kıbrıs’a döner Lefkoşa’da serbest hekimlik yapar. Gazete çıkarır, taraftar toplar. 23 Nisan 1944’te Kıbrıs Millî Türk Halk Partisini kurar. Şeriye mahkemelerini kaldırır, müftülük makamını siyasete açık hâle sokar.
Türkiye’de CHP seçim yenilgileri alınca (1955) partisinin adını “Kıbrıs Türk’tür” şeklinde değiştirir.
1973’te yerini Rauf R. Denktaş’a bırakır. 77 yaşında Londra Westminster’de ayrılır aramızdan.

KLERIDES

Eee kim kaldı başka? O günlerin renkli simalarından Klerides’ten de bahs açalım kısaca.
O da rahmetli Rauf Denktaş gibi İngiltere’de Hukuk eğitimi alır, Cihan Harbi’nde Almanlara karşı savaşır, Britanya saflarında.
1976’da kurduğu sağ görüşlü Demokratik Seferberlik Partisi 1983 ve 88 seçimlerinde yenilgiye uğrar.
Kıbrıs’ta sol güçlüdür o yıllarda. Duvarlar yıkılınca Sovyet tesiri azalır,1993’te seçimi kazanır.
Eli kanlı bir EOKA’cıdır. Masada Denktaş’a kibar davransa da müzakereleri tıkamakta ustadır.
Aklı fikri AB üyeliğindedir, Türkleri Ada’dan attırmak için Avrupa’yı kullanacaktır.

YORGO GRIVAS

Babası fizikçi olmasını ister. Ancak o Kıbrıs’tan kaçıp Atina Askerî Akademisine yazılır. Paris’te kurslara katılır, strateji hususunda donanır. 1919 yılında asteğmen olarak Anadolu cephesine yollanır. İzmir’den başlar, Sakarya önlerine kadar kim bilir kaç kasaba yakar?
Hizmetinden ötürü teğmenliğe yükseltildiğine göre hayli cinayet işlemiş olmalıdır Anadolu’da.
II. Dünya Savaşı’nda Yunan Harekât Dairesine getirilir, savunma planları yapar. Mussolini’ye karşı direnir. Alman-İtalyan-Bulgar işgali sırasında Organizasyon X örgütünü kurar. Yunan iç savaşında hükûmet güçlerini EAM/ELAS militanlarına karşı teşkilatlar. Ve bütün bu tecrübelerini Kıbrıs’ta EOKA için kullanır sonunda.

NIKOS SAMPSON

Nikos, Karpaz’ın Gelincik köyünde doğar. Rauf Denktaş’ın ifadesi ile “azılı bir katildir” Kanlı Noel’de rol oynar. TSK’in Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra istifa edip kaçsa da darbecilikten ve makamı kötüye kullanmaktan yirmi yıla çarptırılır.
Mahkûmiyetini bitirmeden tıbbi bahanelerle Fransa’ya gider ve orada kalır. 1990’da cezasını çekmek için Kıbrıs’a döner, affedilir, tekrar gazete çıkarır.
Sampson, Gençlik yıllarında Anorthosis Famagusta takımında bek oynar. Charles Foley’nin sahibi olduğu The Cyprus Times’da muhabirlik yapar. Çok başarılıdır hadise mahalline polisten evvel gelmekte ve çarpıcı maktul fotoğraflarıyla dönmektedir gazete binasına. Ondan şüphelenmeye başlarlar, cinayetleri kendisi mi işliyordur acaba? Lefkoşa’da “Cinayet Yolu” ismini alan Ledra Caddesi’nde silah kullanmış mıdır? Üstüne gider sıkıştırırlar, itiraf etmek mecburiyetinde kalır. Sonra ifadesinin işkence altında alındığı söyleyerek soruşturmadan yırtar EOKA lideri Grivas’ın has adamıdır, infazları bizzat yapar. Türk öldürmenin bir riski yoktur, yargılanmayacaktır nasıl olsa.
Küçük Kaymaklı katliamından sonra takriben 800 kadın ve çocuğu sahadan çıkarır, Kızılhaç’a teslim etmek üzere bir Rum okuluna tıkıştırır. Koruduğunu sanmayın, resmen rehin alır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.