Tezkerenin kuyruğuna takılı sorular

A -
A +

Sizler bu satırları okurken, dün Meclise sevk edilen mevhum tezkere üzerindeki resmi ve gayri resmi tartışmalar en hararetli seviyelerde devam ediyor olacak. Bu sabahın erken saatlerinde başlayan AK Parti grup toplantısı, tezkerenin bundan sonraki süreci için en hayati kilometre taşı olacak... Hepimiz biliyoruz ki, bu tezkere kültürümüzde asker terhisini çağrıştıran ve "gel tezkere gel tezkere..." şeklinde de türküleştirilen cinsten değil. Üstüne üstlük bu tezkerenin kuyruğuna onlarca, belki de yüzlerce soru takılmış vaziyette! Hepsinden önce, en genel manada şu soru var; Bu tezkere Türkiye'nin başına ne gibi gaileler açacak? Zihinleri patlatırcasına meşgul eden soruların hepsini buraya sığdırmanın imkanı yok. Ama birkaçını sıralayalım; Bu tezkere ile ABD, uzun vadede Türkiye'den ne gibi tavizler koparmış olacak? Bu tavizlerle birlikte, ülkemiz gelecekte ne gibi ipoteklerin altına sokulmuş olacak? Bu tezkere Meclisten geçtiği takdirde, Türkiye'nin Arap alemi ve Avrupa Birliği ülkeleri ile olan münasebetlerinde ne gibi gelişmeler olacak? Vs. vs. Ama bunlardan önce şu soruların cevabı öncelik arz ediyor; bu tezkere sebebiyle, hükümette ve AK Parti'de çatlama meydana gelir mi? Medyanın bir kısmına göre, bu çatlak oluştu bile!... (Bir milletvekilinin disipline sevk edilmesi, onun istifa resti çekmesi...) Bu çatlak sebebiyle, Mecliste belirecek güvensizlik Gül hükümetinin sonunu getirir mi? Böyle bir krizin vukuu halinde, zaten diken üzerinde duran piyasalar ne olur? vb... İşin gerçeğine bakarsanız, bütün eleştirilere karşılık, AK Parti hükümetinin yeni ve daha şeffaf bir yönetim üslubu getirdiğini kabul etmek gerekiyor. Zira daha önceki hükümetlerde görmediğimiz kadar, gelişmelerle ilgili bilgiyi kamuoyuna sunuyorlar. Elbette devlet sırrı niteliğindeki netameli konuların, medya önünde enine boyuna tartışılıp açıklanmasını beklememek gerekir. Şeffaf veya kapalı, hiçbir ülkede de böyle bir şey gerçekleşmez. Ama mesela topraklarımızda yabancı asker konuşlandırılması gibi kritik bir konuda, hükümet sözcüsü Abdullatif Şener, kabinenin bir çok üyesinin, tezkerenin gerekçeleriyle ilgili yapılan açıklamalardan tatmin olmadığını bütün dünyaya ilan etti! Diğer taraftan Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, son derece açık bir tavır koydu. Yalçınbayır'ın medeni cesaretini, daha önce Refah Partisi ve ANAP saflarında iken, yaptığı benzer çıkışlardan da biliyoruz. Bu arada Meclis Başkanı Arınç'ın tutumu da demokrasi ilkeleri açısından son derece önemli bir gösterge. Yani Milli iradenin tecelligahı olan Meclis'in hükümetin isteklerini kayıtsız şartsız yerine getirmek değil, vekili olduğu milletin iradesini doğru şekilde ortaya koymakla yükümlü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Geçmiş hükümetlerde acaba hiç bu kadar (Bazıları bunu yeterli görmese de) şeffaflık ve açıklık gördük mü? Görebilir miydik? Yürütülen müzakereler konusunda, önce "At pazarlığı, koyun pazarlığı, yok halı pazarlığı..." gibi istihfaf yollu yakıştırmalarla eleştirilen, ama şimdilerde de bu tavrından ötürü yavaş yavaş takdir edilmeye başlanan AK Parti, şüphesiz en zor sınavdan geçiyor. Bakalım bu sınavı geçebilecek mi? Ve daha da öncesi ve ötesi, bu tezkere Meclisten geçecek mi? Tezkerenin kuyruğuna takılı daha çook soru var!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.