At ürkünce, park unutuldu...

A -
A +

Şanssızlıklar Türkiye'nin yakasını bırakmıyor! Çarşamba günü, Bayrampaşa'da Türkiye'nin en büyük parkı hizmete açılırken, Başbakan'ın binmek istediği, daha doğrusu binerken düştüğü at, bu parkın ihtişamını engelledi. Başbakan'ın attan düşmesi şüphesiz çok önemli bir hadise. Ama medyanın olaya yaklaşımı daha çok magazinel oldu... Daha yeni yeni olayın ciddi taraflarına dikkat çeken, Başbakan'ın korunması ile ilk yardım hizmeti verilmesi veya programların güvenlik açısından gözden geçirilmesi vs. vs... Ancak olay günü ne bunlar hatırlandı ne de muhteşem parkın özellikleri... Türkiye'de son yıllarda yerel yönetimler çok önemli başarılara imza attılar. Erdoğan'ı başbakanlığa taşıyan da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda ortaya koyduğu başarı ve hizmetler olmuştur. Ancak halihazırda yerel yönetimler, merkezi idarenin vesayeti altında bulunduklarından pek çok konuda eli kolu bağlı bir durumdalar. Ve bu yüzden de mevcut potansiyelini kullanmakta zorlandıkları gibi gelişen şartlara ayak uydurmak için ihtiyaç duydukları imkanları edinmekte de müşkilat çekiyorlar. Ama bütün bunlara rağmen eski dönemlere göre kıyas kabul etmeyecek derecede büyük hizmetler veriyorlar. İşte İBB'nin Bayrampaşa'da hizmete soktuğu Türkiye'nin en büyük parkı da bunlardan biri. 470 bin metrekarelik bir alana sahip parkta, açık hava sinemasından anfi tiyatroya, sanat galerilerinden basketbol-voleybol ve tenis sahalarına, helikopter pistinden bedensel özürlüler için özel bölümlere kadar her şey düşünülmüş ve düzenlenmiş. Bayrampaşa deyince, sadece İBB'nin bu önemli hizmeti değil, ilçe belediyesinin yaptığı atılımlar da göz kamaştırıyor. Onun için Bayrampaşa Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Bürge, iftiharla şunları söylüyor; "Bugün Bayrampaşa'da yaşayan her vatandaş "varoş bireyi" olarak hissetmiyor kendini... "İstanbullu" olarak tanımlıyor varlığını, önce "İstanbullu"... Terkedilmiş, sokağı çukur dolu, havası ve suyu kirli, çöp yığınlarının olduğu bir şehirde oturmuyor artık. Sokağıyla beraber, suyu ve havası temiz, parklarında bahar çiçekleri açan, yüreği sevgi dolu, ruhu İstanbullu, ufku ise okyanuslara uzanan birer fert olarak önce "Bayrampaşalı"yım diyor..." Yani kısaca Bayrampaşalılar "paşa" keyfi yaşıyor demeye getiriyor. Ancak Başkan Bürge'nin sitemleri de var. Hizmetlerinin özellikle medya tarafından yeterince görülmemesinden, duyurulmamasından şikayet ediyor. Haksız da değil. Fransa'daki Monaco Stadyumu'nun minyatürü olan ve Türkiye'de bina üzerindeki stadyum olarak ilkler arasına giren, zemini sentetik halı ile kaplı Terazidere Spor Kompleksi, medyadan layık olduğu iltifatı nedense görememiş... Yerine göre pireyi deve yapmasını bilen medyanın bu kayıtsızlığına Bürge anlam vermekte zorlanıyor ve, spor kompleksi, okul, showroom ve otopark olarak Bayrampaşalılara büyük rahatlık ve konfor getiren bu önemli tesisin layık olduğu ölçüde prezente edilmeyişini yadırgıyor. Başkan Bürge spora çok büyük önem veriyor. Bu yüzden olacak ki, birçok vilayet belediyesini kıskandıracak büyüklükte ve çok fonksiyonlu yeni belediye binasının içine de son derece modern bir spor salonu yerleştirmiş. Özetle Bayrampaşa'nın yeni vizyonu, modern şehircilik anlayışını yansıtıyor... Her gün ortalama iki açılış veya temel atma töreni düzenleyen Ali Müfit Gürtuna da, Göksu Göleti ile Ankara'ya deniz getiren (!) Melih Gökçek de, Bayrampaşa'yı varoş olmaktan çıkartıp modernleştiren Hüseyin Bürge de, onlar gibi çalışan diğerleri de halkın zihninde ve gönlünde hak ettikleri yeri alıyorlar. Ancak yerel hizmetler kişisel gayretlerle değil, sistemin ıslahı ile arzu edilen seviyeye getirilebilir. Yerel yönetim reformu bundan ötürü elzemdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.