Üfürme haberlere dikkat!..

A -
A +

Bugünlerde yine bazı gazete ve televizyon haberlerinin ayarı kaçmış görünüyor... Yabancısı olmadığımız bu tür haberlerin dönem dönem özellikle körüklendiğini artık bilmeyen yok. Bilmeyen yok da, buna rağmen bu çeşit haberler kamuoyunu nasıl bu kadar derinden etkileyebiliyor? Hatta bunlar gerekçe gösterilerek protestolar, uyarılar, muhtıralar vs. yürürlüğe konulabiliyor? Daha açıkçası bu tür haberler, nasıl oluyor da rejimin tehdit altında olduğuna dair delil gibi kabul edilebiliyor? Üfürme haberlere, yalan haber, palavra haber, asparagas vb. gibi pek çok isim verebileceğiniz gibi, yukarıdaki sorulara da pek çok benzerini ilâve edebilirsiniz. Bugün üzerinde durmak istediğimiz şey, bu çeşit haberlerin kaynaklandığı asıl sebepleri bir nebze irdelemek. Eğer yapılan icraatla birilerinin menfaatleri sekteye uğratılıyorsa, icra makamını yıpratmak için başvurulacak yollardan biri de üfürme haberlerdir! Geçen gün bir gazetede şöyle bir habere rastlayınca elektrik çarpmışa döndüm; "THY Genel Müdüründen dehşet verici soru: Uçakları neden kıbleye karşı kaldırmıyorsunuz?!.." Böyle bir başlık için "ÜFÜRME" tabiri çok hafif kalır. Yani yalanın da kuyruklusu vardır hani... Uçak mühendisi olan yeni THY Genel Müdürü, pistlerin iniş kalkış istikametine, rüzgarın yönüne, hava trafiğinin durumuna filan hiç bakmadan böyle bir soru soracak ha!... Değil sıradan bir vatandaş, tımarhaneden kaçmış bir kişi bile kazara o koltuğa otursa, öncekiler böyle yaptığına göre bir sebebi vardır diye düşünür herhalde! Aslında böyle bir ihtimali tartışmak bile abes, ama ne yaparsınız ki, haber neredeyse yarım sayfa olarak iri bir gazetede yer alınca ister istemez konu etmek zorunda kalıyorsunuz. Nedense bugünlerde en fazla THY haberleri üfürülüyor. Yeni genel müdürü tanımıyorum. Tayin edilenlerin hiçbirini de... Ama belli ki, birilerinin menfaat çarkına çomak sokulmuş! Aynı şekilde bazı banka yöneticilerinin 30 milyar TL maaş aldığına dair üfürmeler. Ama arkasından hedef alınan yöneticiler konuşunca işin rengi ortaya çıkıyor: Hortum hikayeleri ve eski alışkanlık gereği ahbap-çavuş ilişkilerine dayalı taleplerin bu defa duvara çarpması... Bu gibi üfürme asparagaslar daha çook çıkacak. Ama bize düşen bunlara karşı uyanık olmak! İş işten geçtikten sonra uyanmanın anlamı kalmaz çünkü... Hatırlayınız 28 Şubat sürecinin en sıcak günlerini... Bir tek örnek verelim; Fuhuştan ötürü poliste dosyası olan bir kadının, yine bir başka maşa veya taşeron tarafından bikrinin izale edildiğine dair düzinelerce kamera eşliğinde bir baskınla ifşa edilmesini unutmuş olamazsınız. Sahte bir şeyhin "haremi" olarak boy gösteren, o gün için tesettüre sokulmuş ama daha sonra kabak çiçeği gibi açılmış bir kadının serüvenlerini de... Ya o müthiş kasetler... Hepsi ama hepsi zihinlerde arşivlenmiş durumda! Ama olaylar patlayıp hükmünü icra ettikten sonra figüranların kimliğinin açığa çıkması hiçbir şey ifade etmez. Dikkat edin, 30 Nisan'daki MGK öncesi benzer haberler uç vermeye başladı. Sözde tarikat mensuplarının zikir ayinleri basılıyor. Atatürk heykellerine saldırıda bulunan bazı "meczup" kişiler gözaltına alınıyor vesaire vesaire... Yani eski filmleri bir kere daha seyrettirme operasyonu var. Bakalım bu defa da eski neticeleri alabilecekler mi? Bu biraz da anlı şanlı medyanın tutumuna bağlı. Eğer ajitasyon faaliyetlerine eskisi gibi kayıtsız şartsız destek verirlerse toplumun işi zor! Şunu iyi bilelim, irtica mirtica işin kılıfı. Asıl neden başka. Yıllar yılı istedikleri gibi beslendikleri rant düzeninin, kısmen de olsa sona eriyor olması, bazılarını iyice azdıracaktır. Onlar saltanatlarını korumak için canhıraş vaziyette direnecekler, direnme ile kalmayıp saldıracaklardır. İşin püf noktası bu saldırılara medyanın alet olup olmayacağı... Ne dersiniz bu defa akıllanmışlar mıdır acaba?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.