"Odunla fikir savaşı!.."

A -
A +

Hürriyet Gazetesi, Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki olayları konu alan haberi yukarıdaki başlıkla vermiş... Tiraji-komik ama çarpıcı bir başlık. Öyle ya, 2003 yılında, öğrenciler İstanbul'un göbeğindeki Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, yani okumak için gittikleri bir "bilim yuvası"nda, taş, sopa, odun, satır ve döner bıçakları ile fikir savaşı veriyorlar... Sonuç; biri polis olmak üzere 28 yaralı! Bunlar nasıl öğrenci? Ve bunlara ders olarak ne okutuluyor?!.. Televizyonlardan da izlemişsinizdir, emniyet kuvvetlerinin ayırmakta zorluk çektiği kıyasıya arbedenin altında, acaba ne gibi saikler yatıyor? İddia edildiği gibi, olay sadece bir afişin yırtılmasından mı kaynaklanıyor? Değilse, bu nefretin ve şiddetin altında yatan gerçek sebepler nedir? 1960'ların sonunda başlayan, yetmişli yılların tamamında kesintisiz devam eden ve 1980 ihtilaline kadar beş bin kişinin kaybına sebebiyet veren üniversitelerdeki anarşik ortam, neden bir türlü sona erdirilemiyor? Öğrenciler nasıl bu kadar çabuk provoke edilebiliyor? Bunun sosyolojik ve psikolojik sebepleri üzerinde niçin yeterince durulmuyor? Dünyada ideolojiler hükmünü yitirirken, bizde hâlâ daha 20-30 yıl öncesinin zihniyetiyle fraksiyonlar savaşının devam etmesinin izahı ne olabilir? Kaldı ki, Türk toplumunda, aksi yöndeki bütün tahrik ve ajitasyonlara rağmen, büyük çapta bir barış ve kardeşlik havası hüküm sürüyor. Toplum "barış" derken, eğitim görmüş veya görmekte olan daha dar çevrelerde neden "savaş" ve "çatışma" fikri hakim acaba? Okumuş kişi ve gruplar fikri tartışma ve başkasının fikrine saygı gösterme noktasında, neden hep sınıfta kalıyor acaba? Prof. etiketli bazı zevatın dahi "bilimsel!" tartışmalarda neredeyse yumruklaşmaya kalkıştığını görünce insan hayrete düşüyor. Bazı televizyon kanallarında, reytingi yükseltmek için ateşlenen tartışmaların kavga ve hakaretlerle sonuçlanması, bazılarının kimyasını bozmuş olabilir ama, kavgacıların hepsinin de onları örnek aldığı herhalde söylenemez... Sonuç itibariyle durum çok üzücü ve düşündürücü. Bilim ve fikir üretmesi beklenen beyinlerin, fitne ve fesat çıkarması çok ürkütücü! Dün de bir grup odunlu, satırlı, bıçaklı "öğrenci" İstanbul Üniversitesi'nde arbede çıkarmaya çalışırken güvenlik güçleri tarafından enterne edildi. Anarşi belası yayılmaya fırsat bulmadan söndürülmelidir. Bunun için akıllı yöntemler bulunmalı ve uygulanmalıdır. Sadece polisiye tedbirlerle bunun mümkün olmadığını herkes bildiğine göre esaslı çareler gündeme gelmelidir. Mehmet Barlas dünkü Sabah'ta önemli bir hatırlatmada bulunuyordu: "Üniversiteler kışlaya dönünce, o ülkenin beyin gücü de sönüyor..." Türkiye'nin neden mesela bir Nobel ödülü alamadığını insan anlamakta zorlanıyor. Aynı ideoloji veya (izm)in peşinde sürüklenen ve birbirine düşmanca saldıran fraksiyonların acaba böyle bir derdi var mı? Barlas başka bir acı hakikati de ibret olsun diye yazmış; "10. yüzyıla kadar beyin merkezi olan Bağdat, ne hale geldi ki bugün Amerikalı emekli generaller tarafından yönetiliyor!.." Oysa daha bir ay öncesine kadar Saddam ve Sahaf başta olmak üzere, Bağdat'taki bütün bakanlar ve üst düzey yöneticiler, askeri üniforma içinde değil miydi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.