"Kötünün kötüsü!.."

A -
A +

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, tam yerinde ve zamanında bir açıklama yaparak, son günlerde askeri cenaha atıflara dayalı farklı ve çoğu zaman kafa karıştıran yorumlarda bulunan bazı medya mensuplarına net cevaplar verdi. Ayrıca, kamuoyunda tereddüt duyulan bazı konulara da açıklık getirdi. Denilebilir ki, uzun zamandan beri ilk defa asker cenahından yapılan bir açıklama bu kadar müsbet karşılandı. Dikkat edilirse İktidar partisinin, muhalefet partisinin ve de Meclis Başkanının bu açıklamaya getirdiği yorumlar çok olumlu ve hatta memnuniyet yüklü... Bu konuda Org. Özkök'ün bir ifadesi de çok önemli ve altının çizilmesi gerekiyor. Tezkere sürecinin son derece demokratik ve modern bir ülkede olması gereken şekilde cereyan ettiğini belirttikten sonra, "Artık buna alışmalısınız!.." şeklinde çok manidar bir ifade kullandı. Evet, gerçekten demokrasiye ve moderniteye taraftar olan herkesin beklentisi, taşların yerine oturması ve demokrasinin ruhu olan kuvvetler ayrılığının (yasama, yürütme ve yargı) fiilen işlemesi, sivil otoritenin emrinde olan askerin siyaset dışında kalıp kendi sahasında (savunma ve güvenlik) icray-ı faaliyette bulunmasıdır. Tezkerenin Meclis'te kabul görmemesi, kim ne derse desin demokrasinin gelişmesine çok önemli katkıda bulunmuştur. Çünkü hayli zamandan beri tereddütlü olan kuvvetler ayrılığı prensibinin işlediğini, yani yürütme ile yargının kendi sahalarında belirleyici olduğunu ortaya koymuştur. Org. Özkök'ün de en yetkili ağız olarak ifade ettiği gibi, tezkere konusunda askerin görüşünün hükümetle aynı olduğu, bütün kuşkuları giderecek biçimde tescil edilmiştir. Şimdi artık geride kalan konulara takılıp kalmanın zamanı değil. İleriye bakmak gerekiyor. İlerisinden kastımız şudur; yüz yüze bulunduğumuz önemli meselelerin üstesinden nasıl gelebiliriz? Elbette Türkiye kendi menfaatine en uygun olan alternatifi değerlendirecektir. Zira Sayın Özkök'ün de ifade ettiği gibi, Türkiye Irak konusunda iyi ile kötü arasında değil, KÖTÜ İLE DAHA KÖTÜSÜ arasında bir tercih yapmak durumundadır. Türkiye ABD ile birlikte operasyona katılmasa da maalesef zarar görecektir. Burada tartışılan zararın kısmen de olsa telafisi meselesidir. Ama elbette ki, bundan daha önemlisi, Türkiye'nin güvenliğine ve stratejik menfaatlerine yönelecek tehlikenin bertaraf edilmesidir. Bu noktada, özellikle Kuzey Irak'taki kürt yetkililerine, Org. Özkök'ün verdiği mesajlar çok anlamlı ve önemli. Kendi hesabıma ben iki kere memnun oldum. Zira birkaç gün önce (BARZANİ NEYİN PEŞİNDE?) başlığını taşıyan yazıyla, ben de benzer şeyler söylemiştim. Yalnız Sayın Özkök'ün beyanında takıldığım bir husus var; "Türkiye ABD'ye Kuzeyden cephe açmasına müsaade etmediği takdirde savaş sonrasında masada yer alamaz..." görüşüne katılamıyorum. Benzer ifadeler başka yetkililer tarafından da sık sık dile getiriliyor. O zaman şu hususa da açıklık getirilmesi gerekiyor: ABD uzun zamandan beri ve şu anda Kuzey'den Keşif Harekatı (Çekiç Güç) için İncirlik Üssünü kullanıyor. Yeni harekat için de büyük yığınak yapmaya devam ediyor. Bu üsten kalkan uçaklar hava sahamızı kullanıyor. ABD ile ikili anlaşmalar çervesinde, bu ülkeye sağlanan destek ve kolaylıklar sözkonusu. Sadece topraklarımızda askerlerini konuşlandırmadık diye, ülkemiz için en önemli meselede bizi devre dışı bırakmaya niyetli bir müttefik ile bu takdirde ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekir. ABD bunu göze alabilir mi? Türkiye'nin yerini birkaç tane Kürt aşireti doldurabilir mi? Hele hele dünkü ortak açıklamalarla perçinlenen, Almanya, Fransa ve Rusya'nın savaş karşıtı ittifakından sonra böyle bir şey mümkün mü? Bendeniz ısrarla şunu iddia ediyorum; her halükârda masada yerimiz vardır, olmak zorundadır. Amerika istemese bile!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.