Irak bölünüyor mu?

A -
A +

27 seneden beri Ortadoğu'da görev yapan İngiliz gazeteci Robert Fisk'in The Independant gazetesine yazdığı son yazı, Irak'taki dehşetin gerçek boyutlarıyla ilgili önemli ipuçları veriyor... Tecrübeli gazeteciye göre, Irak'ta haftada ortalama bin sivil kişi ölüyor. Ancak bu ölümlerin çok büyük kısmı basından ve kamuoyundan gizleniyor. Sivil ölümlerle ilgili olarak bilgi toplamak için hastahanelerde inceleme ve araştırma yapmak isteyen gazete ve televizyon muhabirlerine de görülmemiş zorluklar çıkartılıyor... Robert Fisk'e göre, Irakta bulunan Amerikan askerleri, Filistin işgal topraklarındaki İsrail askerleri gibi başına buyruk, kontrolsüz ve meşru olmayan hareketlerde bulunarak savaş suçu işliyorlar! Böyle bir ifşaatın Batılı, hem de tanınmış bir İngiliz gazeteciden gelmesi son derece dikkat çekici ve olayların tırmandığı noktayı göstermesi bakımından da çok önemli. Demek ki, Irak halkına karşı işlenen cinayetler, orada fiilen işgalci güç olarak bulunan bir ülke vatandaşını dahi, isyan eder duruma getirmiştir... Irak'ta meydana gelen sivil ölümlerin bir kısmı lokal rekabet ve çatışmalardan, bir kısmı yağma-talan olayları esnasındaki güvenlik güçleriyle meydana gelen müsademelerden ve önemli bir kısmı da, Amerikan askerlerinin asayiş ve güvenlik baskınları sırasında açtıkları ateşten meydana geliyor. Daha birkaç gün önce ABD askerleri, yanlışlıkla ateş ederek onbir tane Irak polisini öldürdü... İç çekişmelerin giderek şiddetlendiğini ABD askerî yetkilileri de itiraf ediyor. Çünkü aylardan beri tam bir başıbozukluğun yaşandığı Irak'ta, can ve mal güvenliği ortadan kalktığı gibi, geleceğe dönük iktidar mücadeleleri de olayları büsbütün tırmandırıyor. Zira işgalci gücün kendi planlarına göre oluşturmak istediği yönetim, ülkedeki nüfusun etnik dengelerine hiçbir şekilde uymuyor. Kendilerine kucak açan Kürt azınlığı neredeyse asli unsur kabul ederek şekillendirmeye çalıştığı yönetim, halkı temsil etmekten uzak olduğu için kimse tarafından benimsenmiyor. Bu boşluk ve kaos ise toplum katmanları arasında daha çok nifak ve çatışmanın meydana gelmesine yol açıyor. Bu arada ABD desteği ile iyice güçlenen Kürtler artık daha fazlasını istiyor. Hazırlanacak anayasaya, Kürtlerin gelecekte bağımsızlık isteme hakkını hüküm olarak koydurmak istiyorlar. Her ne kadar Barzani ve Talabani bağımsızlık taleplerini şu sıralarda açıkça dillendirmiyorlarsa da, niyetlerini gizleme ihtiyacı da duymuyorlar. Ayrıca bu ikilinin politik kaypaklığına bakıldığında, asıl maksatlarını tahmin etmek zor değil. Barzani bir taraftan ABD Dışişleri Bakanı Powell'ı "Kurtarıcılarımız!" diye kucaklarken, diğer taraftan işgalin bir an evvel sona ermesini istiyor. Bu davranışların hangisi gerçeği yansıtıyor? Veya hangisi samimi olanı? Beri tarafta ABD, işgal statüsünü sürdürmek istiyor. Birleşmiş Milletlere daha fazla rol vererek çekilmeyi kabul etmiyor. Ama mevcut halde de Irak'ta düzeni sağlayamıyor. Ve Irakta bölünme süreci her geçen gün hızlanıyor. Bir tarafta kürtler, bir tarafta şiiler... Her biri kendi devletini kurmayı hedefliyor. Bu arada Irak halkı büyük bir zulüm yaşıyor. Açlık, hastalık, baskınlar, ölümler, yağmalar, işsizlik, güvensizlik ve belirsizlik... Amerika, bu işgali çok uzun süre devam ettiremez. Kayıplarını şimdilik halkından gizleyebilse de, miktarı giderek artıyor. Nitekim gayri resmi rakamlara göre beş bin ölü ve 15 bin yaralıdan bahsediliyor. Süper güç bu kayıplara ne kadar dayanabilecek? Bir de işin mali tarafı var; 87 milyar dolarlık ek bütçe talebi Amerikan kamuoyunu ayağa kaldırdı. Bush ve ekibi giderek köşeye sıkışıyor... Özetlersek; ABD er geç çekilmek zorunda kalacak. Ama çekilme sonrasında ne olacak? Irak'ın bütünlüğü korunabilecek mi? Çok zor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.