Tezkerenin acelesi yok!..

A -
A +

Bazı kişi ve odaklar tarafından özellikle estirilen telaş havasının bir an önce dağılması gerekiyor. Bunun için de hükümet ve AK Parti liderlerinin kararlı hareket etmesi lazım. Bazı eski politikacıların, tezkerenin reddedilmesiyle hükümetin gideceği havasını yaymaları onları korkutmamalıdır. Tam tersine prosedür hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan kamuoyuna zamanında ve eksiksiz malumat verilmelidir... Çünkü bu mesele boşluk kaldırmaz. Hükümet ile ilgili takvim zaten bellidir. 9 Mart'ta yapılacak Siirt seçimlerinden sonra, en geç bir hafta içinde hükümet değişikliği gündemde olduğuna göre, artık bu husustaki yersiz soru ve yorumlara kulak tıkamak gerekiyor. Diğer taraftan AK Parti'nin ileri gelenleri, bölünme tehlikesini ısrarla işleyenlerin niyet ve maksatlarına iyi bakmak durumundadırlar. Çünkü her devirde bulanık su avcıları işbaşındadır. Onlar için en iyi ortam belirsizlik ve kararsızlıktır. İşte bu fırsat kendilerine tanınmamalıdır. Aksi halde, bilhassa gündeme oturtulan sözde "ERBAKAN TEHLKESİ" , "BÖLÜNME, ÇATLAMA..." ve benzeri tehditlere daha başkalarını da ekleyip halkı büyük tereddütlere sevkedebilirler... İlk olarak halledeilmesi gereken husus budur. İkinci olarak, şunu ifade edelim ki, tezkerenin acelesi yok. Yani, tezkere tekrar getirilecekse, ( Ki, böyle olacağı anlaşılıyor...) bu, 9 Mart seçimlerinden sonra ve yeni hükümet tarafından getirilmelidir. Aradan geçecek zaman diliminde, hükümetin konu ile ilgili bütün hazırlıkları yapabilmesi için eli rahatlamıştır. Bu zaman zarfında BM kararı da netleşirse, meşruiyyetle ilgili tartışmalar da bir sonuca ulaşır. Bunun için, başta Demirel olmak üzere, bazı eski politikacıların yeni tezkere konusundaki endişeleri ve tavsiyelerine de ihtiyatla yaklaşmak iyi olacak. Zİra onların evhamları biraz fazladır! Hatırlanacaktır, Sayın Demirel 1990'larda hep şu tezi işliyordu; "Sovyetler Birliği yıkıldı ama, Kızıl Ordu yerinde duruyor!.." Ne zaman ki, Kızıl Ordu'nun içler acısı hali bütün dünyanın gözleri önüne serildi, ancak ondan sonra Demirel, Kızıl Ordu tehlikesini eskisi gibi seslendirmedi. Onun için, ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar, eski politikacıların "Eğer tezkere Meclis'ten geçmezse Irak masasında yerimiz olmaz..." türündeki yaklaşımlarını doğru bulmuyoruz. Ve diyoruz ki, beyler; Türkiye'nin yeri bu masada her zaman vardır ve olacaktır. Şunun için vardır. Bir kere, seksen yıl öncesine kadar, tam dört yüz yıl boyunca Irak toprakları da, anavatanımızdaki otoriteye bağlı idi. Birinci Dünya savaşından sonraki dönemde de Türkiye'nin Irak üzerindeki belirleyici rolü devam etmiştir. Kerkük ve Musul'un uluslararası metinlerdeki statüsü, hâlâ daha bu rolü oynama hakkını bize vermektedir. İkincisi, Irak Türkiye ile sınır komşusudur. Amerika burayı dizayn ederken Fransa ve Almanya'yı, Rusya'yı, hatta Çin ve Japonya'yı hesaba katacak da, Türkiye'yi gözardı mı edecek? Irak'ta iki milyondan fazla Türkmen bulunduğu sürece Türkiye, her zaman denklemin içinde olacaktır. Sadece süper güç olduğu için, Amerika 10 bin kilometre öteden gelip tek başına Irak'ı şekillendiremez... Türkiye'yi denklemin dışına ittiği takdirde mesela İncirlik üssünü nasıl kullanacak? Türkiye'yi karşısına alan ABD, Ortadoğuda kalıcı olamayacağını iyi hesaplamıştır merak etmeyiniz... Son iki gündeki tepkiler bunu yeterince anlatmıyor mu? En kötü ihtimali düşünelim; farzedelim ki, Türkiye dışlandı ve Kuzey Irak'ta da istemediğimiz bir statüko tesis edildi. Karşı taraftaki güç hangisi olursa olsun, Türkiye buna bigane mi kalacaktır? Bu ihtimal ve varsayımların sayısını artırabiliriz. Ama bütün ihtimallerde Türkiye hep denklemin içinde olacaktır. Unutmayalım Türkiye, bu bölgenin en güçlü ülkesidir. Bu hüküm hamaset ürünü değildir. Kendimizi küçümsemeyelim ve gücümüzün farkına varalım. Kısacası telaş ve endişeye mahal yok. Aceleye de... Türkiye'nin ağırlığı bundan sonra daha iyi hissedilecek. Ama biz sıkı duralım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.