Bu cinayetten kim yararlanır?!.

A -
A +

1970'li yıllarda televizyonda uzun süre yayınlanan bir diziyi orta yaş grubu iyi hatırlar; Komiser Colombo... Her cinayetten sonra olay mahalline gelen müthiş dedektif, ilk önce şu sorunun cevabını arardı; Bu cineyetten kim veya kimler faydalanmış olabilir... Halbuki sıradan insanların aklına, daha çok (Bu cinayeti kim veya kimler işlemiş olabilir?) şeklindeki soru üşüşür. İkisinin arasındaki fark oldukça büyük. Necip Hablemitoğlu cinayetinin son derece profesyonelce gerçekleştirildiği, olayın hemen ardından tesbit edilen tek şey. Hatta konunun uzmanları, cinayetin işleniş şekline (Çok yakın mesafeden gözüne ateş edilmek suretiyle) bakarak, bununla çeşitli mesajların verilmek istendiğini belirtiyorlar. Her neyse... Hablemitoğlu öldürüldü. Tetiği çeken profesyonel bir kiralık katil de olabilir, benzer operasyonlar için yetiştirilmiş bir gizli servis mensubu veya örgüt üyesi de... Geçmişte ülkemizde işlenen buna benzer cinayetlerin gerçek failleri (Her defasında yetkililerin, "Kanı yerde kalmayacaktır..." sözüne rağmen) bir türlü yakalanamadığından, tetikçiler ve onların arkasındaki güçler için hep tahmin yürütüldü, spekülasyonlar yapıldı. Mesela Uğur Mumcu'nun katlinden hemen sonra ortaya atılan ve ısrarla sürdürülen bütün iddiaların asılsız olduğu meydana çıktı. Ve en sonunda başta ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu olmak üzere aile fertleri defaatle açıkladılar ki, Uğur Mumcu'nun katilleri sanıldığı gibi hedef gösterilen örgütler ve yakalanıp yargılanan kişiler değil. Bilakis çok karanlık ve profesyonel şebekelerin işi olduğu şimdiye kadar yapılan araştırmalarla net olarak anlaşılmış oluyor. Ama bunun anlaşılması tam on yıla mal oldu. Ve bu zaman zarfında Mumcu cinayetinden dolayı çok büyük tahrik ve ajitasyonlar yapıldı. Aksoy, Üçok, Kışlalı cinayetleri için de aynı şeyler vukua geldi. Şimdi hiç olmazsa, geçmişten doğru dersler çıkarılarak aynı hatalar tekrarlanmamalı. Basının bu konuda epeyce gelişme kaydettiği görülmekle beraber, hâlâ daha eski sazı çalanlar da yok değil... Evvelki akşam bir radyo, kendisini Kemalizmin merkezi kabul eden bir ressamla bir rektörü konuşturarak, Hablemitoğlu'nun Kemalizm ve laiklik uğruna öldürüldüğünü kesin bir şekilde ilan ettirdi! Tam bir saptırma örneği... Oysa Bergama altın madeninden, Alman Vakıflarına kadar netameli pek çok konu ile ilgilenen ve hatta televizyon programında konuşan bir öğretim üyesi tarafından "MİT'in başına getirilmek istendiği" iddia edilecek kadar "derin ilişkiler"i bulunan Hablemitoğlu'nun cinayetiyle ilgili hemen hiçbir delilin şu ana kadar elde edilemediği ifade ediliyor. Hal böyle iken Sayın rektör ve sanatçı nasıl bu kadar kesin konuşabiliyor?! Evet... Yeniden sormak gerekiyor; Hablemitoğlu cinayetinden kimler faydalanabilir? Bu sorunun cevabının doğru tesbit edilmesi her şeyden önemlidir. Katil veya katiller yakalanamazsa bile, elde etmek istedikleri sonuçlara engel olunabilir. Kamuoyu yanıltılarak bir on sene daha kaybedilmemeli. Onun için de yetkili makamlara halkı aydınlatmada büyük görev düşüyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.