Katar'da traji-komik zirve

A -
A +

İslam dünyası, gerçekten çok büyük bir dağınıklık ve perişanlık içinde! Bir müddet önce bu sütunda, (İslam Konferansı Teşkilatı ne iş yapar) diye sormuştuk... İşte bu teşkilat üç gün önce Katar'da bir toplantı yaptı. Elliye yakın İslam ülkesinin devlet ve hükümet başkanları seviyesinde katıldıkları bir zirve... Gelin görün ki, bu zirvede, tam manasıyla zırvalıklar yaşandı. Pek çoğunuzun televizyon ekranlarından da seyrettiği bu acı tablo, İslam dünyasının dünü ve bugününü çarpıcı şekilde anlatıyordu. Lider ülkeden yoksun bu alemin ne kadar perişan, hazin ve de komik durumlara düştüğünü özetliyordu. Evet, toplantıya "devlet adamı" kimliği ile katılan Irak Devrim Komuta Konseyi Başkanı İzzet İbrahim ile Kuveyt Dışişleri Bakanı'nın birbirlerine sarf ettiği hakaret dolu sözler, her şeyden önce devlet adamı sıfatına, diplomasi adabına ve de uluslar arası bir zirvenin manasına, dahası insan haklarına, ahlak kurallarına, yani bütün değerlere aykırı idi... Birisi diğerine "ajan", "hain" gibi sıfatlarla saldırıyor, ötekisi ona "maymun" diye karşılık veriyordu! Yani tam bir traji-komik durum. Araplar bir kere daha, kendi aralarında asla anlaşamayacaklarını bütün dünyaya gösterdiler. Zaten böyle olmasa idi, 23 ülkeden müteşekkil, 300 milyonluk Arap âlemi, İsrail'e karşı bu kadar zayıf ve hakir duruma düşer miydi? Filistinliler İsrail askerleri acımasızca katledilirken, onlar ancak birbiriyle kavga ediyorlar. Bu toplantıdan birkaç gün önce gerçekleşen Arap Birliği Zirvesinde de, Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah kavga etmişti. Bu hep böyle... Daha önceki bir Arap Zirvesinde de, Suriye eski devlet başkanı Hafız Esat ile Irak Lideri Saddam aynı şekilde birbirine hakaret etmişti. Ve işte böyle kavgalı, küfürlü toplantılardan, zirvelerden çıkan sonuç da sıfır oluyor! O zaman bu teşkilatlara ve toplantılara ne lüzum var? Düşünün böyle bir ortamda toplanan İslam Konferansı Teşkilatı, Irak ile alakalı olarak bir bildiri bile yayınlayamıyor! İşte İslam dünyası ve onun önemli bir kısmını teşkil eden Arap âleminin içler acısı hali... Hal böyle olunca da, İslam ülkeleriyle ilgili kararı ABD, İngiltere ve İsrail veriyor! Barzani yüksek uçuyor! Bir hafta evvel Barzani'nin yanlışlıklarını bu köşede irdelemiştik. Ne yazık ki, Mesut efendi yanlışlarda ısrar ediyor ve ifrata kaçıyor. Amerikan gazetelerine ilan verip bu ülkenin askerlerini kurtarıcı olarak görmek, Türkiye'yi düşman ilan etmek, KDP'nin parti programında, İran, Rusya, Suriye ve Türkiye'de yaşayan kürtlerin hamiliğine bile soyunmak... Bunlar talihsiz davranış ve beyanlar... Eğer Mesut Barzani mesela Yunus Emre'yi tanımış ve anlamış olsaydı, onun "Kati yükseklerden uçucu olma..." nasihatine belki kulak verirdi. Ama bir müddet sonra, çok fena düşeceğini bile bile o yükseklerden uçmayı sürdürüyor. Acaba Barzani ABD'nin verdiği silahlara mı güveniyor? Türkiye'ye karşı savaşmayı ve ölmeyi tercih ettiklerini ilan eden Barzani ve onun sözde Başbakan Yardımcısı Sami Abdurrahman, niye 1991'de Saddam'ın Körfez Savaşı yorgunu askerlerine karşı direnmeyip kendilerini Türkiye'nin kucağına atmışlardı? Yazık, çok yazık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.