"Orman Kanunu..."

A -
A +

Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmalarının açılış konuşmaları hayli elektrikli oldu. Bugüne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinin teşkilat üzerindeki ağırlığını dikkate alarak, Genel Sekreterler, her noktada bu ülkeye karşı dikkatli ve nazik bir dil kullanmaya dikkat ettiler. Ama önceki gün böyle olmadı. Kofi Annan, alışılmışın dışında, Amerika'yı doğrudan hedef alarak çok sert eleştirilerde bulundu. Şu sözler Annan'ın: "Endişem odur ki, BM yetkisi olmadan yapılan tek yanlı askerî harekâtlar dünyamızı "orman kanunu" günlerine geri götürür, tek yanlı ve kanunsuz güç kullanımının yaygınlaşmasına sebep olur..." Bu sözlerin yegane adresi, ABD Başkanı George Bush'dan başkası değildi. Çünkü daha birkaç ay önce Amerika, BM'yi ve uluslararası hukuku hiçe sayarak, yani orman kanununu uygulayarak Irak'ı işgal etmişti. Kofi Annan işte bunu sorguluyordu. Çünkü BM kararı olmadan tek taraflı olarak savaş başlatmanın Birleşmiş Milletler teşkilatının kuruluş gerekçesinin sorgulanmasına yolaçacağının kaçınılmaz olduğu ortada idi. Annan durumun vahametini şu cümle ile ortaya koydu: "Uluslararası teşkilat olarak bir yol ayırımına gelmiş bulunuyoruz. Bu aşamada vereceğimiz karar, 1945'te BM'nin kurulması için verdiğimiz karardan daha az önemli olmayacaktır." Hiç de istemediği bir tavırla yüz yüze gelen Bush, bütün çabalarına rağmen sıkıntılı halini gizleyemedi. Hitabet kabiliyeti zaten sınırlı olan ABD Başkanı konuşurken yüzü şekilden şekile girdi. İnandırıcı olmaya çabalıyordu ama, yüz ifadesi daha çok kabızlık çekenlerin halini andırıyordu... Neden acaba? Aslında nedeni basit! Şu sorunun cevabı verilebilirse, konu açıklığa kavuşur: Acaba dinleyiciler arasında Bush'a inanan bir tek yabancı devlet adamı var mıydı? Bir de konuşmanın muhtevasına bakalım... Baştan başa çelişkilerle dolu idi. Bush "Irak operasyonu ile BM'nin prestijini kurtardık!.." derken ben gayri ihtiyari katıla katıla güldüm. Herhalde Kofi Annan ve salondaki pek çok kimse de içinden aynı şeyi yapmıştır. Daha bir hafta evvel Saddam Hüseyin'in 11 Eylül Olayları ile bağlantısını bizzat söyleyen Bush, BM'deki konuşmasında bunu unutmuş olacak ki, bu defa devrik Irak diktatörünün terörle bağlantısı olduğunu iddia etti. Bush'un söylediklerinin hangisi doğru? Önceki beyanları mı, yoksa BM'deki konuşması mı? Üstüne üstlük Bush, Irak'ta bir türlü bulamadıkları kitle imha silahlarını da yok ettiklerinden dem vuruyordu. Eeh, yalanın bu kadarına pes! İşte bu derin çelişkiler ve yalanlar yukarıda bahsettiğim sıkıntının belirtileri olarak yüzüne yansıyordu. Nasıl yansımasın ki, başlangıçta kaale almadığı Birleşmiş Milletler'e yeniden muhtaç olmuştu. Ve Irak'ın yeniden istikrara kavuşturulması için yardım istiyordu. Ama bunu yaparken de yine hem kel hem fodul misali, her şeyin kendi kontrollerinde olmasını istiyordu. Yani BM Irak'ta daha çok rol üstlenmeli, çıkacak fatura başkaları tarafından da paylaşılmalı amma velakin kararları Amerika vermeliydi... Bunun olmayacağını, olamayacağını Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ilan etti. Bush'un kürsüdeki, ayakkabısı sıkıyormuş görüntüsüne nazaran, çok rahat ve kendinden emin görünen tecrübeli devlet adamı, çok etkili bir konuşma yaptı. Ve üzerine basa basa şunları söyledi: "Hiç kimse hepimiz adına tek başına hareket edemez!.. " Bush'un, Irak'ın kendini yönetmesinin aceleye getirilmemesi gerektiği şeklindeki söylemine karşılık Chirac; "BM himayesindeki bir takvime göre Irak'ta bağımsızlığın ve sorumluluğun Iraklılara verilmesi gerektiğini" ifade ederek "BM'nin alternatifi yoktur..." dedi. Evet, önceki gün, BM'nin geleceği açısından önemli bir gündü. Ama Bush için çok verimli geçtiği söylenemez. Bush o bildik tehditkâr üslubuyla, "Bu salonda teröristlerin dostları bulunmaması gerekir" derken, kendi ülkesinin yıllar yılı başta Latin Amerika olmak üzere dünyanın her tarafında bu çeşit örgütlere verdiği desteği bilenlerce çok da ciddiye alınmıyordu. Hiç kimse teröristlerle dost olduğunu söylemez elbette. Ama bir de insanların söyledikleriyle yaptıklarına bakmak gerekir. Mesela ABD, başkalarına tavsiye ettiği şeyleri ne kadar yerine getiriyor? Irak meselesi de bir kere daha gösterdi ki, "Orman Kanunu" ile bir yere varılamaz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.