İktidar, muhalefet ve Çankaya...

A -
A +

Uç gün önce tatile giren TBMM'nin son üç haftada ortaya koyduğu çalışma temposu, 'Özal Dönemi'nden bu yana pek göremediğimiz türdendi. Meclis Başkanı Arınç'ın "Bir önceki döneme göre yüzde kırk daha fazla çalışma yapıldı..." açıklamasından sonraki iki günde de, bir düzine tasarı ve teklif genel kurulda kabul edilerek kanunlaştı. Ki, bunların içinde "Yedinci Uyum Paketi" ile seçme ve seçilme yaşını indiren ve orman vasfını kaybetmiş arazinin satışına imkan veren anayasa değişikliği gibi, çok önemli düzenlemeler de yer alıyor... Yedinci Paketin içeride ve dışarıda meydana getirdiği olumlu hava en iyimser tahminlerin de ötesinde seyrediyor. Şimdiye kadar her defasında Türkiye'nin canını sıkan AB Komiseri Verhaugen bile "hayranlığını" ifade etti!.. İktidar Partisi bu yüksek tempolu maratonda, Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle "kendisine yakışanı" yaptı. Hiç fire vermeden blok halinde hükümete destek çıkarak, bazı çevrelerce tahrik edilmek istenen "Çatlak-patlak" ihtimaline set çekti ve bu yöndeki beklentileri boşa çıkardı. Böylece hem hükümet, hem de parti yönetimi, önemli bir sınavı başarıyla geçmiş oldu. Buna karşılık Ana Muhalefet Partisi, blok halinde bir muhalefeti gerçekleştirebilmek için, "Eve Dönüş Yasası" ve anayasa değişikliği görüşmelerinde, kendi milletvekillerine oylamaya katılma yasağı getirerek, her şeyden önce parti içi demokrasiye aykırı davranmış oldu. Partisine mensup vekillere güven duymadığını ortaya koyarak bünye içinde büyük rahatsızlıklara yol açtı. Nitekim bunun sonucu olarak, CHP, "Anti demokratik yönetim" anlayışını protesto eden iki milletvekilini kaybetti. Kayıpların devam etme tehlikesi de var. Bu durumda Baykal ve yardımcılarının işi hayli zor görünüyor... Böyle gergin bir atmosfer içinde yapılan İstanbul İl Kongresi, CHP'nin geleceğine dair önemli bir gösterge. Bu satırların yazıldığı sırada kongre henüz sonuçlanmamıştı. Ancak, İstanbul'da çıkacak ters bir sonuç, Kasım ayındaki Kurultay için alarm işareti olabilir... Özetlersek, red cephesi gibi hareket etmek CHP'ye bir şey kazandırmadı... Gelelim Çankaya'ya... Hükümete karşı olan tavrı, tarafsızlık ve objektiflikten ziyade "Muhalefet" gibi algılanan Cumhurbaşkanı bu defa nasıl davranacak? Anayasa değişikliğini onaylayacak mı, yoksa yine veto mu edecek? Ortada dolaşan rivayetlere bakılırsa, Sezer icabında referanduma gitmeye bile kararlıymış! Temennimiz bu rivayetlerin doğru çıkmaması. Zira unutulmamalıdır ki, Türk halkını yüzde elli fakirleştiren 2001 Şubatındaki meşhur anayasa kitapçığını fırlatma krizinde, Ecevit kadar Sezer'in de sorumluluk payı var... "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek"le görevli Cumhurbaşkanı, eğer "Dediğim dedik" inatlaşmasıyla; bunca mesele altında ezilen ülkeyi bir de referanduma sürüklerse, bu hiç de hoş olmaz. Hele hele referandumda kendi görüşü kabul edilmezse, halkın çoğunluğu ile resmen ters düşmüş olur. Böyle bir halde de, daha bir dört yıl Çankaya'da kalması hayli zorlaşır!.. Kimse henüz dillendirmedi ama, şimdiden buraya yazıyoruz; Eğer Sayın Sezer; iktidarın, (Cumhurbaşkanının önceki veto gerekçelerini dikkate almak için) yaptığı değişikliğin prosedür yönünden verdiği imkandan hareketle, şekilcilikten öteye gitmeyecek bir tarzda, tekrar veto etme fikrindeyse en az iki defa, bundan daha da vahimi, referanduma gitme planı varsa, bunu da en az üç defa düşünmelidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.