Rövanş mı, oryantal dans mı, yoksa?..

A -
A +

Türk askerinin Irak'a gitmesi konusunda, ABD'nin sergilediği son tavır ne anlama geliyor? Çeşitli ihtimaller söz konusu. Şöyle ki: Taa işin başından beri, Amerika'nın hakikatte var olmayan gerekçelerle, yani İngiltere ile birlikte, dünyaya karşı yalan söyleyip (Kitle imha silahlarının varlığı ve El Kaide örgütü ile bağlantılar vs.) Irak'ı işgal etmesi, ancak daha sonra yine bizzat kendilerinin çıkıp, gerekçelerinin uydurma olduğunu itiraf etmesi sebebiyle, yönetim olarak içine düştükleri kafa karışıklığının sağlıklı karar oluşturmasına engel teşkil etmesi... Çünkü son günlerde bu konuda ABD Yönetiminin üç tepe ismi özünde aynı manaya gelen ve bir karara varamadıklarını ortaya koyan açıklamalar yaptı. Güvenlik Başdanışmanı Rice, "Türk askerinin Irak'a gitmesi hassas bir konu, hem Türkiye ile hem de Iraklılarla görüşüyoruz" dedi. Savunma Bakanı Rumsfeld; "Bu karmaşık bir mesele, ama Türkiye'nin asker gönderme konusundaki kararını memnuniyetle karşılıyoruz" şeklinde konuştu. Daha önce Türkiye'den asker istediklerini defalarca açıklayan Dışişleri Bakanı Powell ise, "Türkiye'nin Irak konusunda katkıda bulunmak istemesi sevindirici bir gelişme, bununla bağlantılı zorlukları aşmaya çalışıyoruz..." beyanında bulundu. Bu açıklamalara bakarak, acaba ABD Yönetimi, Irak Geçici Yönetim Konseyinden, daha doğrusu Barzani ve Talabani merkezli tepkilerin bu raddeye varacağını düşünmemişler miydi, sorusu akla gelebilir. İki ihtimal var; Ya, başlangıçtaki gibi, "Irak'a özgürlük ve demokrasi götüreceğiz... Halk bizi çiçeklerle karşılayacak!" türünden bir ileriyi görememe ve basiretsizliğin tekerrürü söz konusu. Evdeki hesabın çarşıya uymaması, yani Iraklıların çiçek yerine kurşun atmaya başlaması akıllarını iyice karıştırmış olabilir mi? Ya da Türk askerinin Irak'ta yeni sıkıntılara yol açabileceği ihtimalini önceden düşünmemiş olmaları... Buna evet diyebilmek için, "Özgürlük ve demokrasi..." propagandasına inanmak gerekir. Daha Türkçesiyle , ABD'nin gerçek niyet ve hedeflerini bir kenara itmek, yani yok saymak gerekir? Böyle bir şey mümkün mü? Koca Süper Güç enine boyuna, derin hesaplar yapmadan bu çapta bir harekata girişir mi? O halde saf olmaya gerek yok. Başka ihtimallere bakmak lazım. Hani mesela Startejik müttefikimiz, 1 Mart Tezkere'sinin geçmemiş olmasından dolayı hesaplarının mecburen, değişikliğe uğramış bulunma kızgınlığını gidermek için bize ufak bir ders veriyor olmasın! Öyle ya, dün bizim Meclisimiz ABD askerlerini Türk topraklarında istemiyordu, şimdi ise Iraklılar (Bunun en doğru okunuşu Barzani ve Talabani safındaki kürtlerdir) Türk askerini istemiyor!... Kim ne diyebilir ki? Zaten Erdoğan da söylemedi mi, "Iraklılar istemiyorsa bir şey diyemeyiz" diye?! Ama tekrar edelim, işler göründüğü kadar basit ve şeffaf değil. Çünkü işin içinde işler var! İsrail boyutu nedir mesela? Türkiye, hem kendisinden ısrarla destek isteyen ve stratejik müttefik olarak bunun gerekliliğini sürekli olarak hatırlatan ABD'nin, iki aşiretin desteğini yanında tutmak uğruna, elli küsur senelik bir dostluk ve müttefiklik statüsünü kenara itebilen tavrını kayda geçirmiş olmalıdır. Anlaşılan o ki, Amerika "iyi birer politik dansöz" olarak bilinen Barzani ve Talabani'den oryantal havaları çabuk kapmış!... İkili şimdiye kadar çok kıvırdı. Şimdi de onların hatırı için ABD kıvırıyor. Ancak yarın durumlar değiştiğinde kıvırmak için bazılarının 'yen'i, bazılarının da 'yeri' dar gelecek. Oryantalistler Orta doğuya hiçbir zaman iyi niyetle yaklaşmadılar. Bunu bilelim ve kıvırma paylarını da ona göre hesaplayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.