Küçük kupa büyük Türkiye...

A -
A +

Ulkemiz futbol dalında, dünya ölçekli son iki büyük organizasyonda başa güreşerek üçüncülüğe adeta oturdu!.. 2002 Dünya Şampiyonasında, sadece Brezilya'a yenilerek elde ettiği üçüncülüğü, bu defa Brezilya'yı Konfederasyon kupasından eleyerek kazandı. Türkiye, futboldaki tartışmasız üstünlüğü ile hep zirvede olan Brezilya ile, istediği gibi olmasa da bir biçimde hesap kesti. Ancak ne yazık ki, Fransa için bunu henüz başaramadı. Dikkat ettiyseniz "henüz" tabirini kullandım. Çünkü önümüzde bir başka büyük futbol organizasyonu var; 2004 Avrupa Şampiyonası... Türkiye bu şampiyonaya da iddialı olarak hazırlanıyor. Bunun için grup elemelerinde evvela İngiltere ile görülmesi gereken bir hesap var. Daha sonra da şampiyonada Fransa ile ve belki yine İngiltere ile ve Avrupa'nın başka büyük takımlarıyla kıyasıya bir rekabet yaşanacak. Bugün futbol yazmamızdaki maksat, spor yazarı meslektaşlarımızın her gün yaptığı ve en ince detaylarına kadar her şeyi yazdıkları gibi bir spor oyunu analizi yapmak değil. Bizim dikkat çekmek istediğimiz husus, Türkiye'nin spor alanındaki küresel rekabette kaydettiği gelişmeler ve bunun çağrıştırdığı bazı diğer konular... Hatırlayalım bundan 10-15 yıl öncesine kadar, "ezilmeden yenilmek" yahut "şerefli yenilgi" bizim için teselli kaynağı idi. Beraberlikleri ise "zafer" kazanmış gibi algılıyorduk! Ama devir değişti. Şimdi üçüncülük bile bizi tatmin etmiyor. Birinci olmamız lazım. Allah izin verirse olacağız da!.. Uluslar arası arenada başarılara imza atarken, Türkiye aynı zamanda özeleştiri yapma ve mücadeleye daha iyi hazırlanma fırsatını da yakalıyor. Mesela Dünya Şampiyonası sırasında Milli Takımın teknik direktörü Şenol Güneş ile ilgili çok büyük tartışmalar vardı. Öyle ki, bu tartışmalar futbolcuların moralini etkileyecek seviyelere tırmanıyordu. Ama bu defa Güneş'in bilgi, beceri ve başarıya giden yoldaki kararlılığı, muhalif-muvafık her görüşteki insan tarafından paylaşılır oldu. Bu belki de en önemli bir kazanç. İnsanlarımıza güvendikçe, onlara ayak bağı olmadıkça, daha çok başarı yakalayabileceğimizi görüyoruz. Şenol Hoca, bu özgüvenle gepegenç zımba gibi bir takımın temellerini attı. Tebrikler... Ben yine de futboldan ziyade, Türkiye'nin global gücünün uluslar arası arenaya yansıması hususuna vurgu yapmak istiyorum; Dikkat ettiniz mi, dünyanın neresinde olursa olsun Türk seyircisi, herkesi kıskandıracak şekilde boy gösteriyor. Türk milletinin vefa ve sadakatini, milli duyguları ve heyecanı yaşama açısından rakipsizliğini, güç gösterisinde, kararlılıkta ve her türlü mücadeledeki azmini ve cesaretini tescil ettiriyor. Şampiyonalarda, ev sahibi ülkeler dahil, Türkiye gibi bütün tribünü bayrağı ile donatan hangi ülke var? İşte buradaki mesaj önemli. Türk seyircisinin, daha doğrusu bütün olarak milletin verdiği mesaj bana göre şudur; Milletimiz başarıya susamıştır. Halen küresel ölçekte bulunduğu mevkiyi beğenmemektedir, hazmedememektedir. Daha büyük, daha yüksek başarılar istemektedir. Sadece futbolda veya sporda değil, ekonomide, dış siyasette, bilimsel gelişmede, kısacası küresel rekabetin yaşandığı her alanda bu başarıyı beklemektedir. Dolayısıyla milleti temsil noktasında hangi sahada olursa olsun görev alanlar, bu millete layık olma hedefini beynine ve kalbine kazımak durumundadır. Eğer bu yapılabilirse, başarının da mutlaka elde edileceğinde şüphe yoktur... Madem ki sportif yazdık, karınca kararınca biz de Sayın Şenol Güneş'e ve talebelerine iki küçük hatırlatmada bulunmak isterim; O geri paslar çok can sıkıcı... Geri pas yüzünden Fransa'dan çok ucuz bir gol yedik ve bu da final yolunu bize kapattı! Unutmayalım, arabayı geri vitese takarak ilerleme kaydedemeyiz... Bir diğer husus rakip kale önüne gelen oyuncularımız neden topu ayağında tutar da şut atmayı düşünmez ve her seferinde de kaptırır?!. Son nokta; Eğer genç oyuncularımız bireysel oynama yerine pas vermeyi becerseydi, Brezilya'ya en az iki gol daha atardık. Bu, ahkam kesme değil, seyircilerin paylaştığı bir gözlemdir. Başarı dileği ile birlikte ikazdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.