Demirel'in rakam oyunu...

A -
A +

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in rakamlarla ilgili mahareti herkesçe malumdur. Yaklaşık kırk yıldır bu rakamları istediği formata sokarak her seferinde kendi görüşünü doğru ve haklı çıkarmak gibi bir gayretin içinde olmuştur hep. Bunda başarılı olduğunu da kabul etmek gerekir. Kaldı ki, şimdi ele alacağımız mülakatında dahi, kendisi de başarılı olduğunu ifade etmektedir!.. Demirel, Halka ve Olaylara Tercüman gazetesinden Metin Işık'a verdiği mülakatta, yine böyle bir rakam formatlama marifetiyle, AK Parti'nin oylarını % 26'ya indirmiş... Diyor ki, Sayın Demirel; "AK Parti seçimlerde geçerli oyların % 35'ini aldı ama, sandık başına gitmeyen 10 milyon oy var. Bunu hesaba kattığınızda AK Parti'nin oyu yüzde 26'ya iner. Yani yüzde 26 oy ile Meclis'in yüzde yetmişini elinde tutuyor!.." Bu durumun pek sağlıklı bir tablo yansıtmadığını da kaydeden Demirel, iktidara alternatif olarak da DYP'yi göstermiş. Benzer görüşleri daha önce başkaları pek çok kere dile getirdi. Ama bunun Demirel tarafından seslendirilmesi, bizce çok büyük tezattır. İleriye dönük subjektif mahiyetteki tahminleri ile ilgili bir değerlendirmeyi şimdilik gerekli görmüyoruz. Seçimler öncesinde ve sonrasında bu tahminlerin isabet derecesi daha iyi görülecektir şüphesiz. Bizim burada söz konusu etmek istediğimiz, Sayın Demirel'in "Dün dündür, bugün bugündür..." şeklinde klişeleşmiş demagojik yaklaşımının düne ve bugüne ait yansımalarıdır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Sayın Demirel rakamları kullanmada büyük ustadır. Ama bu kullanma biçiminin siyaset etiğindeki yeri tartışmalıdır! Mesela, bir zamanlar kendisi iktidarda iken, "Bulun 226'yı düşürün hükümeti...", (O zamanki salt çoğunluk 226 idi) diyerek, Meclis aritmetiğinde, iktidarın güven desteğini rakamsal çoğunluk üstüne oturturken ve Cumhurbaşkanı'nın çoğunluğu sağlayan parti liderini başbakan olarak atama mecburiyetinde olduğunu ısrarla savunurken, yine kendisinin bu defa Cumhurbaşkanı olarak aynı hükümleri tersyüz ettiğini gördük. Tansu Çiller Meclis'te güvenoyu alacak çoğunluğa sahipken, onun yerine Mesut Yılmaz'ı görevlendirmesi ve akabinde, Türk siyasi hayatının yüz karası sayfalarından birini teşkil eden transfer rezaletinin yaşanması ibret verici bir olaydır! Dünyanın her tarafında, seçim sandığına gitmeyen seçmenler vardır. Ve katılma oranları bazen yüzde ellilere kadar düşmektedir. Ama kullanılmayan reyler, o seçimler sonucu işbaşına gelen iktidarların meşruiyeti noktasında tayin edici bir etki doğurmamaktadır. Bunun da sebebi, serbestçe yapılan seçimlerde herkesin, istediği şekilde hür iradesiyle oyunu kullanma imkanına sahip olmasıdır. Dolayısıyla geçmişte hep aksini savunan Sayın Demirel'in, yüzde seksenler mertebesinde bir katılımla gerçekleşen 3 Kasım seçimlerinin sonuçlarını tartışmalıymış gibi göstermeye çalışması büyük çelişkidir... Diğer taraftan Sayın Demirel, rakamları konuştururken hep kendi maksadına uygun sıralama ve düzenlemeyi yapar. Mesela diyor ki, "İstanbul'da ne varsa Hakkari'de de o olmalıdır dedik ve öyle oldu..." Acaba gerçekten öyle mi? Türkiye'de fert başına milli gelir 2165 dolar iken, bunun Hakkari'de 800 ile 1200 arasında gidip geldiğini Demirel bilmiyor olamaz! Ve 1950'de İspanya'nın fert başına milli geliri 150 dolar iken, Türkiye'de bunun 200 dolar olduğunu, ama bugün İspanya'nın 15 bin 500 dolar iken bizim iki binli rakamlarda çakılıp kaldığımızı da yine herkesten iyi o bilir... Ama mukayeseleri yaparken, biraz da kendimizden yukarı olanlara bakmak lazım. Mesela ülkemizdeki Üniversite sayısının 77'ye çıkmasını ve bunlardan birinin de Kars'ta olmasını çok önemsiyor. Doğrudur. Ama Rusya'nın sadece St. Petersburg şehrinde 400 tane üniversite olduğunu da göz önünde tutmadan gerçekçi bir değerlendirme yapamazsınız! Yani kısacası rakamları doğru konuşturmak gerekiyor! Metin Işık, Demirel'in performansının süper olduğunu söylüyor. Keşke Süleyman Beyi kırk yıldır siyasette tutan Türkiye'nin performansı da öyle olsa...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.