Vali gibi vali...

A -
A +

Yukarıdaki başlık, "adam gibi adam" sözünden mülhem. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya, yerli yersiz alınganlığa meydan vermemek için, (adam gibi vali) yahut (hem vali hem adam olmak) deyimlerini başlığa çıkarmadık. Hani meşhur hikayedir ya; adamın biri oğluna "sen adam olmazsın!" deyip dururmuş. Oğlunun da yüreğine oturmuş bu söz. Adamakıllı kendisini okumaya vermiş ve günün birinde bu birikimiyle bir şehre vali olmuş. İlk işi babasını jandarmalar marifetiyle makamına celp etmek olmuş. Ve derhal başlamış adamcağızı köşeye sıkıştırmaya; "Baba bak sen hep söylüyordun ya, adam olamazsın diye. İşte bak ben bu şehrin valisiyim..." Hayat mektebini bitirmiş yaşlı baba bu lafın altında kalır mı! Hiç tereddütsüz cevabı yapıştırmış: "Oğlum sen vali olmuşsun ama adam olamamışsın! Eğer adam olsaydın babanı böyle yaka-paça ayağına getirtmezdin..." Böyle bir şey gerçekte olmuş mudur, olmamış mıdır orası meçhul. Ama ibret alınsın diye hep anlatılır... Merhum Recep Yazıcıoğlu için çok sıfat kullanıldı; "En Renkli Vali", "Sıradışı Vali", "Süper Vali", hatta "Çılgın Vali" gibi şeyler söylendi. Üst paragraftaki hikayenin çağrıştırdığı "Hem adam hem vali" şeklindeki tanımlamayı çok anlamlı buldum. "Adam gibi adam" deyiminin yanında, bu hikayedeki adam olmak veya iyi insan olmak esprisine de işaret etmek üzere "Vali gibi Vali" başlığını kullanmayı tercih ettim. Nitekim gazetelere akseden haberlere göre, Rahmetli Vali Yazıcıoğlu mezartaşına şu sözün yazılmasını vasiyet etmiş: "Hür, demokrat, adam gibi bir memlekette yaşayamadan gitti!..." "Adam olmak" veya "adam gibi adam olmak" veya "adam gibi yaşamasını bilmek" yahut "adam gibi çalışmasını bilmek"... Vasiyet cümlesi başta olmak üzere bütün bunlar, adam olabilmenin önemini ifade etmek için. Hani çok tekrarlanan ve bedbinlik kokan bir söz vardır ya; "Biz adam olamayız!..." İşte bu durumdan kurtulmak. Ama kolay değil. Eğer kolay olsaydı, Vali Recep Yazıcıoğlu'nun yüreğinde kalıp vasiyete dönüşmezdi. Recep Yazıcıoğlu genç yaşta bu dünyadan göçtü. Artık konuşamayacak! Bir başka vali arkadaşı demiş ya; "Sen konuşmazsan bu memlekette vali yok sanacaklar!" Konuşmadığı zaman bakan bile, acaba öldü mü diye şüpheye düşermiş. Evet o bol sıfatlı Vali artık konuşmayacak, konuşamayacak... Ama konuştukları kayıtlara geçmiş durumda. Acaba onlar hatırlanacak mı, veya hatırlarda tutulacak mı? Alışılmış kalıpları kırmaya çalışan, kireçlenmiş, betonlaşmış kabukları çatlatmak için kafaları patlatırcasına haykırılan, yorulmadan, bıkmadan usanmadan tekrarlanan o balyoz gibi laflardan dersler çıkarılacak mı? Böyle bir niyetimiz var mı? Ve bir soru daha: Yalnızca bir tek kişi yahut bir tek Vali mi konuşmalı? Efendim?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.