Demek ki "Gül gibi" oluyormuş...

A -
A +

İşte bu kadar! Başbakanı sen belirlersin, ben belirlerim, yok biz belirleriz... türünden gereksiz ve de zamansız tartışmaların hepsi boşa çıkmış oldu. Suların bulanmasından balık avlamak isteyenlerin beklentileri de... Evet, demek ki, krizsiz de "Gül" gibi oluyormuş. Son beş yılını krizlerle yatıp kalkarak geçiren Türkiye'de, normal şartlarda yürüyebilecek işler de illa ve mutlaka irili-ufaklı krizlere bulaştırıldığından, toplumca serinkanlı düşünemez hale gelmişiz. Birilerinin tetiklemesi ile hemen bir kriz üretebiliyoruz. Bir kısım medya da yangına körükle gitmeye hazır olduğundan, her dakika kriz çıkacakmış gibi anormal durumla karşı karşıyayız. Bu krizkolik vaziyetten bir an önce kurtulmalıyız. Ve çiçeği burnunda Başbakan Gül'ün de ifade ettiği gibi artık ülke meslelerini çözüme kavuşturmak için seferber olmalıyız. Boş laflarla, komplo teorileriyle ve de toplum mühendisliği ile kaybettiğimiz zamanın bize verdiği zararları telafi etmeye çalışmalıyız. Devasa sıkıntıların halkı canından bezdirdiği bir ortamda, hâlâ daha eski alışkanlıkla ortamı gerip abuk subuk polemiklerle sonuç almak peşinde olanlara, havanda su dövmek isteyenlere de prim vermeyelim. Sayın Cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen doğru bir davranış sergilemiştir. Seçimlerden önce, daha ortada fol ve yumurta yokken, gündeme oturtulan lüzumsuz bir tartışma da böylece son bulmuştur. Kendisine tek veya çok isim bildirilmiş olsun, (öyle görünüyor ki bu husus da bir müddet medyada tartışılacak...) Sezer'in yaptığı atama en isabetlisidir. Abdullah Gül dışındaki bir isim AK Parti tarafından sindirilse bile başka tartışmalar başlayacaktı. Böylece yeni spekülasyonların da önü kapatılmış oldu. Sezer, "AKP'ye danışarak başbakanı atayacağım..." sözünü, gerçekten yerine getirmiştir. Cumhurbaşkanının, görev ve yetkilerinin adeta tek tek sayıldığı anayasa 104. maddeki tabirle, "Devletin başı" olarak şimdiye kadar gösterdiği tarafsızlık ve günlük siyasetin üstünde kalma hassasiyetini bundan böyle de devam ettireceğine inanıyoruz. Bu da devletin kurumları arasındaki ahengin sağlanmasını kolaylaştıracaktır. Temennimiz, geçmişteki abes tartışma ve sürtüşmelerin artık gerçekten geride kalmış olmasıdır. Şimdiye kadarki performansı ile ümit veren Cumhurbaşkanının, ucuz siyaset bezirganlarına bundan böyle de fırsat vermeyerek, bu temennimizin gerçekleşmesine zemin hazırlayacağına inanıyoruz. Bunu özellikle vurgulamamızın sebebi, bazı odakların Cumhurbaşkanına biçmek istedikleri farklı rol ve misyonun getirebileceği sıkıntılara dikkat çekmektir. 58. hükümeti kurma görevini alan Sayın Gül'e gelince; şüphesiz kendisini dikensiz gül bahçesinde hissetmeyecektir. Ama "Gülü seven dikenine katlanır..." atasözünün gereği olarak, hizmetine soyunduğu bu ülkenin sıkıntılarını yüklenecektir. Başbakanlık süresi ne kadar olur bilemeyiz ama, (Çünkü kendisi de anormal durumun bir an evvel düzeltilmesi gerektiğini, yani Erdoğan'a başbakanlık yolunun açılmasını söylemektedir), "AK Parti'nin gülen yüzü" olarak tarif edilen Sayın Gül'ün, halkın yüzünü de güldürmesini diliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.