Tarihî mirasa sahip çıkmak...

A -
A +

St. Petersburg Cumartesi günkü yazımızda, üç yüzüncü kuruluş yıldönümü dolayısıyla, Rusya'nın St. Petersburg şehrinin tarihi ve kültürel özellikleri hakkında çok özet bilgiler sunmuştuk... Kutlama törenleri çerçevesinde bu şehirde yapılan "Kentlerin tarihi ve kültürel mirasını koruma" başlıklı bir sunumda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna da bir konuşma yaparak, (Petersburg'un kent ölçeğinde tarihi dokuyu aynen koruma ve geleceğe aktarma konusundaki başarı ve tecrübelerine) işaret etti ve bunun için takdir ve hayranlık duygularını belirtti. Sayın Gürtuna, üç gün boyunca, her fırsatta Türk medya mensuplarına, İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginlikleri ile onların korunması ve kentin modernleştirilmesi hakkında bilgi verdi ve bu meselelerde halkın bilinçlendirilmesi için medyanın desteğini talep etti. Üç yüz yıllık Petersburg'un kentsel konumunu hayranlıkla izlerken, acaba üç bin yıllık dünya incisi İstanbul'umuzun tarihi özellik ve güzelliklerinin yeterince farkında mıydık? Öyle ya, bir tarafta bataklıkları kurutularak 42 adacık üzerine kurulan Petersburg; beri tarafta iki kıtayı birleştiren, "toprakla suyun visale erdiği, rüyaların misale kavuştuğu...", yedi ile başlayıp yetmiş yedi tepeye yayılan İstanbul... Rus şiirinin zirve ismi Puşkin, "Beyaz Geceler"in yazarı Dostoyevski Petersburglu ise, "Sultanuşşuara-Şairler Sultanı" Baki, "Bu şehr-i stanbul ki, bi misli behadır/ Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır..." diyen Nedim, "Aziz İstanbul"un yazarı Yahya Kemal, "İstanbul benim canım/ vatanım da vatanım"ı kaleme alan yirminci yüzyılın "Sultanuşşuara"sı Necip Fazıl da İstanbullu. Hayır, hayır... Bu yıldızları saymakla bitiremem! Canına mal olsa da sözünü hiç esirgemeyen Nef'i'den, "Boğaziçi'ndeki bir garip Orhan Veli"ye kadar, her biri sanat ve edebiyat okyanusunun mahir dalgıcı olan yüzlerce isim gelip geçti, Türklüğün kültür ve medeniyet asitanesinden... İstanbul tarih-medeniyet ve ihtişam açısından kıyas kabul etmez. Haklıdır da... Bir Ayasofya, bir Sulatanahmet, bir Süleymaniye Camii başka nerede var? Fakat heyhat! Biz o muhteşem mirasa ne kadar sahip çıkabildik?!... Puşkin'in, Dostoyevski'nin ve diğerlerinin doğdukları, öldükleri evler, okudukları okullar, hatta "Daça"ları (yazlık evleri) bile müzeye dönüştürülmüşken, biz divan edebiyatı üstadlarımızın hatırası için ne yapmışız? İkinci Dünya Savaşı sırasında, müzelerindeki sanat eserlerini Ural dağlarına kaçırıp saklamasını bilen Petersburglular, bir buçuk milyon insanını kaybettiler ama muhafaza ettikleri tarihlerini bugün gururla sergiliyorlar. Başkan Gürtuna konuşmasında, Bağdat'taki tarih ve sanat yağmasına gönderme yaptı. Herhalde İstanbul'daki tarih yağmasını içine atmıştır!.. Evet, tarihimiz muhteşem ama maalesef bugünümüz perişan! Rusya'nın Avrupa'ya ve dünya denizlerine açılan penceresi olan Petersburg'da tam altmış beş üniversite var. 1270 kütüphanesindeki toplam kitap adedi ise 250 milyon cilt... Ve Petersburg dünyanın en muhteşem sekiz mimari şehri arasında gösteriliyor. Peki İstanbul ne durumda? Binalarının yüzde altmışı kaçak veya imar planına aykırı. Kore'nin başkenti Seul'de bile 387 kilometrelik metro varken, İstanbul'da sadece 9 km. yapılabilmiş! Ama karamsarlığa kapılmayalım. 2020 yılına kadar su meselesini halletmiş olan İstanbul, eğer 2023 yılına kadar (TC'nin yüzüncü yılı) 350 km'lik metro yapabilirse ulaşım meselesini de halletmiş olacak. Tarihi mirası sahiplenmeye gelince; Büyükşehir Belediyesi şimdilerde, "Suriçi"ndeki bütün tarihi eserlerin envanterini çıkarıyor. Bu eserlerin restorasyonu, korunması ve topyekûn İstanbul'un güzelleştirilmesi konusunda, herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. İşin özü bu!.. ...... Mini not: Yıllık izin çerçevesinde yazılarıma bir müddet ara vereceğim. Yeniden buluşmak dileğiyle. Hoşça kalın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.