ABD iyice bunaldı!..

A -
A +

Amerika Irak macerasında hergün yeni bir şokla karşılaşıyor... Önceki gün, işgalin bir numaralı fikir babası ve uygulayıcısı, Pentagonun da esas patronu olarak kabul edilen Paul Wolfowitz, Bağdat'ta en iyi korunduğu varsayılan El Reşid Oteli'nde, kurşun değil ama füze yağmuruna tutuldu. Bir tek kat farkıyla, saldırıyı yara almadan atlatabilen Savunma Bakan Yardımcısının basın karşısına çıktığında, son derece sarsılmış olduğu ve sesinin titrediği haberlerde yer aldı. Halbuki Wolfowitz, dünyaya Irak'ta asayiş ve sükunetin sağlanmakta olduğu mesajını vermek için gelmişti. Ama kaldığı binaya atılan 29 füzeden 20 tanesinin isabet etmiş olması ve hemen bir alt katında kalan Bir Albayın hayatını kaybetmesi her şeyi alt üst etti. Wolfowitz can havliyle ABD Irak'ı terketmeyecek demiş olsa da, bu konuda kendisinin bile artık çok emin olmadığı ortadadır. Bir noktanın altını çizmek gerekiyor; ABD Irak'ta iyice bunaldı. Bu bunalmanın Yönetim içinde derin çatlaklar oluşturduğu da artık gizlenemeyen bir durum. Ne Bush'un sinirden kıpkırmızı kesilen bir suratla herkesi tehdit etmesi, ne de adına "Neo-con" denilen, sözde yeni muhafazakar tipi bir grubun akıl ve mantık dışı bir anlayışla ve her meseleyi sadece güçle çözme fütursuzluğu, Amerika'yı içine düştüğü bu bataktan çıkaramayacaktır. Bakınız yalnızca dün Bağdat'ta meydana gelen yarım düzineden fazla patlamada meydana gelen can kaybı resmi rakamlara göre kırk civarında. Yaralı sayısı ise yaklaşık 250 kişi!.. Bu tabloyu Amerika dünyaya nasıl izah edecek? Nitekim ABD medyası da artık gerçeği teslim ediyor. Ve Irak'ta her şeyin tersine döndüğünü, Bush iktidarının bu işin altından kalkamayacağını açık açık yazıyor. Bunun böyle olacağı başından beri belli idi. Bush'u çevreleyen bir avuç "neo-con" hariç herkes de avaz avaz bağırarak ikinci Vietnam ikazını yapıyordu. Ama, emperyal hırstan gözü dönmüş ve bütün dünyayı, uluslararası hukuku hiçe sayan Süper Güç, Irtak'ta kazdığı kuyuya kendisi düşüverdi... Sırf İsrail'i arkalamak ve de bölgedeki zenginliklerin üzerine oturmak için, demokrasi ve özgürlük yaveleriyle bölgeyi kan ve ateşe boğan ABD, çok yakında en yakın müttefiki İngiltere'yi bile yanında bulamazsa şaşırmayın. Amerika, sadece İsrail'e ve Kürtlere oynayarak Irak'ı kontrol altında tutabileceğini mi zannediyor? Türk askerinin bu ülkeye gitmesi meselesinde oryantal dans yaptığını, yani amiyane tabiriyle kıvırdığını daha önce de yazdığımız ABD'nin sömürge valisi Paul Bremer, kendi pozisyonuna bakmayıp, utanmadan Osmanlı Devleti'nin dört yüzyıl boyunca Irak'ta sömürgecilik yaptığını söyleyebiliyor... E. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu'nun NTV'de gayet yerinde açıkladığı gibi, aldığı İngiliz eğitimi ile, dünyayı yalnızca o pencereden görebilen, (Daha doğrusu asıl sömürgecinin İngilizler olduğunu göremeyen) bu monşer bakalım koltuğunu daha ne kadar koruyabilecek? Barzani'ye Bağdat'ta banka kurduran ve İsrail kredisi ile, Kuzey Irak'ta, bilhassa Musul'da Yahudi Kürtlere bol bol toprak satın aldırtan Amerika, ikinci bir İsrail kurarak, bölgeyi hepten ateşe vermek istiyor. Bunu yapmak istediği gayet açık ortaya çıkmış bulunuyor. Artık bu saatten sonra, kim ne derse desin, gerçek kaskatı meydanda. Daha fazla saf olmanın da alemi yok. Oyun artık açıktan oynanıyor. Bölge ülkelerinin de tez elden akıllarını başlarına devşirip gerekli tavrı alması lazım. Aksi halde, yine daha önce de tekrar tekrar bu köşede belirttiğimiz gibi, Suriye, Lübnan, İran, Suudi Arabistan ve nihayet Türkiye sırayla destabilize edilecek ülkelerin başında geliyor. Yani dememiz o ki, başörtüsü meselesi devletin zirvesindeki gözleri örtmemelidir. Eften püften işlerle vakit kaybedip, başımıza örülmek istenen asıl çorabın ne olduğunu farkedememe bahtsızlığına düşmeyelim. Hiç olmazsa yakın tarihten ders alalım olmaz mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.