Kuzey Irak'ta neler oluyor?

A -
A +

Saddam Hüseyin ve şürekâsının sırra kadem basmasından sonra, Irak'la ilgili haberler birden bire asgariye indi. Zaman zaman kulak tırmalayıcı gelişmeler de olmasa, Irak konusu neredeyse unutulmuş gibi görünecek... Halbuki Irak'ta ürkütücü bir belirsizlik hüküm sürüyor ve özellikle ülkenin kuzeyinde çok tehlikeli gelişmeler yaşanıyor. Türk medyasında, olaylar genellikle sansasyonel biçimde yansıtıldığından, magazin yahut sansasyon formatına sokulamayan vakalar ya hiç görülmüyor, ya da dikkat çekmeyecek ölçülerde, diğer münderecat arasına sıkıştırılıyor. Eğer Amerikan yetkililerinin Türkiye'ye hesap soran nitelikte beyanları varsa o başka! Gereğinden kat kat fazla genişlikte sayfalarda ve ekranlarda tekrar tekrar veriliyor ve bunlara dair envai çeşit yorumlar da cabası... Bir iki hafta öncesini düşünün; Pentagon'un iki numaralı ismi Wolfowitz ne diyordu "Türkiye Kuzey Irak'ta yaptığımız her şeye şüphe ile yaklaşmamalı..." Bunu kayıtsız şartsız doğru ve haklı bir yaklaşım olarak kabul edenler de, derhal feryadı basıp; "Biz zaten ABD'yi çok kızdırdık. Müttefikimizi kandırdık! Wolfowitz ve diğerleri ne dese haklı..." türünden beyan ve yazılarla, Türkiye'nin adeta her türlü müeyyideye müstehak olduğunu demeye getiriyordu! Ama kimse demiyordu ki: "Tamam her yaptığınızdan şüphe duymayalım ancak, siz de Irak'ta niye hep İsrail'e dönük icraat yapıyorsunuz? Irak'ı yönetmek üzere gönderdiğiniz görevlilerin neredeyse tamamı bir biçimde İsrail ile irtibatlı! Ya kendisi bizzat Yahudi oluyor; demokrasiyi yerleştirmek üzere gönderdiğiniz Prof. Noah Feldman gibi... Yahut İsrail'e büyük sadakat ve hayranlık duyuyor; geri çektiğiniz JINSA üyesi emekli general Jay Garner gibi!.. Adam kıtlığı çekmediğinize göre, demek ki, bunu özellikle yapıyorsunuz. O zaman da şüphelenmemek elde değil..." Gelelim Kuzey Irak meselesine; Bay Wolfowitz diyor ki; "Türkiye Irak'ta istenmiyor. Osmanlı devri artık geride kaldı..." Aslında Irak'ta kimin istenmediği ortada. O ülkeyi işgal eden Türkiye olmadığına göre!.. Türkiye'yi istemeyenler (şimdilik) ise, ABD'nin yeni stratejik müttefikleri olan Barzani ve Talabani, yani Wolfowitz'in has adamları... Süper Güç bu ikili ile şu ana kadar işleri hayli ilerletti. Ve kendi şüpheli hareketlerini gizleyebilmek için de, Türkiye'yi zor durumda bırakacak bir atraksiyona girdiler. Güya Türk askerleri, Türkmenlere silah taşıyormuş... Olay ters tepince de, özürle işi kapatmaya çalıştılar! Peki Kuzey Irak'ta işin aslı nedir? İşin aslı şu; Barzani ve Talabani güçleri, ABD'nin önderliği ve koruması altında adım adım bölgeyi ve idaresini ele geçiriyor! Daha önce Musul'da sahneye konan oyun, şimdi de Kerkük'te tekrarlanıyor. Yani lafı uzatmadan söyleyelim; Musul da, Kerkük de, fiilen Peşmergelerin denetiminde gerisi teferruat... Efendim, ABD askerleri Peşmergeleri silahsızlandırıyormuş, falan feşmekan, bunlar hep oynanan oyun için kamuflaj görevinden başka bir şey değil. "Türkiye'nin kırmızı çizgileri morardı" diye göbek atanlar, yahut ABD bize ne söylese yeridir deyip yalakalık yarışına girenler, biraz da yanıbaşımızda gerçekten nelerin olup bittiğine baksalar iyi olur! Sahi Kerkük'te Araplarla Kürtler neden çatışıyor? Terör uzmanı yeni komiser Paul Bremer'e sormak lazım; neden?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.