Halının ucu kaldırılacak mı?

A -
A +

Türk medyasında Irak meselesi, başından beri eksik ve yetersiz biçimde, çoğu kere tek taraflı, hatta önyargılı bir şekilde ele alınıyor. Sıcak çatışmaların son raddeye çıktığı günlerde bile, bir kısım basın gelişmelerin önemli bir bölümünü ya görmezden geldi, yahut da filtreleyerek sunma ihtiyacı hissetti... Hal böyle olunca da Türk kamuoyu olup bitenlerden yeterince haberdar olamadı. İmkanı olan, yabancı dil bilen az sayıdaki insanımız ecnebi medyaya yönelerek bilgi edinmeye çalıştı. Mayıs ayı başından bu yana, yani Irak'ta büyük çaplı çatışmaların sona erdiği tarihten bugüne kadar, bu ülke ile sınır komşusu olan ve tabii olarak savaştan ve savaşın yansımalarından en fazla etkilenen Türkiye değilmiş gibi, bu mesele neredeyse minimize edildi. Taa ki, Süleymaniye olayı patlayana kadar. Halbuki dünya medyasında ve Irak'a müdahalede asıl fail olan ABD ve İngiltere basınında, konu başından beri çok daha teferruatlı ve bazen şaşılacak kadar da objektif şekilde ele alınıyor. Tamamı olmasa da hatırı sayılır çoğunlukta medya kuruluşunun olayı didiklemesi ile, ABD ve İngiliz yönetiminin kendi halklarının ve tabii dünyanın gözünden kaçırmaya, saklamaya çalıştığı gerçekler tek tek ortaya dökülmeye başladı. Bir süre için, "halının altına süpürülen pislikler" kıyısından köşesinden çekiştirme ile uç verince de ortalık karışıverdi! Daha ilk adımda İngiliz ve Amerikan yönetimlerinin tepesindeki isimler, yani Bush ve Blair ile bunların bazı yardımcıları, yalan söylediklerini, bazı bilgileri sakladıklarını itiraf etmek zorunda kaldılar. Ancak bu itiraflarla iş nihayete erecek değil tabii. Olaylar deşildikçe, daha doğrusu halının ucu kaldırıldıkça, ard arda yeni yalanlar, yeni yanlışlar, sorumluların başını çok ağrıtacak olan çirkin oyunlar ve kirli işler meydana çıkacak. İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin bu konuda hükümete karşı verdiği mücadele, medya dünyası için yüzağartıcı bir tavır ve bu kuruluşun itibarını müthiş yükseltiyor. Hele BBC'nin İsrail'in nükleer silah çalışmaları için yaptığı yayınlar var ki, başlı başına ele alınması gereken müthiş bir medya faaliyeti. Bu konuda şimdilik başı çeken BBC'ye yakında başka önemli basın-yayın kuruluşlarının da eklenmesini bekleyebiliriz. Nitekim AP Ajansı da, Amerika'nın rakipsiz süper güç konumunu sorgulayan bir yorum yayınladı ve "Tarihte Romalılar ve eski Çin'den İngiliz ve Fransız sömürgeciliğine kadar bir çok süper güç mevcuttu. Ama hiçbir ulus, 21. yüzyılın başlangıcındaki ABD gibi yeryüzünde bu kadar hakim durumda olmamıştı..." hatırlatmasında bulundu. Aslında bu görüşleri daha 1997 yılında, yazdığı "The Grand Chess Board=Büyük Satranç Tahtası" isimli kitabında Carter'in güvenlik başdanışmanlığını da yapmış olan strateji uzmanı Zbigniew Brzezinsky daha ayrıntılı bir şekilde dile getirmiş ve şöyle demişti; "ABD bugün tek ve rakipsiz küresel süper güç durumunda. Bakalım gelecekte ABD'ye rakip olacak başka bir küresel güç çıkacak mı?..." * ABD'yi dengeleyecek alternatif bir süper güç (askeri düzlemde) henüz ortada yok ama, "Gücün ve etkinin tek bir ulus elinde bu kadar toplanması kaygısı"nın iyice belirginleştiği AP ajansının yorumunda da vurgulanıyor. Hele Amerikan Dışişleri Bakanlığı eski sözcüsü James Rubin'in ifadesiyle, bir çok gözlemcinin, ABD'nin "kontrol dışı bir süper güç" olarak değerlendirildiği itirafı çok dikkat çekici. Bakalım bu "kontrol dışı" Süper Gücün ve stratejik ortağı İngiltere'nin durumu, halının ucu biraz daha kaldırıldığında, yahut altına süpürülen pislikler biraz daha ortaya döküldüğünde ne olacak?!.. ———— *Büyük Satranç Tahtası-Z. Brzezinsky, Sabah Yayıncılık

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.