Gençliğin hali!..

A -
A +

Dünkü gazetelerde dehşet verici bir haber vardı. İstanbul'un Esenler ilçesinde, 17 yaşındaki bir genç, daha önce iki yıl süre ile arkadaşlık (Lümpen kültürde buna " flört etme" deniliyor) yaptığı ve araları açık olan 16 yaşındaki bir genç kızı, barışma teklifini kabul etmediği için kalbinden vurarak öldürmüş. Daha sonra kendi kafasına da bir kurşun sıkarak intihar etmiş! Üç-dört gün önce de, bir başka dehşet verici haber basında yer almıştı. Şöyle ki, yine yaşları 14-15 civarında olan iki genç kız birbiriyle kavga etmiş ve kavga sırasında biri diğerini bıçakla yaralamıştı... Bunlara benzer dehşet verici haberler son senelerde çok büyük artış kaydetti. Bilhassa "kız meselesi" yüzünden işlenen cinayetler... İki hafta önce de, bir başka şehrimizde, yaş ortalaması 17 olan gençlerden teşekkül etmiş bir çete, yine 17 yaşındaki bir gencin yolunu keserek, cep telefonunu gasp etmeye çalışmış, gencin direnmesi üzerine çete üyeleri kendisi bıçaklamak suretiyle öldürmüştü. Yıllardır özellikle okula giden küçük yaştaki çocuklara yönelik büyük tehlike arzeden bir durum toplumu tehdit ettiği halde, konu ancak ölüm ve yaralama gibi haberlerle gündeme geliyor ve kısa süre sonra da unutuluveriyor. O büyük tehlike, neredeyse tamamı ilköğretim yaşında olan çocuk çetelerinin, kendi okul arkadaşlarından haraç toplamak için yaptıkları akıllara ziyan işler... Diğer taraftan uyuşturucu tasallutu altındaki gençliğin nasıl uçurumlara yuvarlandığı, tinerci çocukların veya gençlerin işlediği cinayetlerle kafalara dank ediyor. Ama tedbir noktasında laftan öteye bir durum gözükmüyor. Önceki gün yine gazetelerde şöyle bir haber vardı: "Ortaöğretimde ecstasy şoku" Habere göre öğrencilerin yüzde iki buçuğunun en az bir kere ecstasy kullandığı ortaya çıkmış. Dokuz ilde 11 bin 911 lise öğrencisi arasında yapılan araştırmada, Ecstasy kullanımının yüzde 9.1 ile en fazla özel okullarda öğrenim gören öğrenciler arasında olduğu tesbit edilmiş. Araştırmanın bir başka şok edici boyutu, ilk kez Ecstasy kullanma yaşı ortalamasının 13.4 olması... Ve İzmir ili, yüzde dört oranı ile bu yaştaki öğrencilerin en fazla Ecstasy uyuşturucusunu kullandığı yerlerin başında geliyor! Evet, manzara bu. Gelin de çıkın işin içinden. Gençliğimize ne oluyor? Daha 17 yaşındaki bir genci, hem arkadaşının hem kendisinin hayatına son verdirecek kadar katılaştıran, vahşileştiren şey nedir? Sadece kız arkadaşına karşı duyduğu hisler mi? Yoksa bildiğimiz ve bilemediğimiz çok daha başka şeyler mi? Bölünmüş, parçalanmış aileler, yoksulluklar, yoz kültürün meyvesi olan televole yaşantısı... Gayesizlik ve hedefsizliğin yegane maksat haline getirdiği sefahate düşkünlük ve lümpen hayatlar... Toplumdaki yabancılaşma, değerlerle zıtlaşma. Acımasızlık, duygusuzluk, bencillik. Kısacası toplumun moral bağlarının kopması. Anneler, babalar, veliler, öğretmenler ne yapsın? Ne yapabilirler? Pedagoglar, psikologlar, sosyologlar ve toplumun ruh yapısı ile ilgili bütün kesimler kafa kafaya verip bu dehşet verici manzaraya bir teşhis koyup tedavi yolu bulmalılar. Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Aileden Sorumlu Bakan Sayın Güldal Akşit, Diyanetten Sorumlu Bakan Sayın Mehmet Aydın ne dersiniz bu işe? Ne zaman harekete geçeceksiniz? Ve her fırsatta AKP'nin her şeyi dini programa dayandırmak istediğini iddia eden Sayın Ali Topuz ve diğer CHP'liler siz ne dersiniz? Gençlerin dinini öğrenmesi tehlike de, birbirlerini boğazlayacak kadar ruhsuzlaşması tehlike değil mi? Bu konulara ne zaman eğileceksiniz? Efendim?!. ..... NOT: Gazetemiz yazarlarından Sayın Mehmet Oruç'un kaleme aldığı "Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform"- (Arı Sanat Yayınevi) isimli kitabı okuyucularıma tavsiye ederim. Bu kitapta diyalog ismi altında nasıl bir misyonerlik faaliyeti yürütüldüğünü kitabı okuyan herkes rahatlıkla kavrayacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.