Hesap doğru para eksik!..

A -
A +

Bütün yalanlama ve ısrarlı açıklamalara rağmen, ABD tarafı, meselenin yalnızca para, yani ekonomik konularda düğümlendiğini empoze etmeyi sürdürüyor! Yaşar Yakış'ın bir televizyon programında belirttiği gibi, aslında ABD, askerlerinin yiyeceği makarnadan vergi alınmaması gibi küçük ayrıntıları pazarlık konusu yaparken, hatta Conilerin yakalarına takacağı kokartın masrafını Türkiye'ye yüklemek isteyecek kadar cimrileşirken, yine de resmi beyanlarında ve bunun destekçisi medya haberlerinde, hep Türkiye'ye "aç gözlülük" ve "Yahudi pazarlıkçılığı yapma" çamurunu atıyorlar! Aslında buna şaşırmamak gerekiyor... Çünkü ABD'nin ana propaganda metodlarının başında dezenformasyon ve misenformasyon (Eksik ve yanlış bilgilendirme) gelir. Söyledikleri her sözde bu noktayı gözetirler. Mesela Dışişleri Bakanı Powell, Saddam ve rejiminin bütün dünya için tehdit ve tehlike teşkil ettiğini söylerken, "...Bu ülkede bulunan silahların Almanya'da da ortaya çıkabileceğini" özellikle ifade ederek yukarıdaki yöntemler çerçevesinde konuyu saptırıp, savaşa karşı çıkan Alman kamuoyunun zihnini karıştırmayı hedefliyor... Ama Türkiye'de bu zihin karıştırma işi, bazı yerli işbirlikçilerin (medya ve iş dünyasından) desteğine rağmen hedefe ulaşamadı. (Bazı işadamlarının, ne duruyorsunuz bir an evvel ABD'nin yanında yer aldığınızı deklare edin!...) şeklindeki çıkışları unutmuş olamazsınız. Adı ne olursa olsun, şu ana kadar, Türkiye; Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi, yıl itibariyle 73.5 milyar dolarlık bir borç ve faiz ödeme yükümlülüğü ile yüz yüze iken bile, tehdit ve blöflere pabuç bırakmadı. Hatta (Kılıç gibi keskin bazı milliyetçiler), "Ne yapıyorsunuz, uçurumculuk diplomasisi yapmayın, ABD ile ipler koparsa Türkiye için felaket olur..." feryadını koparırken, yine onların küçümsemek için kullandıkları "Kasımpaşalı" ve "Kayserili" politikacılar, beklenenin de ötesinde "sıkı" çıktılar! Bu yüzden olacak ki, Amerikan cenahı ile iyi ilişkileri bulunan bazı kalemlerin yazdığına göre, artık tehdit ve blöf savurma yerine diplomatik kurallar çerçevesinde müzakereler devam ediyormuş. Hatta Türk tarafının diploma becerisi ve "çetin müzakereci" niteliği için de bol bol övgülerde bulunuyorlarmış... Acaba tehdit ve şantajla yola getirilemeyenler, bu defa gururları okşanarak mı yumuşatılmak isteniyor? Muhatabın külahındaki tavşanları çıkarmasını bir bir gördükçe, insanın her şeye ihtiyatla yaklaşması gerekiyor. Aynı şekilde, bir kısım Amerikan ve yerli medyanın, hem ABD yetkililerinin "anlaştık-anlaşıyoruz..." beyanları, hem de bugünkü Olağanüstü Bakanlar Kurulu toplantısından yola çıkarak, mevhum tezkerenin yarın Meclis'e gönderileceği yorumlarını da yine dikkatle izlemek gerekiyor. Zira bu da değişik bir "sıkıştırma" operasyonu olabilir... Bu sıkıştırma yöntemi veya hesabı, bazılarına göre doğru olsa da sonuç bakımından çok eksik... Çünkü bu hesap,Temel'in hesabına benziyor; Temel şöyle hesaplamış: "Seksen seksen, yüz seksen. Kırk daha yüz seksen kırk... Hesap doğru para eksik!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.